CHP’de HDP/DEM virüsü
“CHP’de PKK virüsü” desem irkilecekler. “HDP/DEM virüsü” belki rahatlatır ve hatta sevindirir. (Hepimiz biliyoruz ki, HDP/DEM deyince PKK demiş oluyoruz.)
Hem “Atatürk’ün partisiyiz.” diyeceksiniz, hem HDP/DEM’in dairesine gireceksiniz!
CHP yönetiminin, belli günlerde Mustafa Kemal’in mozolesini ziyaretin dışında nasıl bir bağı var? (Önce mozoleyi ziyaret edip sonra Türkiye’de Marxist-Leninist, yani komünist idare kurmak için silaha sarılanların mezarını ziyaret edenler de var! Daha önce örneğini verdik. İstanbul’da CHP il başkanı seçilen zat, Ankara’da, önce Anıtkabir’e, sonra Karşıyaka Mezarlığı’na gitmişti.)
M. Kemal Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmak ve yaşatmak için isyancılara karşı zorlu bir mücadele vermiştir.
Cumhuriyet kurulduktan sonra M. Kemal döneminde kaç isyan çıktı biliyor musunuz? En fazla iki dersiniz. Şimdi PKK’cıların heykellerini diktikleri Şeyh Said’in ve Seyit Rıza’nın isyanların sayarsınız. Fazlası var.
Musul Vilayeti Misak-ı Millî sınırları içindeydi. Bölgede petrol keşfedilmişti ve özellikle İngilizlerin gözü Musul’daydı. Türkiye’nin elini zayıflatmak için, denemedikleri yol kalmadı. İsyanlar İngilizler’in kışkırtmasıyla çıktı. Sonuçta Musul sınırlarımız dışında kaldı ama hiçbir zaman yüreğimizden çıkmadı.
İsyanları sayalım:
1 - 7 Ağustos 1924’te Hakkâri bölgesinde Nasturî İsyanı
2 - 16 Mart 1926’da Nusaybin-Cizre-Midyat merkezli Süryanî isyanı
3- 13 Şubat 1925’te Şeyh Said İsyanı
4- 7 Ağustos 1925’te Raçkotan ve Raman İsyanları
5- 1926’da Eruhlu Yakup Ağa ve Oğulları İsyanı ve Pervari İsyanı
6- 7 Ekim 1926’da Koçuşağı İsyanı
7- 6 Ekim 1926’da Hakkâri İsyanı
8. 1925-1937’de Sason İsyanları
9- 26 Mayıs 1927’de Mutki İsyanı
10- 1926-1930’da Ağrı İsyanları
11- 6 Temmuz 1930’da Oramar İsyanı
12- 14 Eylül 1929’da Tendürek İsyanı
13- 26 Mayıs 1930’da Savur İsyanı
14- 22 Mayıs 1929’da Asi Resul İsyanı
15- 12 Ekim-17 Kasım 1927’de Bicar İsyanı
16- 20 Mayıs 1927’de Batuş İsyanı
17- 20 Haziran 1930’da Zeylan İsyanı
18- 8 Ekim1930’da Pülümür İsyanı
19- 1937’de Dersim İsyanı...
***
15 Ağustos 1984’te PKK’nın Eruh ve Şemdinli isyanından sonra başlayan PKK saldırıları... En kanlı saldırlar PKK’dan ve hâlâ en şiddetli mücadele yürütülüyor.
PKK’nın partileri malum. Kapatıldı kuruldu, kapatıldı kuruldu... Şimdi birkaç parti var. Faal olanı DEM dedikleri parti. Kapatılması yılan hikâyesine dönen HDP de açık.
CHP’nin genel başkanı Özgür Özel, HDP’nin er genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın 42 yıl ceza almasına “siyasî ceza” demişti.
Çoklukla “yukarı”nın istediği gibi ceza kesildiği için, ilk elde Selahattin’e verilen ceza “siyasî” görülebilir.
Ancak... 6-8 Ekim 2014 başkaldırısında, partinin er eş başı Selahattin, dişil eş başı ise Figen Yüksekdağ idi. Dişil eş baş da 32 yıl 9 ay ceza aldı.
O dönemde, HDP’nin yönetiminin kışkırtmasıyla sokağa çıkıldı. İnsanlar katledildi, binalar yakıldı, yıkıldı.
CHP yönetimi, “Selahattin hapisten kurtul, Genel Başkanlık senin...” diyor âdeta! Onun hapiste kalmasına içleri o kadar yanıyor ki...
***
“Çözüm=Çözülme” döneminde, 2013’te, Salahattin ve HDP milletvekilleri birkaç defa İmralı’ya, PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’dan akıl almaya götürüldüler.
PKK, Almanya’da “İmralı Notları” kitabını yayınladı. Bütün konuşmalar o kitapta. Selahattin ve yanındakiler A. Öcalan’la konuşurlarken “başkanım, başkanım...” diyerek öyle bir kılınıyorlar ki... Selahattin’in kaç defa “başkanım” dediğini saydım: 32. Neredeyse her söz alışında; “başkanım”la giriş yapıyor. A. Öcalan neyin başkanı? Resmî bir sıfatı var mı? İllegal PKK’nın kurucusu, başkanı. Başkanlığı oradan geliyor. Kanun dışı yani. Ama “seçilmiş milletvekilleri” A. Öcalan’ın neredeyse ayaklarına kapanacaklar.
Selahattin ve daha birileri, izinle Kandil’e gidip PKK’nın başındakilerle de görüştüler. Selahattin onlarla görüşmelerini A. Öcalan’a aktarırken görüştüklerine “arkadaşlar” diyorlar. Şu söz Selahattin’in: “Karayılan ve Cemil Bayık arkadaşların surece dair değerlendirmeleri oldu.” (s. 47)
CHP’nin tüzüğünde “sol”a açık oldukları yazısı var ya...
Bunlar sol deyince M. Kemal Atatürk’ün liderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ne silah çekenleri de baş tacı etmek gerektiğini düşünüyorlar zahir! İdam edilenlerin kabirlerini ziyaretlerini, onlardan övgüyle bahsetmelerini nasıl izah edeceğiz?! Bu köşede hepsini yazdık. Bize “Yanlış yazdın!” diyemediler. Her yazı tarihe nottur. Bunu akıl etmeleri lâzım. “Görmedik, duymadık, bilmiyoruz” deyin kulaklarını tıkamaları, gözlerini kapatmaları, gerçekleri örtmez!
Selahattin Demirtaş, İmralı’da, A. Öcalan’a: “30 Mart Kızıldere şehitleri anıldı, bir mesajınız burada okundu.” diyerek tekmil veriyor. Meğer A. Öcalan adına mesajı yazan da şimdi TBMM’de başkan vekili koltuğunda oturan Sırrı Süreyya Önder’miş. Konuşmalarında öyle geçiyor. (s. 48)
“Kızıldere şehitleri” dedikleri, 26 Mart 1972’de Tokat-Niksar’ın Kızıldere köyünde Türkiye Cumhuriyeti’nin asker ve polisiyle çatışmaya girip “şehit düşen” Mahir Çayan ve 9 arkadaşı. İçlerinde biri samanlığa saklanarak kurtulmuştu. O Ertuğrul Kürkçü idi. Daha sonra HDP’den milletvekili seçilecektir.
Mahir Çayan ve arkadaşları Ünye Radar Üssü’nde çalışan birisi Kanadalı, ikisi İngiliz üç teknisyeni kaçırmışlardı. Neden kaçırmışlardı biliyor musunuz? İdam cezasına çarptırılan Deniz Gezmiş ve iki arkadaşını serbest bıraktırmak için!
Özgür Özel, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıyla aynı yolun yolcusu Mahir Çayan’ın vukuatı çok olduğu için onu savunamıyor ama, onun serbest bırakılmasını istediklerine büyük bir özlemle sahip çıkıyor.
PKK solla iç içe olmasa, bu kadar arka bulabilir mi? CHP siyasî uzantılarına bu kadar sahip çıkabilir mi? Abdullah Öcalan öyle yüksekten konuşuyor ki: “Mustafa Suphi’lerden bu yana sola yapılanların hesabını soracağız. Ben sol gelenekten geliyorum. Ama sosyalizmi bilimsel ele alıyorum.” diyor. (s. 50) (“Bilimsel sosyalizm”in diğer adı “komünizm”).
Özgür Özel, Edirne’ye gidip Selahattin Demirtaş’ı ziyaret edecekmiş.
M. Kemal Atatürk’ün kurduğu CHP’ye HDP/DEM virüsü öyle bir bulaşmış ki, kurtuluş yok. Yazık!
Atatürk’ün kemiklerin de sızlattılar ya!...