Dâhilde İşleme Rejimi: Ne onunla, ne onsuz!
Dâhilde işleme rejimi, ülkemizdeki 8 farklı gümrük rejiminden birisi. Dâhilde işleme rejimi, üretim süreçlerini teşvik etmek, yerel sanayiyi desteklemek ve ihracatı artırmak, firmalarımıza uluslararası alanda rekabet gücü kazandırmak gibi hedeflerle kullanılıyor.
Dâhilde işleme, ithalatımızın yüzde 15'i, ihracatımızın ise yüzde 45'i. İhracatçımız, dâhilde işleme ile yurt dışından gümrük vergisi, anti-damping vergisi, KDV, ÖTV ile diğer vergi ve fonlardan muafiyet, ticaret politikasına önlemlerine tabi olmama, yurt içi alımlarda KDV muafiyeti gibi hususlarda birçok avantaja sahip oluyor. Dâhilde işleme ile firmalarımız, yüzde 30'ların üstünde maliyet avantajıyla üretim yapıyor ve ihracatımıza katkı sağlıyor.
Bu rejim, Avrupa Birliği mevzuatıyla da uyumlu şekilde hazırlanmış durumda. Dâhilde işleme Avrupa Birliği mevzuatında da var. Avrupa Birliği’nde dâhilde işleme toplam ihracatın yüzde 5'i iken, ülkemizde bu rakam toplam ihracatın %45'i. İşte bu durum dâhilde işlemede tartışmaları uzun yıllardır beraberinde getiriyor.
Peki, firmalarımızı bu kadar çok dâhilde işleme belgesi almaya iten ne?
Firmalarımız temelde dâhilde işleme belgesini finansman avantajı yaratmak amacıyla kullanıyor. Firmalarımız ihracat yaptığında KDV iadelerini devletten alıyor. Alıyor almasına ama ihracatta KDV iadelerinin uzun sürelerde ödenmesi firmaları dâhilde işlemeye itiyor. Bu iadelerin etkili bir şekilde çalıştığı bir ortamda firmalarımız dâhilde işlemeyi bu kadar yoğun kullanmaz. Burada ise iş Hazine ve Maliye Bakanlığı’na düşüyor.
Dâhilde İşleme Ekonomimize Nasıl Etkilerde Bulunuyor?
Sayıştay raporlarında dâhilde işleme kapsamında kime, ne kadar muafiyet tanındığı konusunda etkili bir veri tabanı oluşturulması konusunda Ticaret Bakanlığı’na yönelik bir eleştiri söz konusu. İhracatımızın yüzde 45'i dediğimizde 120 milyar dolar gibi bir rakamdan bahsediyoruz. Burada verilen muafiyetler milyar dolarlarla eş değer oluyor. İşte daha önceki yazılarımızda söylediğimiz Ticaret Bakanlığı’nın verdiği 300 milyon dolar finansal desteğin yanında dâhilde işleme, vb. alanlarda verilen muafiyetler önemli bir başlık olarak gündemimizde duruyor.
Dâhilde işlemenin ekonomimize olumsuz etkilerinden birisi de ara malı üretim sanayisinin gelişmemesi. Bu durum, ara mallarının yoğun bir şekilde dâhilde işleme ile yurt dışından ithalinden kaynaklanıyor. Dâhilde işlemenin uluslararası standartlarda konumlandığı bir dâhilde işleme rejiminde, yerli sanayimizin ara malı üretim kapasitesi de gelişecektir.
Ne onunla, ne onsuz!
Dâhilde işleme, "ne onunla ne onsuz!" denilecek şekilde yaşamımızda yer almaya devam ediyor. Dâhilde işleme rejiminin reformunun anahtarı ise en başta Maliye'den geçiyor. Maliye, ihracatta KDV iadelerini erken ödediği takdirde, firmalarımızın dâhilde işleme belge talepleri Avrupa standartlarına düşecektir.