Devleti yönetenlerin mesuliyeti, muhalefetin mesuliyeti
İktidarı tenkit edenler, çok çok ağır konuşabilirler ama devleti yönetenler, asla ölçüyü kaçıramazlar. Bırakın muhalefet istediği gibi konuşsun, ama iktidar cevapsız kalsın manasında söylemiyorum.
Devleti yönetenlerin mesuliyeti, muhalefetin mesuliyetiyle ölçülemez. Ağır tenkit ediliyorlarsa, iktidarın cevabı, delillerini ortaya koyup tenkit ettiklerini yalanlamaktır.
Saray Hükûmeti''nin hiçbir surette tenkide tahammülü yok.
Büyük felaketin içindeyiz. Asrın felâketini geçti; asırların felâketi. Deprem üzerine deprem. 10 şehrimizde çok sayıda yerleşik alan yıkıldı, on binlerce insanımızı kaybettik. Günler, aylar, yıllar geçtikçe yaralar kapanır mı, yoksa daha derin mi hissedilir, bilemiyoruz. Ne olursa olsun tahammül sınırlarımızı zorlamamalıyız.
Recep Tayyip Erdoğan, Hatay''a Gaziantep''e gitti, sonra Osmaniye''ye geçti. Osmaniye''deki AFAD Merkezi''nde konuştu. Yıkımların, acıların üzerinden umut dağıtırken muhalefete ağır sözler etti:
"Tıpkı şehir merkezlerimiz gibi köylerimizi de bir yıl içinde ayağa kaldırmayı hedefliyoruz. Bir yıl içerisinde kalıcı konutları yetiştireceğiz ve vatandaşlarımızı yerleştireceğiz. (….) Her ne kadar ana muhalefetin başındaki ve yanındakiler ''devlet yok, iktidar yok'' diyorlarsa da bunların gören gözü kör, duyan kulağı sağır, kalpleri mühürlenmiş. İlk günden itibaren, devlet, polisiyle, askeriyle, jandarmasıyla, tüm güvenlik güçleriyle 11 ilimizde yerini almıştır... Ama terbiyesiz, terbiyesizliğini bırakmaz. İşte çıkmış bir tanesi ''Kızılay nerede? Ne çadırını ne yemeğini gördük'' diyor. Be ahlâksız, namussuz, adi. Günde yaklaşık 2,5 milyona bu Kızılay yemeğini ulaştırıyor. Böyle vicdansızlık olur mu? Yani, bir ülkede kendi kurum ve kuruluşuna bu denli ahlaksızca yaklaşmak, yenilir yutulur bir şey değildir."
R.T. Erdoğan''ın "Terbiyesiz... be ahlâksız, namussuz, adi..." sözleri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu''na.
K. Kılıçdaroğlu, Sözcü''dan Saygı Öztürk''e konuşmuş depremzedelere yardım meselesinde ciddi problemler olduğunu söylemişti:
"Deprem sorunu, milletin başına bir felaket olarak çökmüş vaziyette. Yardım konusunda ciddi sorunlar var. Çadır üretemeyen, bulamayan bir ülke konumuna geldik. Eskiden Kızılay''ın çadırlarını görürdük her yerde, depremden hemen sonra binlerce çadır görürdük. Kızılay''ı çökerttiler, AFAD''ı çökerttiler. AFAD''da dikkat ederseniz nitelikli, deneyimli kadrolar var ama tepe kadrolar öyle değil. Tepe kadrolara politik atamalar yapıldı ve dolayısıyla AFAD riski gören, riski tahmin eden, afet sonrasıyla ilgili denemeler yapan bir kurum olmaktan çıkarıldı. Kahramanmaraş''la, Düzce''yle ilgili raporlar çıktı, Hatay''la ilgili raporlar çıktı. Aslında bilim, bürokrasi bunları biliyor. Ama bürokrasiyi çürüttüler ve bürokrasiyi görev yapamaz hale getirdiler." (17 Şubat 2023)
R. T. Erdoğan, acıların yürekleri dağladığı bir zamanda, kendisini kontrolde zorlanması ne derece anlayışla karşılanabilir?
Liderlik tahammül gerektirir. "Liderlik" üzerine çok kitaplar yazıldı. Ben de bir kitabımda "liderlik" meselesi ele aldım, örnekler ortaya koydum.
Reis Bey, daha önce de "Bay Kemal"e çok ağır sözler etmiş, K. Kılıçdaroğlu da cevap yetiştirmişti.
İzmir''de cami hoparlöründen "Çav Bella" çalınması çok tartışılmıştı. R. T. Erdoğan, "İzmir''de camilerin hoparlörüne sızan alçaklar, saygısızca yayınlar yaparken, o ildeki CHP yöneticileri zevkten dört köşe sosyal medyada bu rezilliği aktarıyor." sözlerine karşı K. Kılıçdaroğlu çok ağır konuşmuş "Faillerin bulunmamasından birinci derecede sorumlu olan kişinin, haksız yere bir siyasal partiyi suçlaması, en hafif deyimiyle alçaklıktır!" demişti.
R. T. Erdoğan''ın Gezicilere "sürtük" demesi üzerine K. Kılıçdaroğlu tivetler atmış, sorular sormuş, sonra cevap alamayınca "Erdoğan sorularıma yanıt verememenin ezikliği içinde, küfürlerine devam etmişsin. Düştüğün bu küfür çukuruna ben inemem." demişti.
"Düştüğün bu küfür çukuruna ben inemem." sözü Necip Fazıl Kısakürek''ten mülhem.
Denizcilik mektebinden arkadaş Nâzım Hikmet''le Necip Fazıl, sonra kanlı bıçaklı olacaklardır.
Necip Fazıl, "Babıali" hatıra kitabında kendisine has üslûbuyla Nâzım Hikmet için çok ağır sözler eder. Bu ayrı.
Nâzım Hikmet, Necip Fazıl''a "Alçak adam" demişti. Necip Fazıl''ın cevabı sonra dillere düşmüştür: "Sana alçak diyemem, alçaklık irtifadır. Sen bir çukursun".
K. Kılıçdaroğlu, bu sözün Nâzım Hikmet''e karşı söylendiğini biliyor muydu?
Siyasîlerin birbirlerine düşmanlığı kendilerine değil; ülkeye kaybettiriyor.