CHP’liler! Sağ-sol ayırımına girerseniz batarsınız!

CHP’lilere söylüyorum... “Biz solcuyuz.” diye çıkın, kapı kapı oy isteyin. Ne kadar oy alabilirsiniz?

CHP’de tartışma bir türlü bitmiyor. Şurada mahallî seçimlere ne kaldı?!

İki payitahtın belediye başkanı, umumî tabirle “sağ”dan gelme. Üstelik ikisi de “Ülkücü Hareket” bağlantılı. Bariz bağlantı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş. Ailesinden, kendi fikri hassasiyetinden dolayı bağlantı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu. Ekrem İmamoğlu geçen ocak ayında babasıyla, annesiyle umredeydi.

Her ikisi nasıl oy aldı, kimden oy aldı? PKK uzantılarından mı, yoksa “sağ” deyip dudak büktükleri kitleden mi?

CHP içinde “sol” kanattakiler, 14-28 Mayıs 2023 seçimlerine “yenilgi” deyip kendilerini haklı çıkarmak için ses yükseltiyorlar, partinin sağdan gelen, CHP’yi tanımayan kişilere ihtiyacı olmadığını söylüyorlar ve ekliyorlar: “Atatürk’ün kurduğu CHP’yiz, sosyal demokrasiyi kabul etmiş bir partiyiz. Karşı mahalleden oy almak için kendi tabanını kaçırmasının anlamı yok.”

CHP Tüzüğünün birinci maddesinin ilk dört şıkkını yine hatırlatacağım:

(1) Cumhuriyet Halk Partisi; MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ün liderliğinde, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin ve Kuvayımilliye’nin devamı olarak 9 Eylül 1923 tarihinde kabul edilen “Parti Tüzüğü” ile kurulmuştur. (2) Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu, ilk Genel Başkanı ve değişmez önderi MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’tür. (3) Cumhuriyet Halk Partisi, programındaki anlamlarıyla Atatürkçülüğün “Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Devrimcilik” ilkelerine bağlıdır. (4) Cumhuriyet Halk Partisi, başta Kurtuluş Savaşımız olmak üzere Aydınlanma ideallerini, emek mücadelelerini, sosyal demokrasinin özgürlük, eşitlik ve dayanışma ilkelerini benimseyen çağdaş demokratik sol bir siyasal partidir.”

Önce şu bilgiyi vereceğim:

4-11 Eylül 1919 günlerinde toplanan Sivas Kongresi’nde kabul edilen nizamnâme gereğince, Osmanlı’yı çöküşe götüren 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi’nden sonra Osmanlı sahasının çeşitli bölgelerinde kurulan, fakat aralarında organik bir bağ bulunmayan bütün millî direniş teşkilâtları “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adıyla tek bir idare altında birleştiriliyor. CHP tüzüğünde yer alan bu cemiyet.

Burada “birlik”ten bahsediyoruz. Ülke birliği için herkes aynı çatı altında yer almalı; değil mi?

Mustafa Kemal Atatürk’le “sol/sosyal demokrat bağlantıyı nasıl kuruyorlar, anlamıyorum.

***

Türkiye’de sol hareketler deyince akla ne gelir? Önce bunu düşünmek lâzım.

CHP içinde “sol” kanadın itiraz edemeyeceği Prof. Dr. Mete Tunçay’ın “Türkiye Sol Tarihine Notlar”ın sadece “İçindekiler”ine göz atsalar, “sol”un Batı’daki sol ve sosyal demokrat hareketlerle öyle pek ilgileri bulunmadığını, yanı başımızdaki Sovyetler’in büyük etkisinin olduğunu görürler.

Türkiye Komünist Partisi’nin kurucusu Mustafa Suphi ve arkadaşlarını, Anadolu’ya geçmek istediklerinde, Karadeniz’de boğduranın asıl kim olduğunu herhâlde biliyorlardır!

Atatürk’ü öne çıkarıyorsanız -ki tüzükte Mustafa Kemal Atatürk’ün altı kalın kalın çiziyor- “sol=CHP” diyemezsiniz.

Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 48 oy aldı, bu oyu nasıl ve kimlerden aldı? Kimse aklına getirmiyor.

***

Daha önce de yazdık. Ecevit, “sol”u CHP’de kökleştirdi. yüzde 42’ye varan oy da aldı ama beş defa başbakanlık yaptığı hâlde, TBMM çokluğunu sağlayamadı. Ya azınlık hükûmeti kurdu ya koalisyona gitti.

Çok kişi bilmez... Ecevit, Anne tarafından dedesi olan Medine Harem Şeyhi Hacı Emin Paşa'dan kalan Medine'deki mirasını 2005 yılında Diyanet Vakfı’na bağışlamıştır. Niçin? Türk hacılarına tahsis edilsin, hacılarımız rahat itsin, diye. Az da değil; 110 bin karelik arazi ve külliye... Diyanet ne yaptı, bilmiyorum. Neticede “sol”un kitabını yazan, bünyesinde komünistlikten gelmelere de yer veren Ecevit dinî hassasiyetle, bu araziyi ve içindeki yapıları bağışlamıştır.

Yine söyleyeyim, Bülent Ecevit’in en çok oy aldığı dönemler, “millî hassasiyet”in yükseldiği dönemlerdir. Kıbrıs Barış Harekâtı’nı, PKK’nın başı Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilişini hatırlatmam yeter.

Türkiye’de “sağ” ve “sol” kavramları mahiyet değiştirmiştir. 1789 Fransız İhtilali’nde sağda oturanlar eski düzeni, sol oturanlar yenileşmeyi savunmalarıyla ilgisi yok.

CHP, memleketin şu nazik zamanında, silkelenmeli ve kendilerine gelmeli. İllâ sol deyip alan daraltmamalı, memleketin temel değerlerinden hareket etmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları