Çok önemli bir kaynak

Türkiye’nin etnik grupları birilerinin derdi olmuş; en çok da Başbakan Recep T. Erdoğan’ın... En son Kastamonu Havaalanı’nın açılışında yaptığı konuşmasında “Türk’ü, Kürt’ü, Çerkez’i, Arnavut’u...” diye sıralamıştı. İftarlarda hemen her gün konuşuyor, arada yine mutat sıralamasını yaptı mı, fark etmedim. (Gezi Parkı takıntısı, etnisite takıntısının önüne geçtiği için sıralama yapmamış olabilir! PKK, devlet içinde devlet kurmuş... Umurunda değil!)
Türkiye’de etnisiteler esasta kendilerini ne görüyorlar ve hangi dili tercih ediyorlar?
Prof. Dr. Ahmet Buran ve Berna Yüksel Çak’ın birlikte çıkardıkları “Türkiye’de Diller ve Etnik Gruplar” başlıklı 318 sayfalık kitap, etnisite üzerine yapılmış bütün çalışmaları birbiriyle kıyaslayarak analitik bir sonuca varıyor. R. T. Erdoğan’ın ne kendisi, ne “çok bilmiş” danışmanları bu kitabı okumuşlar. Okusalardı, Türk halkını dilim dilim dilmezler, farklılaştırmak için hususî gayret göstermezlerdi.
Bölüm başlıklarını vereyim, kitabın nasıl bir değer taşıdığını siz anlayın:
“Birinci Bölüm: Etnik Kavramı ve Türkiye’nin Etnik Yapısı: Türk, Türkçe ve Türkiye Adları; Türkiye’de Yaşayan Etnik Gruplar.”
“İkinci Bölüm: Türkiye’de Diller: Dil, Diller ve Dil Aileleri; Türk Dünyasında Dil İlişkileri, Çok Dillilik ve Dil Değiştirme; Dil Aileleri ve Gruplarına Göre Dünya Milletlerinin Nüfusu; Günümüzde Türkiye’de Yaşayan Diller.”
“Üçüncü Bölüm: Türkiye’de Yapılan Nüfus Sayımlarına Göre Ana Dilleri. 180 dolayında alt başlıkla ayrıntıya giriliyor.”
“Türkiye’de Dilller ve Etnik Gruplar” da birçok yanlışın düzeltildiği görülmektedir. Hususiyetle yabancıların yaptığı araştırmalarda, Türklerin, etnik grupların değişik kolları “etnisite” adı altında gösterildiği gibi, farklı bir etnik yapıda olan topluluklar da “kasıtlı” olarak belirli etnisitelerin içine alınmıştır. Bütün bu “yanlışlar” ve “kasıtlar” kitapta belirtilmiştir.
Şu tespiti dikkatle okumalıyız:
“Günümüzde özellikle ülkemizde ‘etnik grup’, kavramı ile ’millet’kavramı birbirine karıştırılmaktadır. (...) Millet, siyasi ve sosyo-kültürel bir organizasyondur. Irk/soy, etnisite, kabile, boy, aşiret gibi unsurların millet kavramı içinde bir anlamı yoktur. Millet, ortak bir yüksek kültür etrafında bir araya gelen, tarih ve coğrafyanın şekillendirdiği insan topluluğuna denir. Milletleşen toplumların müşterek değerleri ve kimlikleri, organize eğitim kurumları aracılığıyla yeni nesillere aktarılır ve yaşatılır. Millet olgunluğuna henüz erişmemiş ’kabile, aşiret, etnik grup’gibi toplum birimlerini milletin yerine koymak da bunları eşit toplumsal ve sosyolojik oluşumlarmış gibi değerlendirmek de yanlıştır.” (s. 27).
Varılan sonucu yarın ele alacağız. (Kitabın Akçağ Yayınları’ndan çıktığını belirtmiştik. 0312 432 17 98).

Yazarın Diğer Yazıları