Cumhuriyete tavır koyanlar
Cumhuriyet Bayramı tartışmalarında birkaç kavram etrafında dönüp duruyorlar... Suçlamaları bu kavramlar üzerinden yapıyorlar.
Cumhuriyet elitleri...
Vesayet rejimi...
Kim söylüyor bunları?.. Kim bu kavramlar üzerinden yürümek istiyor?
İktidar taraftarları...
Eskiden Cumhuriyet Bayramını elitler kutlarmış da şimdi halk kutlamaktaymış...
Bunları görmesek ve tanımasak diyeceğiz ki; marabalar, ırgatlar televizyona çıkmış konuşuyor, gazetelerde yazarlık yapıyor...
Ey erenler!.. Merakımı hoş görün de siz kimsiniz? Okumaz yazmaz kara cahiller misiniz? Yoksa okumuş yazmış ve mevcut iktidarın borazanı haline gelmiş ve bir türlü özgürleşip kendi kendisi olmayı başaramamışlar mısınız? Hep başkasını yüceltmek adına konuşunca ister istemez hakkınızda böyle düşünmek zorunda kalıyoruz.
Örneğin sizler de bir partinin elitleri değil misiniz? Şimdi "Yeni Türkiye" bağlamında kendinizce bir siyasal rejim kurma peşinde olup, tıpkı geçmiştekiler gibi tepeden inmeci davranmıyor musunuz?
"E, ama farkımız var... Biz her ne yapıyorsak halkla yapıyoruz ve ona soruyoruz" diyeceksiniz...
Şekil olarak öyle. Ancak içerik olarak kesinlikle halka dayanmıyor. Bugüne kadar yapılan seçimlere bakıldığında bunun cevabı şu soruda yatıyor: İktidarın gücünü kullanarak, iktidarın imkânlarıyla ve elbette devletin mali, siyasi, sosyal ulaşım kaynaklarıyla kendinize sınırsız imkânlar sunarken, yarışı haksız rekabetle kazanmış olmuyor musunuz? Bu durumda halk iradesi, özgürlüğün iradesi değil, yanıltılmış, hatalı yönlendirmenin iradesine dönüşmüyor mu?
Evet, Cumhuriyeti kuranlar elit. Cumhuriyet Bayramı'nı eskiden kutlayanlar da haliyle elit... Bu doğru. Peki, şu uğrunda koştuğunuz "Yeni Türkiye'yi kuranlar" elit değil de tarım işçisi mi? Her biriniz iktidar televizyonlarında odacı olarak mı çalışıyorsunuz? Yorum yapan taraftarlar kısmi zamanlı işçiler mi?
Başkalarını elit-halk diye ayırıp suçlarken önce kendinize baksanız iyi olur derim.
Kaldı ki asıl elitist dönem bu dönemdir.
Asıl vesayetçi dönem de yine bu dönemdir. Öyle bir vesayet ki, tek kişinin "doğru" dediğine doğru, "yanlış" dediğine yanlış diyenlerin medyayı kuşattığı, yaranmada sınır tanımadığı dönemdir.
Yeni elitler ve vesayetçiler, "eskiden cumhuriyeti kutlayanlar, halk değildi" diyor... Şimdi 15 Temmuz'dan sonra Cumhuriyet ancak halka mal olmuş...
Affedersiniz... O, öyle değil bir kere. Eskiden devlet bütün ağırlığı ile Cumhuriyet Bayramı'nın içinde yer aldığı gibi bizzat bayram programlarını kendisi yapıyordu. Şimdi ise siz yeni elitler ve vesayetçiler ise kurucu değerlere sıcak bakmadığınız için elinizi çektiniz ve bunu bilen insanlar Cumhuriyeti sahiplendi...
Sağolun...
İyi ki öyle yaptınız...
Sayenizde millî siyaset bilincimizin farkına vardık. Cumhuriyet bilincimiz güçlendi...
Geçmişi karalayıp, bugüne haklılık kazandırmak isteyen yeni vesayetçiler ve elitistler, meseleyi 15 Temmuz darbe girişimine sık sık gönderme yapıyor. Bunun bir halk hareketi olduğunu ve dolayısı ile bu tarihten sonra siyasal sistemin sivilleştiğini iddia ediyor.
Evet bu bir halk hareketiydi... Ancak genel olarak bakıldığında dış görünüm olarak öyle idi. Eğer meseleye elit-elit olmayan üzerinden bakarsak gene yanıldıkları ortaya çıkacaktır.
Neden?
Çünkü o gece -mesela- tankın önüne yatan kişi, bilgisayar mühendisiydi... Üniversite mezunuydu. Dolayısı ile elitti... İçlerinde devlet memuru olanlar vardı... Üst düzey çalışanlar ve elbette işçiler, köylüler, hatta emekliler vardı... Dolayısı ile elitler ve elit olmayanlar ayrımı gelişmeleri anlatmada yetersiz kalıyor.
Ortada duran asıl gerçeklik şudur: Yeni vesayetçiler ve elitler Cumhuriyete tavır koymaktalar.