Çocuklar inanın, inanın çocuklar!..

Gerçekten sevindik!

2 Temmuz 2024 günü izlenmeye değer bir maç seyrettik.

Heyecanlıydı…

Stresliydi…

Hareketliydi…

Futbola yakışır güzellikleri vardı.

Her iki taraf da çok istekliydi.

*

Ve bu maçı, bizim çocuklar cansiperane bir şekilde mücadele ederek; açlık ve yoksulluk sınırında olan, iktidarın umutlandırmadığı bu milleti bu çocuklar umutlandırdı, mutlandırdı.

*

Maç öncesinde inanıyorum ki yüzde 75-80’i, Avusturya’nın bizi yeneceğini söylüyordu.

Bunları duydukça şaşırmamak mümkün değil.

Niye bizi hep yensinler ki?

Neymiş efendim Avusturya bize 4 atarmış, 5 atarmış!

*

Anlamadım onların oyuncuları, onların millileri de bizim oyuncularımız bizim millilerimiz değil mi?

Biz onları sokaktan mı topladık.

Bizim çocuklar da en az onlar kadar dünyanın en iyi takımlarında futbol oynuyorlar ve hem de çok başarılılar…

*

Evet, biz Avusturya’yı, Avusturya bizi yenebilir.

Çünkü Avrupa’nın en iyi 16 takımı içinde Avusturya da var, Türkiye de.

Ben sanmıyorum ki hiçbir Avusturyalı:

“Eyvah! Bize Türkiye çıktı ve 4 atar… 5 atar” demez?

*

Niye demez biliyor musunuz?

Çünkü bizimkiler de yenerek oraya gelmişler, Avusturya da.

Ha Avusturya, grubunu lider bitirmiş, biz ikinci olmuşuz.

Ama lideri saf dışı bıraktık.

*

Güçlü 16 takım arasında en güçlüleri belirlenecekti, biz o en güçlü sekiz takımdan biri olduk.

Ne güzel işte!

Bunu belirleyen unsur nedir o zaman?

İnanmak.

Başka bir yolu yok bunun.

İnanmış olacak insan.

Neye inanmış olacak?

Sevmeye, ter dökmeye kazanmaya.

Hani:

“Bu maçı alıcaz başka yolu yok!” denildiği andan itibaren, o maç alınır.

*

Ne demişti Koca Şair Nazım Hikmet.

“Güzel günler göreceğiz çocuklar…

Motorları, maviliklere süreceğiz

Çocuklar inanın, inanın çocuklar

Güzel günler göreceğiz, güneşli günler” demişti.

*

Bizim çocuklarımızın, elin çocuklarından ne eksiği var ki?

Çocuklarımızın eksiği yok da bizde istikrarlı bir sistem yok…

*

Ha, elin oğlunun da hakkını yememek lâzım.

Onlar altyapıdan üst yapıya kadar büyük bir disiplin içinde, bir sistem dâhilinde çalışıyorlar.

Ama biz biraz duygusalız.

Profesyonellikte duygusallığa yer yok.

Onların alt yapılarından üst yapılarına kadar sistem var…

Mücadele istekleri var…

Olanakları var…

Yaptıkları işi sevme var…

Sonuca ulaşma var.

Ama bu sefer olmadı.

Sonuca biz ulaştık.

*

Bu Avusturya-Türkiye maçı bize bir şey gösterdi.

Kendinizi küçümsemeyin çocuklar…

Siz hep büyüktünüz…

Siz hep akıllıydınız…

Kimi zaman siz duygusal ağırlıklı davrandınız, kimi zaman yöneticileriniz

Duygusallaştılar.

Kapris yapar oldular.

Komplekslerinin etkisinde kaldılar.

İşte o zamanlar sonuç alınamıyor…

Alınsa da ite kaka alınıyor.

*

Bir şey söyleyeyim mi size?

Bizim çocuklar var ya bizim çocuklar, onlar bu oyunla final oynayacaklar.

Finalde kaybeder kazanırlar bilemem ama oynayacaklar.

Kazanırlarsa, görün bakalım, bu işte zerre payları olmayanlar nasıl pay sahibi olacaklar.

Havalarından geçilmeyecek.

İşte ben de o duruma üzülüyorum ya!

*

Yine de tadını çıkartmak lazım 2-1 kazanılan bu galibiyetin.

Nasıl olsa Hollanda ile 6 temmuzda görüşeceğiz.

“Güzel günler göreceğiz çocuklar

Motorları maviliklere süreceğiz

Çocuklar inanın, inanın çocuklar

Güzel günler göreceğiz, güneşli günler.”

*

Valla bu galibiyet, bu sefer bize çok iyi geldi.

Yazarın Diğer Yazıları