Cübbeli fitili ateşledi!..
Cübbeli Ahmet imam hatip üzerine konuştu, ortalık karıştı. Kimi ihtiyatlı yaklaşıyor, kimi üzerine yürüyor. Cübbeli "Çocuklarınızı imam hatip lisesi ve ilâhiyata göndereceğinize düz ortaokul ve liselere gönderin." diyor:
"Bütün çevremdeki insanlar çocuklarımızı gönderdik, kız çocuklarımız geliyor, Hoca sahabeye hakaret, hadis, mezhep yok... Yani müfredat işlemiyor. Müfredattaki şeye yorum katıyor. Hangi cemaate bağlıysa veyahut mezhepsizlik, reformist, mealcilik akımı her neyse orayı empoze etmeye çalışıyor. Bugün ilâhiyatta benim reddiye yaptığım adamlardan ''Kuran değişsin'' diyen adam şu an da Ankara ilâhiyatta hoca..."
Cübbeli eksantrik olduğu için ilgi çekiyor.
Orantısız imam hatip liselerinin, ilâhiyat/İslâmî ilimler fakültelerin açılmasına başından beri şiddetle karşıyım. Dini yozlaştırıyorlar. Kaliteli bir eğitim verilmeli ve buradan çıkranlar din görevlileri olmalı, isteyen dinî alanda ilim yoluna girmeli. (Lâ-dinî Nihâl Atsız''ın imam hatiplerin kalitesine dair sözlerini burada vermiştim.)
Maksat dini öğretmekse, bütün okullarda din dersini yerli yerince okutursun; öğretici olursun, ikna edici olursun, hedefine yine ulaşırsın.
Bu kadar imam hatip açınca, ister istemez yarım bilgiyle, zorla imam hatipte okutmayla, düşük kaliteli eğitimle insanlar yozlaşıyorlar. Neden namaz kılma oranı düşüyor, örtünme azalıyor, insanlar deizme ve hatta ataizme kayıyor?
İmam hatip ısrarı, bizi dönülmez noktaya getirebilir. Dinimizi kendilerinin çizdiği çerçeveden ibaret gören Taliban''ın örneği önümüzde duruyor. Allah esirgesin!
İmam hatip, tarikat, cemaat derken... İsmail Ağa Camisi''de dair söyleyeceklerim var.
Geçen gün Fatih''teydim. Benim üniversiteli en küçük de yanımdaydı. Bir süre kaldığım sokağa götüreyim, oradan Balat''a ineriz, dedim. O sokak, İsmail Ağa Sokağı. Vakit dardı, öğlen geçmesin, diye camiye girdim. Özel giyimli cemaat öbek öbek. Kimi avluda, kimi cami içinde. Hemen hiçbirinde maske yoktu. Camiye girişte dezenfektan da koymuşlar. Şaşırdım. Çıkarken yokladım. İçi boş. Göstermelik demek ki. Namaz kılanların bir ikisinde maske vardı. Birkaç kişi arkada halka olmuş sohbet ediyor, biri de yanlarında sırt üstü uzanmış keyif çatıyordu.
Bir: Herkes namaz kılarken, içeride sohbet edilmesi ve hatta Kur''ân dersi verilmesi, sesli sesli öyle değil, böyle okuyacaksın denmesi canımı sıkmıştır. İmam odasına geçsinler, öyle ders görsünler! İki: Camide edepli oturulmalıdır. Arap ülkelerinde camilerde yatıp uzanmalar olağandır; Türkiye''de hoş karşılanmaz. Üç: Caminin halıları yıpranmış, bayağı eski. vakit dışı namaz kılanlar, önlerinden geçilmesin diye sütun ardını tercih ederler. En yıpranan yerler de oralar.
İsmail Ağa dünyaca ünlü. Dışarıdan geleni gideni de çok olur. Haddim değil elbette akıl vermek; ama, nezih olunmalı.
Bir başka mesele: İsmail Ağa Camisi, bütün camiler gibi Diyanet bünyesindedir. İmamı, müezzini devletten maaş alır.
Şu soru aklınıza geliyor mu: Diyanet''in kontrolü dışında, içeride cemaat ve tarikat faaliyetleri yürütülebilir mi? Ve her isteyen tarikat/cemaat, Diyanet dışında Kur''ân kursu açabilir mi? Aynı sokakta, İsmail Ağacıların fakülte gibi bir kurs binaları var.
Birçok cami, tarikatların, cemaatlerin kontrolünde. Nasıl kitabına uyduruyorlar, bilmiyorum.
Cübbeli! Sen konuşunca çok kişi kulak kabartıyor. Bunlar için de bir şeyler söyle!