Darbe mi dediler?!
Durup dururken "darbe" tartışması çıktı. Sol bir gazetede köşe yazarı belli çevrelerce bilinen kişinin Adnan Menderes benzetmesini bu yazının dışında tutuyorum. Aklı zorlayan bir yazı. Bu zatın dâhil olduğu kesim bellidir ve bu kesimi, genel tartışmanın içinde bir tarafa yamamamak gerekir.
Tartışmalarda dikkat edilmeyen bir nokta: "Siz darbeyi ima ediyorsunuz…", "Siz darbe mi yapmak istiyorsunuz?…", "Siz darbecilerden medet umuyorsunuz..." gibi ithamlar, itham edenlerin zafiyetini de gösterir. İthamlar, insanları "Demek ki, bir korkuları var..." düşüncesine sürükler.
Türkiye'de bir şeyler rayına oturmuyor.
Darbe tartışması, CHP'nin heyecanlı hatibi Özgür Özel'in "Saray rejiminin sonu geliyor. O son, Atatürk'ün kemiklerini sızlatacak bütün bu atamaların, bütün bu liyakatsizliklerin de sonunu getirecek." sözlerinden çıktı.
Bir de CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun sözleri var:
"… 1 kişinin aklıyla iş yapmaları iktidarı hiç iyi bir yere götürmüyor. Önümüzdeki süreçte bir erken seçimle veya başka bir şekilde bir iktidar değişikliğini, hatta bir sistem değişikliğini görüyorum. Bu ülkede halkın gerçekten gözü açıldı."
Canan Hanım bu "başka bir şekilde iktidar değişikliğini…" sözünü açıklığa kavuşturmalıdır.
Fethullahcılar, iktidarı da uyutarak ayrıntılı darbeye hazırlandılar ve halkın direnci karşısında yenilgiye uğradılar. Bu örnek gözümüzün önündeyken nasıl "Darbe istiyorlar." denir, anlamıyoruz.
Dün üç Marxist militanın idamının 48. yıldönümüydü. Bazı kesimlerin propagandası o kadar ağır basıyor ki, sanki Türkiye işgale uğramış, bunlar da bağımsızlık mücadelesine girişmişler. Maksatları bir Marxist iktidar kurmaktı. Bunu bilelim. Eğer, o zaman çok övünülen o ünlü avukatları savunmasını ideolojileri üzerine kurmasaydı, idam edilmeyeceklerdi bu üç genç.
Ekranda görüyoruz... İdam edilenlerin asıl maksatlarını gizleyerek anıyorlar. Niyetleri neyse, savunmaları neyse, avukatlarının tavrı neyse onu vermelisin. İstersen sonra "sevgini" gösterirsin, Ahmet Kaya'nın "Mahur Beste" ağıtını dinletirsin!
Deniz Gezmiş'in idam sehpasındaki sözleri gayesini özetliyor: "Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm-Leninizm. Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği! Yaşasın işçiler, köylüler! Kahrolsun emperyalizm!"
Madem gençleri anıyorsun, son sözlerini versenize! Veremezler! Niyetleri başka çünkü.
Böyle anmalar yeni nesillere de kötü örnek. Gençlerimiz gerçeği öğrenene kadar iş işten geçmiş oluyor.
Marxistleri savunanlar "Atatürkçü" olabilirler mi? M. Kemal'in şu sözlerini vereyim, gerisini siz düşünün. Daha önceki bir yazımdan aktaracağım:
"Marxist-komünist çevrelerin M. Kemal'e sahip çıkmaları absürt. M. Kemal, Bolşevizme şiddetle karşıydı. Burada, 'Bolşeviklere gelince, ülkemizde dinimizde ve adetlerimizde yeri olmadığı kadar, toplumsal örgütlenmemiz de bu tür aşılamalar için kesinlikle uygun değildir.' dediğini Yunan Mezalimini Araştırma Komisyonu'na gönderdiği mektubunda belirttiğini yazmıştım."("Dört Rapor", Tarihçi Kitapevi).
Ne olursa olsun, 23-24 yaşlarındaki üç genç asılmamalıydı. Keşke yaşasalardı, keşke siyasete girselerdi, keşke kendi partilerinde fikirlerini savunsalardı. Belki "avukatları" Doğu Perinçek gibi "Turancılığa" bile evrilirlerdi! (Doğu Perinçek, D. Gezmiş ve Hüseyin İnan'dan vekâletname almıştı!)