Din tartışması nereye varır?
Laikliğe tavır alanlar, önceden "din" konusunda ileri geri laf etmezler, etseler de yüksek perdeden konuşmazlar, kol kırılır yen içinde kalır, derlerdi.
"İslâmcı" hükûmetle "laiklik" çöpe gitti, "din" öne çıktı, şimdi "din" tartışılıyor. Çok vahim...
Sanmayın ki, laikçiler ve dindarlar arasında tartışılıyor... Tartışanlar siyasî İslâmcılar, cemaatçiler, tarikatçılar...
Tabiî burada laik-dindar ayırımı abes aslında... Laikliği savunup da dindar olunamaz mantığı sakat, laiklikten ne anlaşıldığı önemli... Laikçilerin kimi inkârcı... Tamam. Din ve devlet işlerinin ayrılmasını isteyen dindarları ne yapacağız?
İlim erbabı tartışsın, biz kenardan seyredelim, ne olduğunu anlamaya çalışalım diyeceğim; ancak, tartışanlar da birbirlerini tekfir etmekten, asıl meseleye giremiyorlar.
Merakımız daha artıyor... İş nereye varacak?
Tartışmanın bir tarafında Prof. Dr. M. Öztürk bulunuyor. Karar gazetesinde yazıyor. Kitapları da var. Hiç bakmadım. Yazılarından biliyorum sadece. Şunu peşin söyleyeyim: Cemaat, tarikat bir tarafa... Onlar ayrı bir "İslâm" içindeler... Burada M. Öztürk'le beraberim.
"Tarihselcilik" gibi uyduruk bir kelimeyle ifade ettikleri, "tikel" falan bir şeyler karıştırdıkları ifadeleriyle Kur'an'ı da lafz, mana, Mekke Dönemi, Medine Dönemi... tasnifine tâbi tuttukları yazıları, halkı ister istemez, "Ne yapıyor bu ilâhiyatçı? Kur'ân'ı mı sorguluyor? Allah'ın Resulünü mü sorguluyor?!" şüphesine sevk ediyor.
M. Öztürk'e karşı, Diyanet'in, 19 Aralık'ta yaptığı açıklamasıyla mutabıkım.
Bu tartışmalara geleceğim. Önce geçmişin "zendeka ve ilhad" tartışmalarına bir göz atmak istiyorum. Bugünü anlamak için geçmişe yolculuk şart.
Değişik kaynaklara girerek, kafa karıştırmak istemiyorum. Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak, "Türkiye Sosyal Tarihinde İslam'ın Macerası" kitabında meseleleri enine boyuna ayrıntılı ele alıyor. (Ayrıca "Osmanlı Toplumunda Zındıklar ve Mülhidler" kitabı da bulunuyor.) Prof. Dr. Erol Güngör'ün "İslam'ın Bugünkü Meseleleri" ve "İslam Tasavvufunun Meseleleri" kitaplarına da müracaat edilebilir. A. Y. Ocak, bu kitaplar için "İslâm ve Modernleşme" konusunda "Türk fikir hayatının en ciddi eserlerinin ikisi" der.
A. Y. Ocak, "İslam'ın Macerası" kitabında yer alan "XV-XVII. Yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğunda 'Zendeka ve İlhad" (Hérésıe) Meselesi" makalesinde "XV. yüzyılda Şeyh Bedreddin ile başlayıp XVI. yüzyılda Melâmî hareketi ile doruk noktasına çıkan; XVII. yüzyılda ise Lârî Mehmed Efendi'ye kadar uzanan; bazen ferdî, bazen toplum hareketi şeklinde görülen bir takım fikrî-sosyal olaylar vardır ki, Osmanlı kaynakları devrin anlayışına göre bunları zendeka ve ilhad, yani temel İslâmî inançlardan sapma ve dinsizlik statüsü içinde değerlendirildiğini" belirtir.
Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk "zendeka ve ilhad" hareketi, 1416'da isyan başlatan Şeyh Bedreddin'in hareketidir.
A. Y. Ocak, "Memleketimizde yapılan ideolojik, gayri ilmî ve spekülatif yayınları istisna edersek, bu mühim konu Şerefeddin Yaltkaya, Abdülbâki Gölpınarlı ve Nedim Filipoviç'in gerçekten çok değerli yayınlarına rağmen henüz tam hüviyetiyle aydınlatılmamıştır." der.
A.Y. Ocak'ın dediği gibi, bir taraf Bedreddin'i ideolojik hareketlerine dayanak göstermişler, bir taraf ise tümden melun görmüş ve zındıklıkla, karıştırıcılıkla itham etmiştir.
(Bugüne gelmek için tarihe biraz daha temas edeceğiz. Yarın.)