Çin muhiplerinin amacı ne?..

Dünyada eşi benzeri var mı bilmem. Benim ülkemde, kendisi dışında başka toplumların siyasi, ideolojik, hatta dini muhipleri (bağlıları, taraftarları) var.

Amerikan yanlıları (mandacıları).

İngiliz severler (muhipler).

Araplaşmadıkları için üzülenler.

Sovyet aşıkları.

Ve en sonuncusu da Çin muhipleri.

Hem Atatürkçü hem Çin muhipbi. Nasıl oluyor demeyin.

Hatırlatırım. Hem vatansever (!) hem Amerikan mandacısı nice şöhretli adamlarımız yok muydu?

İşte tarihin yüzümüze vurduğu son örnek: İngiliz Başbakanı Boris Jhonson.

Kimin torunu?

Türk hariciye bakanlarından, İngiliz severliği, Milli Mücadelecilere düşmanlığı ile bilinen "İngiliz Kemal" lakaplı Ali Kemal'in torunu.

Bakın bakalım; tipiyle, yürüyüşüyle, havasıyla, davranışlarıyla kısacası kültürüyle bizden bir eser var mı Boris'te ?

Yok! Bildiğimiz tipik İngiliz.

Bu Borris, İngiliz kültür ve terbiyesinin bir Osmanlı torununu nasıl kendine dönüştürdüğünün de somut göstergesi aynı zamanda.

İşte emperyalizm budur. Ne yapıyor derseniz. Derim ki: Bir Osmanlı Harciye Bakanı'nın oğlunu, örnekte görüldüğü gibi tarihsel geçmişinden ve bağlamından koparıp kendisine dönüştürerek, tam bir kültür eliminasyonu yapıyor.. Senden sandıklarından geriye hiçbir iz kalmıyor..

Sanki bir asır öncesinde sen yoksun…

Konumuz Borris'in evrimi değil ama onun evrimiyle günümüzde Çinlilerin Uygurlara yapmak istedikleri arasında bağ var.

Benim ülkemde, Türk'e Çin propagandası yapılmaya başlandı.

Kim yapıyor?

Çin muhipleri..

Dedik ya; her ülkenin bir bağlısı, sevdalısı, aşıklısı var bu ülkede diye.

Çin'in de bağlıları var.

Hem de "tam bağımsızlıkçı" Mustafa Kemal bagajını taşıdığını öne süren kimseler tarafından destekleniyor.

Tesadüfe bakar mısınız.

Dünkü Yeniçağ'da, Çin devletinin Uygur'ların Türk olmadığını konu edinen resmi raporun haberi yayınlandı. Aynı gün, bir başka gazetede ise Çin severliği öne çıkaran, Türk'e Çin propagandası yapan manşet yayına girdi.

Gazeteye göre Çin'in Uygur bölgesinde (Uygur Çin'in işgal ettiği Türk vatanıdır), bizim köy enstitülerine benzer eğitim yapılıyormuş.

Bu gazete, İşgali görmezden geliyor, yok sayıyor. Yetmiyor, Doğu Türkistan'ı Çin'in hakkı olarak görüyor. O da yetmiyor, eliminasyon (eritip ötekine dönüştürme) programını, bizdeki köy enstitüleriyle eşleştirerek ona benzediğini iddia ederek okuyucu gözünde yumuşatıp meşrulaştırıyor.

Hâlbuki Çin, bizzat kendi yayınladığı resmi raporunda niyetini açık ve net olarak belirtiyor. "Raporda, Uygurlara "Türk" denilmesinin gizli niyetleri olan bazı Pan-Türkist kişilerin ürünü olduğu, Müslüman denilmesinde ise Pan-İslamist bir amaç bulunduğu iddia edildi. Devlet Konseyi'nin raporunda ayrıca Çin'de Türk dili konuşan Uygurların yanı sıra Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, Tatarlar, Salarlar olduğuna dikkat çekilirken, bu etnik grupların da kendi tarih ve kültürü bulunduğu ve Türk kökenli addedilemeyeceği ileri sürüldü. "Beyaz Kitap" olarak da tanımlanan Konsey raporunda, Sincan bölgesinin tarihte "Doğu Türkistan" olmadığı, İslamiyet'in de Uygurların tek dini sayılamayacağını" söylüyor.

Kısacası, Çin muhiplerinin "köy Enstitüleri benzeri" dedikleri programın sonunda oradaki Türklerin ne olacağını anlatıyor.

Sincan bölgesi Doğu Türkistan değildir diyor.

Burada Türk yoktur diyor.

Çin severler ise, her şey güllük gülistanlık, lay lay lom havasıyla "İŞİD'çiliği" gerekçe göstererek bize Çin güzellemesi sunuyor.

Yazarın Diğer Yazıları