ABD-AB ekseninde yandaş politikalarla savrulan bir Türkiye var önümüzde. Yerli ve milli hedeflere doğru değil, başkalarının hoşuna gidecek hedeflere doğru yol alıyor.
Niye böyle söylüyorum? Çünkü işin içinde başkaları var. Ve bu başkaları kendini gizleyip saklamıyor. ABD Ankara Büyükelçisi hassas bölgelerde turluyor, temaslar kuruyor, Türkiye’nin geleceğine yönelik sözde iyi dilek (!) temennilerinde bulunuyor. Ona sorarsanız işimizi kolaylaştırıyor.
Elini öpen cübbeli din adamlarına, ABD’nin işine gelen fetvalar veren ulema takımına bakılırsa, İslam Teali Cemiyeti yeniden hortlamış, çoktan Amerikan Muhipleri Türkiye’nin kılcal damarlarına nüfuz etmiş gibi.
Elbette bunları seyreden ve bu politikaları benimseyen bir iktidarımız da mevcut.
Eh, bir de bu iktidara muhalefet ettiği söylenen partiler de var tabii Türkiye’de. Türklerin gazını almak için zaman zaman etkili bağırmalar, sert çıkışlar, anlamlı sorular sordukları doğrudur. Güzel haykırıyorlar Allah için. Lakin güzel bir çaba gösteriyorlar mı; gerçek bir Kuvayı Milliye rolünü üstleniyorlar mı işte o tartışılır.
Bir tiyatronun içindeyiz sanki.
Bütün roller ve dekor tamam.
Hâl böyle olunca, PKK’nın Cizre’de üst araması yapması, geleceğin güvenlik birimini kurması ve pek tabiidir ki iktidarda bulananların da bunu görmezden gelmesi gayet normal. Zaten PKK, AKP iktidarı boyunca vurdu ve vurdukça da kazandı.
Ne diyordu yandaş basın ve tüm AKP akilleri; “kan akmasın!”
Bu dileğin ve görüşün kim aksini haykırabilir?
Hiç kimse!
Hiç kimsenin aksini savunmaması için ne yapılabilir?
Terörü artırmak. Şiddeti yaymak ve geniş kitleleri bıktırarak ölüme(barışa) razı etmek.
Uygulandı mı?
Hatırlayın lütfen..
Büyükelçinin tam zamanında Anadolu turuna çıkması, çok hayırlı bir iş idiyse şimdiye kadar neden yapmadı? 1990’larda Irak’ta 36. Paralel’e uçuş yasağı başlayan Orta Doğu’da, bir Kürt devleti kurulması sürecinin şimdi Türkiye ayağına gelinmiş demek ki.
O günlerde Türkiye sınırları içinde bulunan İncirlik’te konuşlanan ’Çekiç Güç’le desteklenen PKK, Kandil’den ABD’nin stratejik ortağını milyon kere vururken ABD neredeydi? Demek ki o günler bugünü yaratmak içinmiş. Elçi, Türkiye’nin bir bölümüyle, Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurma projesini yerinde teftiş ediyor gibi.
Dikkatinizi çekerim: Türkiye’yi yönetenlerin ne yapacağını idamlık PKK yöneticisinden öğreniyoruz.
Kürtlerin ileride ne yapacaklarını da AKP’lilerin sözde ne anlaşması yaptıklarını da yine PKK’lılardan öğreniyoruz.
Ülkeyi yürüttüğü süreçlerle bugünlere getiren AKP, PKK’nın paralel devlet kurması için siyasallaşmasının önünü 2002’den bu tarafa sürekli genişletti. Terörle mücadele kanunlarının içini boşalttı. “Yapacağım” dediği tek merkezden yönetilecek mücadele gücünü hiç hayata geçirmedi. En mühimi, 70 milyar dolara varan PKK gelirinin üstüne kesinlikle gitmedi.
Siyasallaştırmak adına KCK aracılığı ile paralel devletin temellerinin atılmasına müsaade etti. Ne zaman ki iktidarı da tehdit edecek boyuta geldi, pazarlık şartları önem kazandı. KCK’ya operasyon düzenledi.
Şimdi pazarlık konusu mu?
Evet!
Çünkü bölgede Amerikalılar var. Ve pek tabii ki demokrasi, Çekiç Güç, 36. Paralel, Arap Baharı, Büyük Orta Doğu politikaları, değerli müttefik, stratejik ortak burnumuzun tam dibinde. Gözümüz aydın. Bu durumda pazarlık (teslimiyet) olmaz mı? NATO ülkesi olmak kolay mı?
