CIA'siz ABD tarihi yazılamaz!

ABD'nin başkan adayı Joe Biden'ın yedi ay önce bizimle ilgili söylediği söz neden şimdi gündeme getirildi?

Ankara, Biden'ın sözlerini yeni öğrendiyse vahim. Bildiği hâlde zamanında cevap vermediyse bu daha vahim.

Biden boşuna "darbe"den bahsetmiyor. ABD tarihi ile CIA at başıdır. CIA'yi çekip alırsanız, ABD tarihini yazamazsınız. CIA darbelerin baş aktörüdür.

Türkiye'deki bütün darbe ve müdahalelerde ABD'nin rolü tartışılmıştır. 12 Eylül 1980 Darbesi'nde "Our boys have done it" (Bizim çocuklar başardı)" sözü tarihe geçmiştir. 1960 Darbesi de ABD ile bağlantılı görülür.

"27 Mayıs 1960 darbesi olmasaydı Başbakan Adnan Menderes, Haziran ayında Moskova'ya gidecekti. Menderes, SSCB ile kredi, sanayi hamlesi vb. anlaşmalar imzalayacaktı. 1960 Darbesi Menderes ve Türkiye'nin Sovyetler Birliği açılımını engelledi." tivitini Rusya Araştırmaları Enstitüsü'nün sitesinde okuyabilirsiniz.

Sovyetler Birliği zebellah gibi başımızdaydı. İsmet İnönü, İkinci Dünya Savaşı'nda Stalin galip gelince, önde gelen "Turancılar"ı topladı. ("1944 Irkçılık-Turancılık Davası" dedikleri hâdise).

Sonra Türkiye, ABD eksenli bir politika takip etti. Meselâ; DP, 1950'de, iktidara gelir gelmez Kore'ye asker göndererek NATO'ya zemin hazırladı ve 1951'de NATO'ya girdi.

O dönem iki kutupluydu. Bir tarafta SSCB, diğer tarafta ABD. Menderes ister istemez ABD çizgisindeydi. Ancak 1957'den itibaren ABD'nin Ortadoğu politikasının da tesiriyle 1958'de SSCB'ye göz kırpıldı. Bu yakınlaşma elbette ABD yönetiminin hoşuna gitmedi.

Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanıyken danışmanlığını da yapan ünlü gazeteci Cüneyt Arcayürek'in "Darbeler ve Gizli Servisler" kitabında yazdığına göre; 1988'de, 27 Mayıs'ın baş aktörlerinden General Cemal Madanoğlu'na, CIA'in darbeye dâhil olup olmadığı sorulduğunda, onun, "CIA işe sonradan el attı ve ordunun içine girdi." dediği nakledilir.

ABD Dışişleri Bakanlığı İstihbarat ve Araştırma Dairesi'nin 1961 tarihli değerlendirme raporunda ise, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nce yapılan kansız darbe, Türkiye dışında genellikle ağırlık taşıyan; 'Türk Silahlı Kuvvetleri'nin apolitik olduğu ve ciddi bir siyasî bunalımda müdahale etmeyeceği' yolundaki inanışı yıkmıştır." ifadeleri yer alır.

CIA, muhakkak darbenin bir tarafında vardır ama neresinden tutmuştur, bilemiyoruz. ABD, muhtemelen darbe yapılacağını görmüş ve varsın yapsınlar, demiştir.

27 Mayıs Darbesi'nin "Kudretli Albay"ı Alparslan Türkeş'ti. ABD, Türkeş'i dikkatle takip etmiş.

Talat Aydemir'le birlikte darbeye teşebbüsten 1964'te idam edilen Binbaşı Fethi Gürcan'ın oğlu Ömer Gürcan, Sarp Kuray'la katıldığı A Haber'in programında Türkeş'i ABD'nin Ankara Büyükelçisi Warren'e dayanarak "ABD adamı" göstermek istemişti. Daha sonra Prof. Dr. Mehmet Âkif Okur ve Kürşat Güç, Warren'ın böyle bir açıklaması ve raporu olmadığını ortaya koydular. (Bkz. "Amerikan Belgelerinde Alparslan Türkeş: Kurgular ve Gerçekler", Türk Yurdu, S. 332, Nisan 2015).

Hâlbuki Warren, 11 Ağustos 1960'da Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiği raporda; MBK'nın genç, tecrübesiz ve vatansever subaylardan oluştuğunu belirtiyor ve "Gürsel'den sonra Komite'nin en etkili üyesi Türkeş'tir." diyor. Ona göre Türkeş, "Fanatik heveslere sahip, aşağılık kompleksli ve derin duyguları olan" birisi. Warren ayrıca, "MBK içinde ayrışma durumunda Türkeş'in Gürsel'in yerine geçebilecek kişi." notunu düşüyor.

Şimdi gençliğime döndüm; slogan atacağım!

"Ne Amerika, ne Rusya!... Güçlü ve müreffeh büyük Türkiye!"

Yazarın Diğer Yazıları