Deprem acısı, isyan çığlığı

Yakın zamandaki Japonya depremine bakıyorum, bir de Van-Erciş depremine...
Devleti yönetenlerinden tutun halkın tavrına kadar her şey farklı...
Müslüman biziz, ama tevekkül sahibi onlar.
Onlarda her şey düzen içinde yürüdü.
Bizde ise itiş-kakış... Yağma... Elbette insanlarımız dürüst, tevekkül sahibi ama az da olsa yağmacıların çıkması depremden sonraki görüntü olarak hafızalara yer ediyor.
Japonya’dan böyle bir görüntü var mı hafızanızda?
Bakanlar, il ve bölge milletvekilleri Van’dalar. Halkın şuurlu hareket etmesi için mutlaka telkinde bulunmaları gerekir. Sık sık televizyonlar yağmaları göstereceğine, insanlarımızı sükûnete davet etseler, etkili isimleri ekrana çıkarsalar, “yağma” görüntülerini hafızalardan silseler olmaz mı?


***

Millet kenetlenmiş, tek yürek olmuşken bölücüler amaçlarından asla vazgeçmiyorlar. Osmaniye’de iki şehit verdik.
Beri de ise BDP/PKK’nın başkanı Salahattin Demirtaş isyan çığlıklarıyla etrafı inletiyor. 24 PKK’lının cenazesi kaldırılacakmış... Diyor ki:
“Bu vahşete karşı hiç kimse sessiz kalmamalıdır, suskun kalan insanlığını yitirir. Bütün halkımız cenazelerine en üst düzeyde sahip çıkmalıdır, bu vahşete en üst düzeyde tepkisini göstermelidir.”
PKK geriledi; maksat diri tutmak... Sen ülkeyi bölmek, insanları birbirine düşman etmek için yola çık, çoluk çocuk deme, önüne geleni katlet... Asker, mücadele etmesin, kendisine silâh çekene karşılık vermesin... Öyle mi?
Devleti yönetenler, uzun zamandır hata işliyorlar. PKK’lılara cenaze için tören yaptırmak, terörle mücadeleyi sekteye uğratır. Buna bir çare bulunmalı ve Salahattin gibileri de böyle konuşturulmamalıdır. Teröre teşviktir bağırtısı... Kanun ne ise işletilmelidir.
Depremin yaralarını saralım derken, adamların yaptığına bakın...


Harun Çakır’ın kaybı
Ordu milletvekili Harun Çakır’ı kaybettik. Yakın arkadaşımdı. Fakültede hep beraberdik. Sonra da sık görüştük... Giderek yüz yüze görüşmelerimiz azaldı ama arada mutlaka telefonlaşırdık.
Seçimler yaklaşıyor, adaylar belirleniyordu. Telefon etmiştim. “Şimdi Ordu’ya gidiyorum. Milletvekili adayıyım” demişti.
Parti yönetimiyle görüşüp görüşmediğini sormuştum. Görüşüp söz almıştı. 5. sıradan seçilip Ankara’ya döndü.
Tebrik için aradığımda ulaşamamıştım. O sıra, okuyanlarınız vardır, PKK ve Marksistler üzerine yazmış, Harun’dan bahsetmiştim.
Harun Çakır 1970’li yılların ilk yarısında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi öğrenci temsilciliği seçiminde Ülkücülerin adayı idi.
Karşısındaki isim önemli... Bunu birkaç defa yazdım. Sonra PKK’nın kurucusu olarak adından sık bahsettirecek olan Kemal Pir’dir. Kemal Pir, 1982’de Diyarbakır hapishanesinde üç arkadaşıyla açlık grevinde öldü. Dikkat etmişseniz, BDP’nin kongrelerinde, toplantılarında Kemal Pir’in de resmi asılır.
Öcalan’ın “Kürt davasına gönül vermiş Türk kardeşimiz” diye övündüğü kişilerden biri odur, diğeri Haki Karer’dir.
Şunun için bu isim üzerinde durmuştum. PKK Marksist bir kuruluş olduğu için başka gruplardan destek almıştı.
DTCF’deki seçimde Ülkücülerin çokluğu sağlayacağı anlaşılınca Marksist gruplar fakülteye gelmediler. Yalnız Kemal Pir’in babası gelmişti. Oğlunu arıyordu. Marksist olmasına hiç akıl erdirememişti. “Ben onu Kur’an kursuna göndermiştim” diyordu.
Şimdi “Kandil muhibbi” kesilen özellikle kadın yazarlar ve Hasan Cemal gibilerinin fikrî menşeini araştırdığınız zaman PKK için beyinlerini niçin ortaya koyduğunu anlarsınız!
Harun Çakır, Türk Standartları Enstitüsüne 1978 yılında girmiş, 1980 yılından itibaren hep yönetici olarak emek vermişti.
Harun’la çok hatıramız vardır.
Bir ramazan günüydü. Birlikte ev tutacaktık. Ev aramaya çıkmıştık. Keçiören taraflarındayız. O sıra akşam ezanı okunmaya başladı. Namaz için bir camiye girdik... Orucumuzu da çeşme suyuyla açmıştık. Caminin imamı bizi evine davet etti. Uzun zamandır ev yemeği yememiştik. Karnımızı doyurmuş, sonra imama teşekkür ederek ayrılmıştık.
Harun’u zamansız kaybettik. Milletvekili olmayı çok önceden istiyordu. Sonunda olmuştu. Ne kadar hizmet edebilirdi, bilemiyorum ama kimseyi kırmayan, mutlaka destek olan bir kişiliğe sahipti. Etrafında çok sevilirdi.
Mekânı cennet olsun.

Yazarın Diğer Yazıları