CHP'den başka partilere 39 milletvekili!

CHP ve etrafındakiler, halkın nabzını neden yeteri kadar tutamadıkların bir düşünmeleri lâzım. TBMM'yi Saray'a teslim ettikleri gibi, kendi içlerinde de Diyarbakır'ı başka ülkenin başşehri gibi görenlerden bir kısmını da TBMM'ye taşıdılar. (Aralarında ülke bütünlüğüne hassasiyet gösteren milletvekilleri olduğunu biliyorum. Onları tenzih ederim. Ancak parti başkanların zaman zaman yaptıkları açıklamaları, köşemde kanunların müsaade etliği sınıra kadar ağır tenkit ettim. Girip okuyabilirler.)

Onlar bu kadar avantajı hak etmediler ve oy verenler de onlar seçilsin diye vermediler. Ama ortaklık kuruldu, haklarını alacaklar. Tamam... Haklarını alacaklar da kamuoyu yoklamalarına bir baksınlar. Yüzde birlerde oyları!

CHP 2018'de yüzde 22,65 oyla 146 milletvekili çıkarmıştı. 14 Mayıs 2023'te ise yüzde 25,40 oyla 169 sandalye kazandı. Ama bu sandalyenin 39'unu çıkarırsınız, geriye 130 kalıyor. Hak'tan reva mı bu?!

CHP'nin 2018 seçimlerindeki oyunu koruduğunu farz edelim, kendisinden milletvekili alan partilerin toplam oyları yüzde 3,2. Kemal Kılıçdaroğlu'nun "helâlleşme" seanslarıyla bütün kesime ulaştığını düşünürsek, diğer partilerin CHP'ye getirdikleri yüzde1-2 ancak.

CHP'nin, müttefikleri Deva Partisi 14, Gelecek Partisi 10, Saadet Partisi 10, Demokrat Parti 3 milletvekilini TBMM'ye soktu. İki parti daha var. O partiler de birer milletvekilini CHP listesinden kazandılar. Yani CHP listesinden 6 partinin 39 milletvekili Meclis'e girdi.

CHP ile ittifak kuran partilerin başkanları Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı pazarlığı yapacaklarına, CHP listesinden seçime girmeliydiler. İttifak içindeyken seçime giren partilerin başkanları da aynı şekilde seçim yarışına kendilerini de dâhil etmeliydiler. Ankara ve İstanbul belediye başkanlarının cumhurbaşkanı yardımcılı adaylığı yeterliydi. Seçimde asıl çalışanlar ve dikkat çekenler de onlar oldu.

*

HDP'liler, partilerin kapatılması korkusuyla Yeşil Sol Parti'nin içinde, altı müttefikin yer aldığı "Emek ve Özgürlük İttifakı" çatısı altında seçime girdiler. İki gazeteciyi öne çıkarmışlardı. Biri Hasan Cemal, diğeri Cengiz Çandar. İkisi de PKK'ya meşruiyet kazandırmak için epey ter dökmüş isimlerdir.

"Çözüm/Çözülme" döneminde, güya PKK'lı militanlar dağlardan çekeceklerdi. Ta o zaman, kusura bakmayın sözüm ağır olacak, "Nah çekilirler!" mealinde yazılar yazmıştım. (Nitekim, çekilir, göründüler ama çekilmediler.)

Bu "Hasan Cemal'e PKK'lılar haber uçurdular: "Bizi seversin abi. Sana bir kıyak yapalım. Güya biz çekiliyoruz. Sen fotoğraflarsın, bizlerle konuşmuş olursun. Bu güzelliği senden başkasına yapmayız." dediler. Hasan dağa çıktı, PKK'lıları çekiliyormuş gibi gösterdi. Yetmedi, Kandil'e gitti, PKK başlarıyla yarenlik etti. Fotoğraflar çektirdi.

Bu Hasan'ın etnikçilik üzerine kitabı da var. Kalın bir şey. Bir tarafı da Taşnakçı Ermenicidir. "Soykırım" kitabı yazdığını da hatırlatayım. Bu kadar hizmetine rağmen HDP/PKK, Hasan'ı, Yeşil Sol Parti çatısı altında İstanbul'da üçüncü sıraya koydu. Ama Hasan seçilemedi. Daha önce "Eğer HDP'den ayrı hareket edeceğini açıklayan Erkan Baş'ın partisi TİP oyları toplamazsa, en yaşlı üye olarak TBMM'ye girecek. Ve 'Türk' deyince midesi bulanan Hasan TBMM'nin geçici başkanı olacak." diye yazmıştım. TBMM Başkanlığı'nda geçici de olsa bir PKK pohpohçusunu görmek, insanlarımıza ağır gelirdi, diyeceğim ama, bu defa diğer yardakçı Cengiz Çandar, Diyarbakır'da üçüncü sıradan aday gösterilmişti. Ve seçildi. Onun da yaşı var. Belki o TBMM'de geçici başkanlık koltuğuna oturacak.

Türkiye'nin hâli... Bölücülerle, yıkıcılarla, Türk düşmanlarıyla yan yana iç içeyiz. Demek ki, bizden daha hoşgörülü, daha anlayışlı, birbirlerine daha hürmetkâr millet yok!!!

Meseleye böyle mi bakmak lâzım?!

Yazarın Diğer Yazıları