Demokrasiye geçişte CHP yeni demokrasi arayışında CHP
Saray cephesi, Altılı Masa''nın ara arızasına içten içe sevindi. Politikada çok tecrübeliler. Bütün kurnazlıkları bildikleri için, Süleyman Demirel''in "Politikada 24 saat çok uzun..." sözünü akıllarının ta dip köşesinden alıp öne çıkardılar, beklemeye başladılar. Dikkat ederseniz Altılı Masa''nın o ara arızasından pek laf etmediler. Ayrılırlarsa nasıl bir yol, yine bir araya gelirlerse nasıl bir yol takip edeceklerinin planlarını kurdular.
Dün Saray''daki ofislerden bahsettim. Kemal Kılıçdaroğlu''nın okuduğu "Millet İttifakı"nın mutabakat metninin dördüncü maddesindeki iktidara geldiklerinde kaldıracaklarını söylediği Saray''daki politika kurulları Ak Parti''nin akıldanesi olmaları itibarıyla seçimde, CHP ve müttefiklerini alt etmenin plan-programlarını hazırlamaya koyuldular. Tartışmasız... Öyledir.
Cumhurbaşkanı partiliyse, Saray ofisleri de ister istemez partinin kollarıdır.
Valiler, birer il başkanı gibi faaliyet göstermiyorlar mı? Valileri bırakın büyükelçiler bile başka ülkelerde Saray''ın, hâliyle partili cumhurbaşkanının birer temsilcisi hüviyetindeler. Dikkat ederseniz, çoklukla profesyonel isimler değil; kendilerine yakın isimler büyükelçiliklere tayin edildiler.
Devran döndü... 1946''dan önce CHP iktidardaydı. İsmet İnönü Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda CHP''nin de genel başkanıydı, Millî Şef''ti.
Şimdi muhalefette yine iktidardaki partiden ayrılan isimler var. Aynen Demokrat Parti''nin kurucularının CHP''den ayrılmaları gibi...
Zorlu bir mücadeleden sonra 1946 seçimlerinde, bir umut iktidar değişecekti ama, iktidardakilerin "açık oy, gizli tasnif" oyunu, "demokrasi" ışığını söndürdü; demokratikleşme 14 Mayıs 1950''ye kaldı. Yine de sancılı demokratikleşme;. 27 Mayıs 1960 darbesini yedi.
Tevafuk... Yeni "demokratikleşme" için, ilk adım bugün atılıyor -muhtemelen- 14 Mayıs 2023 seçim tarihi olarak ilân ediliyor.
İsmet İnönü daha önce "demokratikleşme"ye geçiş yoklamaları yapıyordu. 2 Mart 1939''da İstanbul Üniversitesi''ndeki bir konuşmasında demokrasiye dair sözler etmiş, milletin gerçek anlamda iktidarı denetleyememesi hâlinde halk idaresinden söz edilemeyeceğinin üzerinde durmuştu.
Fakat altı ay sonra İkinci Dünya Savaşı başlamış, savaşa girmeyen Türkiye, savaştaymış gibi zorluklar yaşamış, demokratikleşme ister istemez geri planda kalmıştı.
"Tek adam" idaresinde "demokratikleşme"den anlaşılan, iktidarla uyumlu politika yürütecek, pek iddialı olmayan partilerin varlığıdır. 1924''te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, 1930''da Serbest Cumhuriyet Fırkası kuruldu ama "uyum" tartışmaları, halkın teveccühünün diğer partilere kayması, ister istemez Mustafa Kemal Atatürk''ü düşündürdü diyelim...
Sözün geleceği yer... Farz edin ki, Ak Parti''nin hâkimi "Büyük Şef", Millî Şef İsmet İnönü gibi iktidarda... Şimdi, muhalefetteki CHP, yanına Saray cenahından kopanları alarak demokrasi mücadelesine girdi.
İktidardakilerin daha önce mahallî ve genel seçimlerde sandıklara müdahalesi tartışıldı. Hilelerden bahsedildi.
Muhalifler, hususiyetle CHP, geçmişte olanları ve gelinen noktayı mutlaka akılda tutmalılar.
Saray seçimi kaybederse, tıpkı ANAP gibi, tıpkı Doğruyol Partisi gibi partisinin esamesi okunmayacak. Dahası hepsi mahkemeye çıkacak. Bu yüzden koltuğu bırakmamak için "her yolu" deneyeceklerdir.
CHP ve müttefikleri millî beka için "demokrasi" yolunda adımlarını ihtiyatlı ve sağlam atmalılar.