Demirtaş PKK'yı mı işaret etti?
Selahattin Demirtaş, 16. duruşmada öyle sözler etti ki, bir de ondan ceza alacak. O sözleri yayınlayan HDP''nin kendisi. Şimdi o sözleri düzeltmeye kalktılar.
Deniz Gezmiş ve iki dava arkadaşı yargılanırken avukatları Halit Çelenk, o zamanki 146. maddeye aykırı Marxist çizgide savunma yapınca, D. Gezmiş ve arkadaşları idam cezasını yediler ve asıldılar (6 Mayıs 1972). O zamanki mahkemenin savcısı Baki Tuğ, beni aramış, yazdıklarımın doğru olduğunu söylemişti. (Bkz. "Topuğunuza kurşun sıkmayın!", Yeniçağ, 20 Aralık 2017)
S. Demirtaş ne demişti de düzelttiler? HDP''nin sitesinde yer alan sözlenin düzeltilmeden önceki hâli şöyle:
"Çözmek için birilerinin cesaretli davranması gerekir. Özgürlüğünden feragat etmesi gerekecek. Korkak ve kaypak siyasetçilerle bu iş yürümez. Bize fedai siyasetçiler lazım. Terörist yaftası yemeyi göze almanız lazım. Çözüm için Abdullah Öcalan yetkilidir. Türkiye Cumhuriyeti demokrasi karşılığında Öcalan ile görüşmelidir."
Sol gazeteler telaşa düştüler... Aman HDP eski eş başkanları Selahattin''i yakacak. Bu sözleri yumuşatmalıyız, dediler. Aradılar taradılar, yeni söz buldular. Selahattin''in, kendi danışmanının açıklamasına göre asıl söylediği şöyleymiş:
"Sorunlar silahla, şiddetle çözülemez, PKK silah bırakmalıdır. Bunun için de Öcalan ile görüşülmelidir."
Mahkemedeki ifadenin hepsi şimdi savcının elinde. Gerçekler ortaya çıkacak. Selahattin''in bu sözleri de neticeyi değiştirmiyor.
Selahattin''in A. Öcalan''ı işaret etmesi başlı başına bir mesele. Kim görüşecek? Devlet mi? Ne diyecek? "Apo kardeş elimizdesin. Şu yaramaz adamlarına söyle, silahı bıraksınlar!"
"Çözülme" döneminde Selahattin, Pervin, Sırrı Süreyya, daha birkaç kişi İmralı''ya gittiler. "Başkanım, başkanım..." diye kılındılar, bir ayak altını öpmedikleri kalmıştı.
HDP''nin kapatılması meselesi, bizzat gidip incelediğim "Bask modeli" ve Batasuna''nın kapatılmasına giden yolu, İspanya Devleti''nin kararlılığı örneğinden hareketle ele alacağım. Ama önce HDP''lilerin İmralı''da A. Öcalan''la görüşme notlarından HDP''ye oy veren "Elhamdülillah Müslümanım" diyenler, bilmem uyanırlar mı, kabalarına iğne batıracak bir anekdotu vereceğim.
Selahattin, Pervin Buldan, S. S. Önder İmralı''ya ilk gidişlerinde, A. Öcalan''la derin muhabbete dalarlar. Daha doğrusu, A. Öcalan''a kısa kısa bilgi verirler, uzun uzun akıl alırlar.
A. Öcalan, PKK''nın kadınları örgütlemesine dair akıl vermesi sırasında, "Kadınların yaşamsal çekici yönleri vardır. Bu konu İslam''da da yerine oturmamış." der. S. S. Önder söze girer:
"Sayın Başkanım, İslam öncesi Mekke dokuz ailenin tekelindedir. Kur''an onlardan ''bahçe sahipleri'' diye bahseder. Bunların izni olmadan kimse bir iş kuramaz ve hep bunlara borçlandırılır. Borcunu ödeyemeyenlerin kızları Mekke kerhanesinde sermaye yapılır. Kız çocuklarının öldürülmesi bundandır. Muhammed buna itiraz eder. Tekvir suresi de bunun için nazil olmuştur."
Arkasını A. Öcalan getirir:
"Hz. Muhammed enteresan bir devrimcidir. Çok evlilik yapmış diyorlar ya, aslında çok evlilik değil; ortada kalmış olan kadınları alıyor yanına. Belki bir tür kendi örgütü gibi yaklaşıyor bu kadınlara. Yoksa sırf cinsellik olarak değerlendirmek yanlış olur." (İmralı Notları, s. 54)
S. S. Önder, Hz. Peygamber''i sadece ismiyle anarken, A. Öcalan, başına "Hazreti" getiriyor. A. Öcalan''ın, İslâm üzerine başka yorumları da var. Ne de olsa ustalarından biri solun idollerinden Hikmet Kıvılcımlı. Peygamberimiz için "büyük devrimci Hazreti Muhammed" der.