Cezasız kaldıkça artan hadsizlik
Bir üniversitede öğretim üyesi olan Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu'nun üniversiteler ve öğrenci yurtları hakkındaki sözleri, muhalefetinden iktidarına herkesi aynı tepkinin altında birleştirdi. Söylenen sözlerin gerçekten de ne akıl alır ne de savunulur yanı vardı. Daha önce de benzer manasızlıkta çıkışlarıyla pek çok kesimden tepki almış bu kişinin sözlerinden çok cüreti üzerine odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum.
Ancak her şeyden önce şunu da bir belirtelim. Prof. Sofuoğlu'nun görev aldığı üniversitenin Sakarya Üniversitesi olması dolayısıyla, Sakaryalılar güzel şehirlerinin böyle bir olayla gündeme gelmesinden, "Sakarya" ve "fuhuş" kelimelerinin yan yana manşetlerde yer almasından oldukça rahatsızlar.
O açıdan şunu özenle vurgulamakta fayda var: Mesele Sakarya Üniversitesi'nin, sorun Sakaryalının sorunu değil. Ortada hepimizin mücadele etmesi gereken kör, bağnaz bir zihniyet var ve bu zihniyete sahip kimseler yurdun her yanında, hepimizin sorunu olarak varlar.
Yoksa, İstanbulluların da keşmekeşten kaçış noktası olan güzel Sakarya'nın yeşilini, mavisini, insana verdiği huzuru sabahlara kadar konuşabiliriz. Sakaryalılar, hiç alınmasın bir lafını bilmezin sözleriyle kirlenmez böyle değerler.
Cüret meselesi
Daha önce kadına yönelik şiddet sorununu konuşurken üzerinde önemle durduğum hususlardan biri, yönetenlerin söylemlerinin şiddet üzerinde etkili olduğuydu. Hatta bu etkiyi yalnız kadınlara yönelik erkek şiddetinde değil, kolluk kuvvetlerince vatandaşlara, özellikle de yönetime karşı tepkili vatandaşlara uygulanan şiddette de hissedildiğini yazmıştım. (Merak edenler, "İktidar Söylemleri ve Şiddet İlişkisi" (28 Temmuz 2020), "Yasalara aykırı güç kullanma cesaretini polis nereden alıyor?" (2 Haziran 2020) başlıklı yazılarımı okuyabilir.)
Özetle, "yöneticilerin tercih ettikleri dil, toplumu şiddete yönlendirecek veya bu yönde yönelimi olanları cesaretlendirecek ve şiddete cüret edecek noktaya getirecek şekilde etkili olabilir" vurgusu yapmıştım.
İşte aynı cüret, bir kesimi dışlayıcı ve hatta aşağılayıcı ifadeler nezdinde de yöneticilerin söylemlerinden etkilenerek oluşabiliyor.
Prof. Sofuoğlu'nun ifadeleri, bugün sayıları altı milyonun üzerinde olan üniversite öğrencilerini aşağılayan ve onlara hakaret eden ifadeler içeriyor ve bunları dile getirirken Sofuoğlu, Cumhurbaşkanı'nın sözlerini referans gösteriyor.
Elbette ki Cumhurbaşkanı, Sofuoğlu'nunkilere benzer bir açıklama yapmış değil.
Ancak öğrenci yurtlarına yönelik ciddi bir eleştirisi, bu yurtlarda kalan öğrencileri nispeten töhmet altında bırakan ifadeleri var. Sofuoğlu da her ne kadar sonrasında kimse tarafından sahip çıkılmayan sözlerinin yanlış anlaşıldığını söyleyerek geri adım atsa da başlangıçta "Sayın Cumhurbaşkanımız da vurguladı" diyerek sözlerini koruma altına almaya çalışması bu yüzden.
Suç oluşturur
Ancak Sofuoğlu, içinde bulunduğumuz şu günlerdeki ayırmacı, kayırmacı ortamda belki farkına varamamış olabilir ama söylediği sözler, Cumhurbaşkanı tarafından söylense dahi suç oluşturur.
Nitekim, bu defa savcılık da üniversite yönetimi de geç kalmadan harekete geçmiş. Süreci takip edeceğiz elbet. İstanbul Sözleşmesi'ni destekleyenlere "feminist pislikler" dediğinde gereği yapılmadığı için bugün daha ileri boyuta taşınan bu ifadeler, umuyorum ki bu defa cezasız kalmayacak.