CHP’nin Alevîlik tutkusu
CHP Alevîleri tekeline aldı. Nerede Alevîlerle ilgili bir faaliyet olsa, CHP’lileri orada görüyoruz. Tutku ki ne tutku...
(“Tutku” değil, “sevda” demeliydim. CHP’nin bir kesimde, belli kelimelere tutunma var. Ecevit’ten tevarüs. “Sevda” Arapçadan gelme, Tükçeleştirelim, diyebilirler. Hâlbuki, Türkçeye yerleşmiş, asırları aşmış kelimeleri atarsan, ifaden yerini bulmaz. Elbette bir bağlılığı ifade eden “tutku”nun da Türkçemizde yeri var.)
Saray’ın Alevîlere kapı açması, cemevlerinin masraflarını azaltması, Alevîler arasında ikilik doğurdu. Kimi Saray’ın tanıdığı imkânlardan istifade eden Alevî kuruluşlarını, “Alevîlik” sınırları dışına atmak istiyor. Karşı çıkanlar çoklukla “Ali’siz Alevî” grubundan.
CHP Genel Başkanı, Alevîler deyince öyle coşkulu ki... Sanırsınız hayatının şahdamarı Alevîlik. X hesabından attığı not:
“Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin manevi huzurundaydık. 753 yıl önce Hakk’a yürüyen ama sözleri ve yaptıklarıyla hâlâ günümüze ışık saçan hünkârın yolunda, mazlumun yanında, zalimin karşısındayız. Hacı Bektaş Veli'nin ektiği tohuma su vermeye, ışığına yoldaş olmaya devam edeceğiz.”
Hacı Bektaş-ı Velî’ye dair tevatür çok. İlmî çalışmaları biliyorum. Burada girmenin bir manası yok. Özgür Bey’imiz Hacı Bektaş-ı Velî’nin ektiği hangi tohuma su verecek acaba?
Özgür Özel’in Instagram’da da şu notu var:
“61. Ulusal 35. Uluslararası Hacı Bektaş Veli'yi Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinliklerine katıldık.
Bir inancı Kültür Bakanlığı’na bağlayarak hakareti kurumsallaştıran anlayışa itiraz ediyoruz. Madımak utanç müzesi olana kadar mücadelenizi mücadelemiz olarak sürdüreceğiz."
Özgür Bey’e şunu soracağım: Sizin genel başkanlığınızda CHP, mahallî seçimden birinci çıktı. Kamuoyu yoklamalarında da CHP önde görülüyor. Bir seçim olsa, Allah bilir CHP, Saray’a konacak. Devletin yönetimi sizde olacak. Ne yapacaksınız? Alevî diyaneti mi kuracaksınız? Olabilir mi bu?! Mevcut statüyü devam ettirecek, yine mevcut Saray hükûmetinin yaptığı gibi, cemevlerini, Bektaşî dergâhlarını Kültür Bakanlığı bünyesine mi alacaksınız?
“Din” ve “siyaset” arasında mesafe konacak, buna laiklik denecek, sonra, CHP gelecek, Alevîliği siyasetin merkezi yapacak. O zaman sormazlar mı, Diyanet’in yeri neresi?
CHP’nin kurucusu Mustafa Kemal, tekke ve zaviyeleri niye kapattı? Tekkeler kapanınca, Alevî kuruluşlar da kapanmış oluyor ve Alevîler kabuklarına çekiliyorlar. Ortaya çıkış çok çok sonra.
Özgür Bey, Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te çıkan olaylarda Madımak Oteli’nin yanması, ne yazık ki 34 insanın ölümüyle Alevîliği birleştiriyor. Oteli müze yapmaktan bahsediyor. Affedilmez hatta.
CHP şu mezhebin, bu meşrebin, sağın, solun partisi değil, Türkiye’nin partisi...
Ne zaman bunu akledecekler?!
***
Alevîlik üzerinde çok durdum. Tahtacıları da Orta Anadolu Alevîlerini de Bektaşîlik yolunda gidenleri de yurt içinde yurt dışında yerinde inceledim. Mensuplarını, pirlerini, dedelerini, dedebabalarını buldum ve konuştum. Kaynakları inceledim ve hatta Alevîliği öne çıkaranlarla tartışmalara girdim demeyeyim de yazıştım. (“Alevîler ve Bektaşîler Arasında” kitabımızı Özgür Özel buldursun; göz atmasın, sindire sindire okusun. Neler neler öğrenecek!)
***
Diyanet’in de görüşünü almıştım. Kitapta verdim. O dönem Prof. Dr. M. Saim Yeprem yetkili makamdaydı. Bizzat Saim Yeprem Hocamıza “Diyanet İşleri Başkanlığı Alevîlik ve Bektaşîlik tartışılırken nerede duruyor?” sorusunu sordum. Hoca, ayrıntılı cevap verdi. Kaynakları gösterdi, yorumladı. Cevabın bir bölümünü aktarıyorum:
“Alevîlik ve Alevîler hakkında yapılan bilimsel çalışmalar, Alevîlerin kendilerini İslâm, hatta “İslâm’ın özü” olarak gördüklerini ortaya koymaktadır. (Bkz. Yılmaz Soyyer, Sosyolojik Açıdan Alevi Bektaşi Geleneği; Y. Mustafa Keskin, Değişim Sürecinde Kırsal Kesim Aleviliği; Bedri Noyan, Bektaşilik Alevilik Nedir; Mehmet Yaman, Alevilik İnanç, Edeb, Erkan; Haydar Kaya, Alevi Bektaşi Erkanı, Evradı, Edebiyatı.)
Alevîliğin statüsünü ele alan bilimsel çalışmalarda, bir olgunun mezhep olması için gerekli temel kriterler göz önünde bulundurularak yapılan değerlendirmeler neticesinde Alevîliği mezhep olarak nitelendirmenin mümkün olmadığı sonucuna ulaşıldığı görülmektedir. (Prof. Dr. Sönmez Kutlu “Aleviliğin Dini Statüsü”, İslâmiyat Dergisi).
Yine bu konuda yapılan araştırmalara göre, Alevîlikte, “soy-boy-aşiret esasına dayalı sosyal yapıya uyarlanmış tasavvufî bir oluşum” söz konusudur. Alevîlik’te varolan senkretik yapıyla beraber dinî düşünce ve pratikler göz önünde bulundurulduğunda Alevîlik için tasavvufî bir yapının söz konusu olduğu görülmektedir. Nitekim, Alevî telakkinin temeli olarak kabul edilen ve Alevî literatürde “Üçler” şeklinde isimlendirilen “Hakk-Muhammed-Ali” esasının, daha çok ”uluhiyyet-nübüvvet-velayet”in ifadesi olması; Alevîlikte ilham ve keşfin (sezgi) epistemolojik anlamda temel bilgi kaynaklarından biri olarak kabul edilmesi; kişinin insan-ı kâmil olarak yetiştirilmesi için gerekli âdâb ve erkânın dört kapı-kırk makam çerçevesinde oluşturulması; temel ibadet olarak kabul edilen ve içinde “tevhid” bablarıyla beraber 12 hizmet üzerinden yürütülen “cem”, bir zikir toplantısı olması; pir, rehber, dede, talib şeklinde hiyerarşik bir yapılanmanın bulunması; temel ahlâkî prensiplerin, toplumumuzda varolan değişik katmanların da benimseyip edeb yâ hû kalıbında formüle ettikleri, eline-diline-beline sahip olmak, kabulü çerçevesinde şekillendirilmesi; her ne kadar 677 sayılı kanuna bağlı olarak teşkilatlı bir yapısı olmasa ve şehirleşmeyle beraber farklı oluşumlar ortaya çıksa da, geleneksel anlamda Alevîliğin ana ocak ve buna bağlı alt ocaklar ve bunların bağlı oldukları tekkelere göre yapılanması, yapılan araştırmalarda Alevîliğin tasavvufî niteliği ağır basan bir oluşum olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. ( Bu konuda bkz: Sönmez Kutlu, Alevilik Bektaşilik Yazıları; Cenksu Üçer, Tokat Yöresinde Geleneksel Alevilik). Aynı şekilde yapılan çalışmalarda bütün bu veriler dolayısıyla Aleviliğin İslâm içinde ve ana hatlarıyla burhan, beyan ve irfan şeklinde tasnif edilen İslâm düşünce ekollerinden irfanî gelenek içerisinde değerlendirilmesi gerektiğine işaret edildiği de görülmektedir. (Cenksu Üçer, “Alevilik Üzerine Bir Değerlendirme”, Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi.)”
Prof. Dr. M. Saim YEPREM
D.İ.B. Din İşleri Yüksek Kurulu Bşk. V.
T.D.V. Yayın Kurulu Başkanı
***
Şunu de söylemeden geçemeyeceğim:
Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesi Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen “61’inci Ulusal, 35'inci Uluslararası Hacıbektaş Veli Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinlikleri”ne neden sadece DEM Parti eş başlarından Tuncer Bakırhan, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş ve CHP’liler katıldı? Neden diğer partiler yok?
DEM, PKK’nın uzantısı olduğu, TİP’in “komünist” başkanı daha önce TBMM’ye HDP’den girdiği için mi var?
CHP yönetimi bu partilerle aynı yolun yolcusu görünmediklerini söyleyebilir mi?
Kendileri nasıl yorumlarlarsa yorumlasınlar, halkın zihnindeki görüntü budur.