Dini tartışmaya açanlar

"Din"i tartışmaya açanlar bizzat "din"i, "iman"ı dillerinden düşürmeyenlerdir.

Müslümanlar arasına nifak sokmanın son örneğini İstanbul'da Eyüp Sultan Camisi'nde gördük. İmam, Binali Yıldırım'ı cemaate takdim etti.

İmam, diğer adayları da cemaate oy toplamak için takdim etse ne olur? Yer yerinden oynar ve anında, "dini siyasete alet ettiği için" "İslâmcı" hükûmet tarafından açığa alınır!

Öyle bir intiba bırakmak istiyorlar ki; İslâm deyince "Ak Parti" bilinmelidir. Diğerleri İslâm dışıdır ve asla itibar edilmemelidir! O partilere oy verirseniz, günaha girersiniz, ahretinizi yakarsınız!

Prof. Dr. Hilmi Ziya Ülken'in ilk gençlik yıllarımızda, o mücadele döneminde, elimizden düşürmediğimiz bir kitabı var: Tarihî Materyalizme Reddiye. 1951'de yazılmıştır. Sonra baskıları yapıldı. Bu eser Marx'ın, Engels'in fikirlerini çürütür. Hususiyetle din bahsinde...

Ülken, "Tarihî materyalistler dinin 'afyon' olduğunu söylerlerken, tarihin her devrinde birtakım insanların kendi çıkarları için idealler ileri sürdükleri ve onunla halkın zihnini uyuşturduklarını kastetmektedirler." dedikten sonra bu iddiaları bir bir çürütür:

"1) Din, yalnız dindarlar ve teologların görüşlerine göre değil, bütün etnologlar, içtimaî antropolog ve sosyologların tetkiklerine göre de, insanlık kadar eski tarihi olan ve bütün insan cemiyetlerini kuşatan bir inanış, duyuş ve idrak ediş çevresidir. O sun'î olarak insanlar tarafından icat edilemez ve materyalistlerin dedikleri gibi 'bir maksada göre âlet diye vaz' edilemez.

2) Dinde merhamet, vaîd ve ümidin rolü olduğu kadar; şiddet, ceza ve korkunun da rolü vardır. Bütün dinler hukukî ve ahlâkî müeyyidelerin görmekte oldukları rolleri ve hizmetleri görmüşlerdir. Bu itibarla onların insanları hayal ile avuttuğu ve uyuşturduğundan bahsetmek yanlıştır.

3) Dinlerin ısrar ettikleri manevî hakikat yalnız, onların iddiası değildir. Dinle alâkası olmayan birçok ahlâk sistemleri, felsefeler, ilim adamları da bu noktada durmuşlardır. Bunların kendilerini laïque (lâik), hattâ 'hür düşünceli' diye ilân etmelerine rağmen, üzerlerinde mutlaka din tesiri bulunduğunda inat etmenin hiçbir ilmî değeri yoktur. Aynı suretle temelsiz ısrarlar ve isnatlar karşı tarafa da yapılabilir.

4) Dinlerin bazen siyaset adamları veya Makyavelciler elinde âlet olarak kullanıldığı olmuştur. Bunun için din namına yapılan kıtalleri, zulümleri, müsamahasızlıkları, Inquisition'ları (engizisyon) saymak kâfidir. Fakat bu hâl arızîdir. Dünya yüzünde hilekâr ve zalim insanlar bulundukça her ideali, her kanaati ellerinde oyuncak olarak kullanmaları mümkündür. Nitekim bu yalnız din için değil, ahlâklar ve felsefî idealler için de variddir. Bu arızî hâlden dolayı bizzat bu ahlâkları veya felsefeleri itham etmek kimsenin aklına gelmez, hakiki laïque (lâik) zihniyet bunları birbirinden ayırır ve ideallere olduğu gibi dinlere de sırf kıymetler olarak bakar."

Dördüncü madde dikkatinizi çekmiştir. Birileri dini kullanıyorlar ve dolayısıyla tarihî materyalistlerin eline koz veriyorlar.

Şimdi yapılan farklı değil... Kimi siyasete alet ediyor, kimi elinde kılıç, önüne gelene "Kâfir!" deyip kelle uçuruyor.

Demem o ki; din bakidir; siyasetçiler, kelle uçuranlar geçicidir. Yeter ki biz ikazımızı yapalım, mutlaka ama mutlaka dinimizi mülevves emelleri için kullanmak isteyenlere karşı dikilebilelim.

Yazarın Diğer Yazıları