Yasak ve korku; kim tarafından ve ne şekilde konulursa konulsun, mutlaka kendi içlerinde var olan yanlışların, usulsüzlüklerin açığa çıkmaması için alınan bir tedbir olsa gerek.
Evet bundan vatandaş, çok büyük zarar görecektir, ama esas zararı bu korku ve yasak iklimini oluşturanlar ve devam ettirenlerin göreceğinden hiç kuşkum yok.
*
Böylesi korkutmalar…
Böylesine aba altından sopa göstermeler…
Kısacası “Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur” gibilerinden ilkel bir yöntemi/düşünceyi hayata geçirmek isteyen ne o babanın ne de o evlatların yarınlarında iyi şeyler olur.
Bu mümkün değil.
*
Devletleri yönetenler, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar sorumluluk sahibi…
Eşitlik ilkesinden vazgeçmemiş…
Liyakat denilen anlayışı kişi menfaatleri için değil, ülke ve toplum menfaatleri için kullanarak, liyakatli olanlar görevlendirilmiş olsa;
Ne Instagram…
Ne WhatsApp…
Ne Facebook...
Ne de bir başka sosyal medya aracı yasaklanır.
*
Bir ülkede…
Bir kurumda…
Bir ailede…
Hatta hangi anlayış içinde olursa olsun, yasak ve korku varsa:
Orada, o ülkenin…
O kurumun…
O ailenin başındakiler, mutlaka ve mutlaka önce kendilerini gözden geçirmeliler!
Bir yerlerde bir yanlışlık yapıyorlardır.
Haksızlık vardır…
Adaletsizlik vardır…
Çok şey isteme vardır…
Ego tatminsizliği vardır…
Vardır da vardır.
*
En çok da içlerinde kimselerle paylaşamadıkları ve bir türlü engellenemeyecek kadar büyük kendilerinin kişisel korkuları vardır.
Bundan hiç şüphem yok.
*
Ülkemizde 2 Ağustos’tan bu yana Instagram’a erişim yasağı getirildi.
Ne için?
Eleştirilerin daha fazla kamuoyu oluşturmaması için.
Konu ile ilgili yapılan açıklamada:
“Neden Instagram sosyal medya erişimi kısıtlandı? Net bir şekilde hassasiyetlerimiz belli. Oradaki eksiklikler belli. O eksiklikleri giderdikleri an, yani diyelim ki bir saat sonra biz o engeli kaldırmış olacağız.” denilmiş yetkililerce.
*
Denilmiş denilmesine ya, o hassasiyet ve eksikliklerin neler olduğu dillendirilmemiş.
Neden?
Sizin hassasiyetlerinizi ve tespit ettiğiniz eksiklikleri yurdum insanları da bilse daha iyi olmaz mıydı?
Yirmi küsur yıldır sürdürülüyor olduğu gibi yine bir belirsizlik…
Yine bir bilinmezlik!
*
Olmaz ki; bu bilinmezliği bu ülkenin insanına reva görenler, kendilerini mutlaka bir çıkmazın içine götürüp bırakacaklardır.
*
Görünen şu:
Kendisiyle ve etrafındakilerle barışık olmadıklarını gören bu halk, zamanı geldiğinde onların ellerindeki o yetkileri er ya da geç geri alır.
*
Neden biliyor musunuz?
Onu da şu söz çok iyi anlatıyor.
“Kurt kışı geçirir, ama yediği ayazı unutmaz.”
Bu milleti yasak ve korkular içinde bırakanları, her kim bu milletin unutacağını sanıyorsa yanılıyor.
*
Bu millet ne büyük acılar gördü…
Alkışı da duydu, sevilmediğini de fark etti.
*
Demem şu ki sevgili okur,
Bu da gelir, bu da geçer dert etme!
Hafızanda her şeyi iyi belle.
