'Cahşların Savaşı'

"Cahş" nedir? Neyin savaşı? Bunlara geleceğim. R. T. Erdoğan'ın şu konuşması "cahşlar" için bir ipucu verecektir:

"Kuzey Irak'a en büyük desteği bugüne kadar biz verdik. Yeri geldi kaynakları kesildiği anda imkânlarımızı paylaştık. Bunların karşılığında onlardan hiçbir şey istemedik. Tek beklentimiz hassas çizgilerimizde bize saygı duymaları ve bize rağmen adım atmamalarıydı. Bunu yapmadılar. Madem şartlar değişti öyleyse bunun da bedelini ödeyecekler. Buradan bir kez daha söylüyorum. Bu meselenin Kuzey Irak'taki Kürtlerle alakası yok. Zira İsrail bayraklarıyla sokakta dolaşmaları bizi üzmüştür. Bu bir şeyi gösteriyor, MOSSAD'la birlikteler. Ne yaptığınızın farkında mısınız? Bir tek İsrail destekliyor. Mesele, Kuzey Irak'taki diğer kesimlerin hakları ile ilgili. Kerkük tartışmalı bölgedir, bunlar Kerkük bizim diyor. Kerkük'ün tarihinde siz yoksunuz."

R. T. Erdoğan, "Ne istediniz de vermedik! Ama ihanet ettiniz!" diyor açık açık.

Kuzey Irak'la Türkiye arasında sıkı bir bağ vardır. Araplar da, Türkmenler de, Kürtler de Türkiye ile iç içedirler. Damarlarımızda akan kan Kuzey Irak'ta da deveran eder.

"Ağabey" Türkiye'dir. Türkiye olmadan Araplar var olabilir ama Türkmenler ve Kürtler var olamaz. Barzanîler oradaki Kürt akrabalarımızı bilinmeze sürüklüyor. "Kendi başımıza buyruk olacağız, sınırlarımız bizden sorulacak..." gibi, heyecan veren hisler bir anda insanı Simeranya'ya götürür (Peyami Safa'nın Yalnızız romanında Samim'in hayal dünyası); ama, uyandıklarında, hakikatlerle yüz yüze kalırlar ve etraflarının ne kadar boşaldığını, ne kadar küçüldüklerini, ne kadar meyus olduklarını görürler. Kendi başlarına hareket asıl kendilerinden kopuştur. Böyle kopmayı kim ister ve niçin ister? Bir düşünün... R. T. Erdoğan yukarıda bunun cevabını veriyor. Ve haklı.

Kürtlerin nüfusu ne kadarsa Türkmenlerin de nüfusu hemen hemen aynı... Türkmenler Türkiye ile komşu değiller ve dağınıklar. Barzanîcilerin elindeki saha Türkmenlerin elinde olsaydı fiilen Türkiye ile birleşmişlerdi. Onların tek kapısı Türkiye'dir. Barzanîciler ise Türkmenleri eziyorlar, sürüyorlar... Türkiye elbette Türkmenlere elini uzatacaktır.

"Cahşlar" meselesine geleceğim.

"Cahşlar"ı Türkiye'de siyasî literatüre Hakkı Öznur sokmuştur. Hakkı Öznur, bu köşenin okuyucusuna yabancı değildir. Muhsin Yazıcıoğlu'nun elîm kazada vefatından sonra kısa bir süre BBP'nin genel başkanlığını da yapmıştır.

Hakkı Öznur, her şeyden önce eskilerin "muhakkik" dedikleri türden bir araştırıcıdır. Altı ciltlik "Ülkücü Hareket"i yayınladı desem, yeterli bilgiyi vermiş olurum.

Hakkı Öznur'un Cahşlar Savaşı-Kuzey Irak Kürt Hareketi ve Musul-Kerkük Meselesi" başlıklı belgelerle ortayla koyduğu 912 sayfalık eseri geçmişi aydınlatacak ve bugüne yol gösterecek çok kıymetli bir çalışmadır. Kanallara çıkıp konuşanların masasının üzerindeki kitaptır Cahşların Savaşı.

"Cahş" "eşek, kolan eşeğinin erkeği, sıpa" demek. İkili oynayanlar, hainlik edenler için kullanılır.

Irak'ın kuzeyinde neler döndüğünü, en iyi bilecek bir araştırıcıdır Hakkı Öznur. Kendisiyle konuştum. "Her şeyi bir bir anlat, hepimiz öğrenelim." dedim. Uzun bir mülâkat. Gazetemizin internet sayfasında bu yazının altında okuyabilirsiniz.

CAHŞLAR SAVAŞINDA SON PERDE

BİRİNCİ BÖLÜM

Arslan Tekin sordu Cahşların Savaşı eserinin yazarı Hakkı Öznur Cevaplandırdı:

Giriş

“Cahşların Savaşı” adlı kitabın yazarı Hakkı Öznur’la Barzanîlerin 25 Eylül Referandumu’nu, referanduma destek veren İsrail’i, geçmişten günümüze Barzanî-İsrail ilişkilerini, “İkinci İsrail” projesini, Kürt Yahudileri, katrilyonluk servete sahip Barzanî ve Talabanî ailelerini konuştuk.

2003 yılında yayınlanan “Cahşların Savaşı” kitabı kamuoyunda büyük ses getirmişti. Ortadoğu’daki emperyalist oyunları anlatan ve işbirlikçi Kürtçüleri deşifre eden bu kitabı Irak’ın kuzeyinde Barzanîciler yasaklamışlar, “Cahşların Savaşı” kitabını okuyan Türkmenlere bazı bölgelerde baskı yapmaya kalkmışlar. Türkiye’deki Barzanîciler, PKK, vb. bölücü “derin sol” örgütler Cahşların Savaşı ve yine Hakkı Öznur’un kaleme aldığı Derin Sol kitaplarından rahatsızlar.

Hakkı Öznur, Kuzey Irak’ta olanları değerlendirecek isimlerin başında gelir. Biz sorduk o anlattı.

‘İkinci İsrail Barzanistan Bir Siyonist Projedir’

Arslan Tekin: Mesud Barzanî, Türkiye’den büyük destek aldığı hâlde, referandum meselesi Ankara’yla tartışmamış ve kendi başına hareket etmiştir. Hâlbuki Kuzey rak’ın “hayat suyu” Türkiye’den gelir. Nasıl cesaret bulup da Bağımsızlık için adım atıyor?

H. Öznur: Barzanî hareketine, Barzanî ailesine, en büyük desteği İsrail veriyor. Irak’ın işgalinden sonra Kuzey Irak’a iyice yerleşen İsrailli askerler, MOSSAD elemanları siyonist sivil toplum örgütleri Barzanî’ye her türlü desteği verdiler.

ABD’deki İsrail lobileri ve Washington üzerinde etkili olan çoğu İsrail destekçisi Neoconlar, Barzanî için yoğun faaliyet göstermekteler.

İsrail’in güvenliği açısından da bölgede bağımsız bir Kürt devletinin kurulması çok önemlidir. İsrail ise kurulacak bir Kürt devletini ekonomik ve stratejik açıdan doğal bir müttefik olarak görüyor.

İsrail bölgede ikinci bir İsrail istiyor. Bunun ancak Barzanî ailesi tarafından inşa edileceğine inanıyor.

İsrailli yetkililer ve istihbaratçılar 1960’lardan beri Barzanîlerin partisi KDP karargâhlarından uzun yıllardır çıkmıyorlar ve birlikte çalışıyorlar.

Barzanistan İsrail siyonizmine bağlı küresel bir projedir. ABD, İngiliz, İsrail projesi olan Kürdistan, İran sınırından Akdeniz’e uzanan bir kuşaktır.

20’nci yüzyılın başında nasıl Filistin topraklarına yaptıkları yığınakla İsrail devletini kurduysalar şimdi de bir benzerini Türkiye-Suriye-İran-Irak dikdörtgeni içerisinde gerçekleştirmek istiyorlar.

İsrail Irak’ın kuzeyine “Barzan-Yahudyan” diyor. Sözde bağımsız Kürt devleti girişimi, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e ulaşmayı hedefleyen, Türkiye ve İran’ın toprak bütünlüğünü de hedef alan bir kukla devlet girişiminden başka bir şey değildir.

Barzanî’nin kukla devleti ile PKK/PYD eliyle Suriye’nin kuzeyinde oluşturulan sözde kantonlar, aynı planın parçalarıdır.

İsrail için, Irak, Suriye ve Türkiye’deki Kürtçü hareketlerin ismi ve ideolojisinin bir önemi yoktur. Önemli olan bunların İsrail’in çıkarlarına hizmet etmesidir.

Bölücülerin ve İsrail-Amerika hattının “Büyük Kürdistan” adı altında kurmaya çalıştığı naylon Kürt devletinin başkanı Mesud Barzanî, Irak’ta temeli atılan Kürdistan’a Suriye ve Türkiye topraklarından da bölgeleri katmaya çabalıyor.

‘İlk Destek İsrailden’

IKBY’nin 25 Eylül'de yapacağını duyurduğu bağımsızlık referandumuna en büyük destek İsrail'den geldi.

Barzanî’ye ilk olumlu tepkinin İsrail’den gelmesi şaşırtıcı değil. Eski Cumhurbaşkanı Şimon Peres, 25 Haziran 2016’da ABD Başkanı Obama’ya “Kürtler kendi demokratik devletlerini yarattılar.” diyerek bağımsızlığa destek istemişti. Ertesi gün ise Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, Paris’te ABD’li mevkidaşı John Kerry’ye, “Kürtlerin bağımsızlığı kaçınılmaz bir sonuç.” demişti.

Başbakan Benyamin Netanyahu ise 2014 yılında Tel Aviv'de Ulusal Güvenlik Enstitüsü'nde yaptığı bir konuşma sırasında “Kürtlerin bağımsızlık arzularını desteklemeliyiz.” demişti.

İsrail ‘IŞİD, Erbil sınırlarına yaklaştığında ABD Başkanı Obama’ya ‘Sen bir an önce karar vermezsen İsrail ordusu ve uçakları Kürdistan’ın savunmasını yapar.’ demişti. Obama, İsrail açıklamasından sonra “Kürdistan bizim için kırmızı çizgidir.” demişti.

Bir IKDP yöneticisi o günlerde ‘‘Başkan Barzanî bugün isterse, İsrail hemen ordusunu gönderir ve İran’a karşı konumlandırır. Suudi Arabistan da gelir Erbil ile İran sınırındaki Haci Umeran ve Çoman’da üs kurar.’’ ifadelerini kullanmıştı.

İsrail Başbakanı, ülkelerini ziyaret eden 33 kişilik bir Cumhuriyetçi Kongre heyetiyle bölgesel meselelerin ele alındığı bir görüşmede Barzanî’ye desteğini yinelemişti.

Netanyahu’dan sonra Barzanî ailesi ile yakın ilişkileri olan İsrail’in Adalet Bakanı Şaked ülkesinden Ortadoğu'da bağımsız Kürt devleti kurulmasına destek vermesini istemişti.

İsrail’de iktidarı elinde bulunduran Likud Partisi’nin ikinci ismi olarak bilinen eski bakan Gideon Saar, The Jerusalem Post’a verdiği demeçte: “Kürtler İsrail’in esas stratejik müttefikleridir, İsrail devleti Bağımsız bir Kürdistan için çaba içerisinde olmalı ve ABD’yi de Bağımsız Kürdistan devletinin kurulması yönündeki çabalara destek vermesi ve bağımsızlığını tanıması için ikna edilmelidir” demiştir.

MOSSAD Ajanı: 'İsrail, Kürdistan'da Üs Kurmalı'

İsrail merkezli Begin Sadat Stratejik Araştırmalar Merkezi uzmanı Edy Cohen, Mesud Barzanî’ye yakınlığıyla bilinen Rudaw’da, kısa bir süre önce yayınlanan 'İsrail'in bağımsız Kürdistan'a ihtiyacı var' yazısında 'İsrail'in bağımsız Kürdistan'a ihtiyacı var' İsrail 'bağımsız Kürdistan’ı destekliyor” demiştir.

Yazısında, 25 Eylül’de gerçekleştirilmesi planlanan referanduma dikkat çeken Mossad ajanı Cohen, "Referandum, yüz yıllık hayalleri olan bağımsız Kürdistan devletini gerçekleştirmek için Irak Kürtlerinin ilk fiili adımı olacak” dedi. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Batı’nın Kürdistan vaadini hatırlatan Cohen, “Birinci Dünya Savaşı'nda sonra kazanan güçler, Kürtlere bağımsızlık sözünü verdi ancak bu söz yerine getirilmedi. Temel sebep ise yeni Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'tü" diye yazdı.

İsrail’in IKBY'de askeri üs kurulması gerektiğini de ifade eden Cohen, şöyle devam etti: "İsrail için hem ekonomik hem de güvenlik açısından Kürdistan devletini desteklemek kendi çıkarınadır. Suriye ve Irak'taki cihatçı milislerin hareketlenmelerini sınırlandırmak için İsrail ordusu Kürdistan'daki gelişmelerde rol üstlenmesi lazım. Bu yüzden Kürdistan'dan gelecek peşmergelere eğitim vermesi, İsrail ordusunun yararınadır. Bunun da ötesine giderek, Kürdistan'da askeri üs kurulabilir ve bu sayede Kürdistan devletini koruyabilirler. Bunların yanı sıra, bağımsız Kürdistan devleti, zamanında Irak devletinin, mal varlıklarına el koyarak gönderdiği Yahudilerin dönmesini sağlayabilir. Bu gelecekte Araplarla yapacağı barış anlaşmasında İsrail'in konumunu güçlendiriyor.".

İsrailli siyonist akademisyen Edy Cohen, 25 Eylül’de yapılacak olan referandumu ilişkin, “Ey Kürt halkı! Bağımsızlık zamanınız gelmiştir. Tarihi referanduma ‘Evet’ deyin!” mesajı da yayınladı.

İsrailli general ve eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı Siyonist Yair Golan da Irak, Suriye, Türkiye ve İran'ı kapsayan 'Büyük Kürdistan'ı desteklediğini ve PKK'nın terör örgütü olmadığını savundu.

Yair Golan, 11 Eylül 2017 günü Washington'daki bir düşünce kuruluşunun panelinde konuştu. Golan konuşmasında PKK için, "Benim kişisel bakış açıma göre, PKK bir terör örgütü değil. Belki (bu sözler) manşetlere çıkacak ama; ben böyle görüyorum." dedi.

“İran, Irak, Suriye ve Türkiye Kürtlerini –eğer ki bir araya getirirseniz- nasıl bir araya getireceğinizi ve sınırları ben tam olarak belirleyemem” diyen Golan, "Fakat İran'a ve bölgede yaygın olan istikrarsızlığa bakarsanız, bağımsız ve birleşik Kürt oluşumunun, bu bataklık için çok da kötü bir fikir olmadığını görürsünüz" ifadelerini kullandı. Golan, 'Büyük Kürdistan'ı kurmanın bölgede istikrara katkı sağlayacağını” savundu.

‘Barzanî Ailesi Referandum Öncesi Bir Çok Kez İsrail’i Ziyaret Ederek Gizli Görüşmeler Yaptı’

I- KDP'nin şu an ki lideri “Messod” Barzanî’nin yeğeni olan Kuzey Irak Kürt Yönetimi (IKBY) Başbakanı sıfatını taşıyan Neçirvan Barzanî 1987 yılında ölen İdris Barzanî’nin oğludur. Şimdi 51 yaşında olan Neçirvan Barzanî’de İsrail’i sık sık ziyaret edenlerdendir. Amerika’da eğitim gören Neçirvan Barzanî’nin Amerika’daki Musevi lobileriyle ve İsrail yanlısı Neoconlarla da yakın ilişkisi vardır.

Mesud Barzanî'nin Güvenlik Konseyi Başkanı olan oğlu Mesrur Barzanî, bağımsızlık referandumuyla ilgili yaptığı açıklamada dünya ülkelerinden birçok heyet Kürdistan’a ziyarette bulundu. Eğer Kürdistan bağımsızlığını ilan ederse Kürdistan devletini tanıyacak birçok ülke var bunların başında İsrail gelmektedir” demiştir.

Çünkü Mesrur Barzanî kardeşi Mansur ve kuzeni Neçirvan Barzanî’yle, Referandumla ilgili konuları görüşmek üzere bir çok kez İsrail’e gitmiş. Mossad şefleri ve hükûmet yetkilileri ile gizlice görüşmüşlerdir. Mossad – KDP görüşmeleri dış basında, Arap basınında, Kürt basınında bir çok kez yer almıştır.Görüşmeleri Barzanî kanadı da inkar etmiyor. Bütün kürt çevreleri İsrail- Barzanî ailesi görüşmelerini biliyor.

“Messod” Barzanî oğullarını ve yeğeni Neçirvan Barzanî’yi 2005 yılından beri onlarca kez İsrail’e göndermiş ve gizli kapaklı görüşmeler yaptırmıştır. Barzanî’nin oğullarının en büyüğü Mensur Barzanî, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin istihbarat teşkilatı olan Kürdistan Asayiş Ajansı’nın başındadır. Erbil'de “Esrarengiz Adam” ya da “Top Secret Man” olarak adlandırılıyor. Mensur Barzanî de diğer kardeşleri gibi eğitimini ABD’de tamamladı. Ve ABD pasaportu taşımaktadır.

‘Dün İngiliz ABDBayrağı Sallıyorlardı Bugün İse Siyonist Bayrağı Sallıyorlar’

A. Tekin: Barzanîcilerin mitinglerinde İsrail bayrağı dikkat çekiyor...

H. Öznur: Tarih, coğrafyamızda bir kez daha tekerrür ediyor. İngilizler tarafından, 23 Ağustos 1921’de Irak’a kral yapılan Faysal’ı İngiliz bayraklarıyla karşılayanlar ve Kral Faysal taç giyerken çalan İngiliz milli marşı “Tanrı Kralı Korusun”a eşlik edenler, bir kısım Arap aşiretleri idi.

2003 yılındaki 2. Körfez Savaşı sırasında, 9 Nisan 2003 tarihinde Bağdat düştükten sonra Bağdat, Erbil ve Süleymaniye sokaklarında ABD ve koalisyon güçlerini Amerikan, İngiliz bayraklarıyla karşılayan Şii Araplar, Barzanîciler, Talabanîciler ve Kandil’den inen PKK militanları idi. PKK/PYD, I–KDP, KYB vb. Irak ve Suriye’deki bütün siyasî Kürtçü hareketlerde ABD bayrağı taşıyor, “Yaşasın ABD!” diye bağırıyorlar.

‘Kripto Yahudi Kürtler Barzani’nin En Büyük Destekçileri

Siyonizmin bayrağı, terörün savaşın, işgalin, parçalamanın ve kaosun sembolüdür. Siyasî Kürtçüler İsrail’in bayraklarını sallayarak bir kez daha işbirlikçi olduklarını dünyaya göstermişlerdir.

Barzanî taraftarlarının düzenlediği “Kürdistan” mitinglerinde boy boy, İsrail bayrakları dalgalandırılmıştır Peşmergeler bile İsrail bayrakları ile caddelerde tur atmıştır. 22 Eylül Perşembe günü Erbil'in Şanedar Parkı'nda düzenlenen referandum etkinliğinde. Yine İsrail bayrakları açılmıştır. Çok sayıda Barzanîci İsrail bayrağı ile hatıra fotoğrafı çektirmiştir. Kampanyalarda Barzanîciler İsrail bayraklarını ‘gururla’ taşıyor, mitinglerde İsrail marşı bile çalınıyor.

Mesud Barzanî’nin referandum sürecinde kullandığı afişlerde açık açık Türkiye, İran ve Suriye topraklarının bir kısmını da içeren sözde “büyük Kürdistan” haritası kullanıldı. Nerede bir “Kürdistan” haritası varsa onun yanında İsrail bayraklarının boy göstermesi, referandumun asıl amacını da bir kez daha gözler önüne serdi.

Barzanî yandaşları referandum mitinglerinde “Yaşasın İsrail” sloganları atmaktalar.

Almanya'nın Köln kentinde yapılan mitingde de terör devleti İsrail'in bayrakları yer almıştır. Avrupa’nın bazı kentlerinde düzenlenen sözde "Kürdistan’a destek" mitinglerinde de İsrail bayrakları açılmıştır. Londra, Köln, Paris, Oslo vb. şehirlerde Kürtçüler İsrail ABD ve İngiliz bayrağı açmışlar, Özellikle İsrail lehine sloganlar atmışlardır. Yine Cenevre'de bulunan BM binasının önünde gerçekleştirilen eylemde bağımsızlık ve referandum yanlısı sloganlar atılırken, İsrail bayrağı açılmıştır.

Kürdistan projesi, İsrail bayrağına secde ettirdi! Avrupa’daki Kürt grupların düzenlediği eyleme öncülük eden bölücülerden biri, sözde Kürdistan paçavrası ile İsrail bayrağını uzun müddet yan yana salladıktan sonra, yere serdiği İsrail bayrağına secde etti. Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin ahlâkı yoktur! Dünden bugüne değişen bir şey yok Ortadoğu’da!

Netanyahu'nun Kürdistan'ın bağımsızlığından söz ettiği zaman ve Kürdistan bağımsızlığını ilan ederse tanıyacağını ve tanıyan ilk ülke olacağını beyan etmesi Erbil’de sevinç gösterileri ile kutlanmıştı. Peşmergeler İsrail bayrağı ile tur atmıştır. Peşmerge yönetimi tarafından düzenlenen gayrimeşru referandumun ardından Erbil'de yine İsrail bayraklı kutlamalar yapılmıştır.

Almanya’nın Frankfurt kentinde Mayıs ayında düzenlenen İsrail Günü'nde İsrail bayraklarıyla birlikte Kürdistan paçavrası da sallanmıştı. Etkinliklerde birçok Yahudi dernek ve kuruluşun yanı sıra Kürdistan-İsrail Dostluk Derneği (KİFA) de stant açıp İsrail bayraklarıyla birlikte sözde Kürdistan bayrağını dalgalandırdı.

Etkinliğe katılıp kurdukları stantla İsrail Günü etkinliklerine iştirak eden KİFA Başkanı Kardox Can Kurdo, Kürtler ile Yahudilerin birçok ortak noktasının olduğunu ve tarihsel verilerin bunu gösterdiğini söyledi. Kurdo ayrıca Hz İbrahim’in de Kürdistan’dan çıktığını sözlerine ekledi.

İsrail-Erbil arası ilişkiler 2003 yılından sonra zirve yapmıştır. mesele Erbil’de görev yapan bir Kürt akademisyen Dr. Zargos, İsrail’e davet edilmiş, bir İsrail televizyonuna aynen şunları söylemiştir:

“Kürt halkı Kürdistan'da Kürt Bayrakları ile birlikte İsrail bayrakları dalgalandırdılar. Toplumlar arasındaki ilişki oldukça sağlamdır . Yeni Kürdistdan da İsraillilerde olacak. Bir çok Yahudi Erbil e ve diğer yerlere gelmektedir. Gelen gazeteciler, siyasilerde var. Irak Kürdistanı'nda çalışan bir çok Yahudi kökenli insanlar var. Benim üniversitemde iki akademisyen var Amerikalı ve Yahudi. İsrail müttefikimizdir ve Kürt dostudur.”

Uluslararası Hukukçular Birliği üyesi Iraklı Dr. Ziyad Muhammed Hammud el-Sebavî, Kürtlere 2011 yılında gerçekleşen Güney Sudan referandumunu hatırlatarak, “İsrail’in liderliğinde gerçekleşen Güney Sudan referandumu yüzde 98.8 oy ile Bağımsız Sudan Cumhuriyetinin kuruldu. Yeni devletin sokakları "Teşekkürler İsrail" sloganları ile doldu. Kurulan yeni devletin evlatları kendi bayrakları yanında İsrail bayrağını salladı. Ancak bağımsız devlet hayalinin gerçekleşmesinden birkaç ay sonra Güney Sudan Devleti’nde iç savaş doğmuştu. Binlerce vatandaş ana vatanına sığınmacı olarak dönmek zorunda kaldı” diyerek uyarı da bulundu.

Aynen şunları söylüyor El-Sebavi:

“Kürt kardeşlerime 2011 yılında gerçekleşen Güney Sudan referandumunu hatırlatmak istiyorum. İsrail’in Güney Sudan’da yaşayan Hristiyan kesimi kışkırtarak John Garang’ın liderliğinde gerçekleşen Güney Sudan referandumu yüzde 98.8 oy ile Bağımsız Sudan Cumhuriyetinin kuruldu. İsrail’in istediği doğrultuda sonuçlanmıştı. Güney Sudan’ın Sudan Ana Cumhuriyeti’nden bölünmesi gerçekleşmişti. Yeni devletin sokakları "Teşekkürler İsrail" sloganları ile doldu. Kurulan yeni devletin evlatları kendi bayrakları yanında İsrail bayrağını salladı. Ancak bağımsız devlet hayalinin gerçekleşmesinden birkaç ay sonra Güney Sudan Devletinde iç savaş doğmuştu. Binlerce vatandaş ana vatanına sığınmacı olarak dönmek zorunda kaldı. Güney Sudan’da yaşayan milyonlarca vatandaş kendi ülkelerinden kat ve kat fakir olan komşu ülkelere akın ettiler. Ne mutlu anlayana, ne mutlu ibret alana.”

‘Barzanî Ailesinin 60 Yıldır İsrail İle İlişkisi Vardır’

A. Tekin: Barzanî ailesinin İsrail ile çok köklü ilişkileri olduğu hep dile getiriliyor...

H. Öznur: Barzanî aşiretinin de mensubu olan Mustafa Barzanî ve oğullarının İsrail ile kirli ve derin ilişkileri vardır. Soğuk savaş döneminde başlayan bu kirli ilişkiler, 60 yıla yakındır devam etmektedir. Kimi araştırmacılara göre 1967 Eylül’ünde, kimilerine göreyse Nisan 1968’de İsrail’in kendisine vermiş olduğu desteğe bir teşekkür amacıyla bu ülkeyi ziyaret eder. 8 gün süren bu ziyarette İsrail Cumhurbaşkanı Zalman Sazar ile görüşür. Bu görüşmeye MOSSAD şefi Meir Ameet de katılır. Barzanî bu ziyaretinde hükûmet ve askerî yetkililerle de görüşmelerde bulunur. Ayrıca MOSSAD Barzanî’nin şerefine pek çok İsrailli yöneticinin de katıldığı bir resepsiyon verir. Resepsiyona katılanlar arasında Likut Partisi Genel Başkanı Menahim Begim de bulunuyordu. Ziyareti sırasında Savunma Bakanı Moşe Dayan’la da görüşen Barzanî, Dayan’a bir “Kürt hançeri” hediye etmişti.

Mustafa Barzanî, İsrail’e ikinci ziyaretini Eylül 1973 yılında yaptı. Bu ziyaretinde de ilkinde olduğu gibi 1950’lerin ortalarında İsrail’e göç etmiş Kürt Yahudisi David Gabay’ın evinde kalmıştı. Barzanî İsrail’de Moşe Dayan ile özel görüşmelerde bulunmuştu.

MOSSAD-Barzanî ilişkilerinin mimarı İsrail'in Tahran'daki askeri ateşesi Yaakov Nimrodi (MOSSAD ajanı) idi. Kendisi de Kürt Yahudisi olan Nimrodi, Sovyet silâhlarının Barzanî'nin eline geçmesinde rol oynamıştı.

Gazeteci Muhammed Ali Zarka soğuk savaş yıllarında röportaj yaptığı Mustafa Barzanî’ye kendisini sıkça ziyaret eden MOSAD ajanları ile ilişkisini sorar. Mustafa Barzanî elini uzatmış ve “Ne görüyorsun?” demiş. Muhammed Ali kendisine doğru uzatılmış bir el gördüğünü söylemiş. Mustafa Barzanî, “Bu sadece bir el değil. Bu bir boş el. Bu boş eli doldurana bu el hizmet eder.” demiş. Barzanî ailesinin felsefesini Baba Barzanî 50 yıl önce ortaya koymuş: “Kim bize para silâh destek verirse biz onların uşaklığını yaparız.”

Bu konu ile ilgili yazar/ akademisyen Mehmet Yuva bir gazetede [Aydınlık] yazdığı köşe yazısında MOSSAD-Barzanî ilişkisinden bahseder. Zarka ile Barzanî arasında gecen görüşmeyi daha detaylı anlatır.

İsrail’in Kürt hareketi ile ilişkileri Mustafa Barzanî’nin 1 Mart 1979’da Amerika’da ölümünden sonra da devam edecektir. Mustafa Barzanî’nin İsrail ile olan ilişkilerini şimdi oğlu Mesud ve torunu Neçirvan sürdürüyor.

‘Peşmergenin eğitimi MOSSAN’dan’

MOSSAD ve İsrail’li askeri uzmanlar Erbil’den çıkmamaktadır.1960’lardan beri I-KDP’ye ve peşmergeye silâh istihbarat ve lojistik destek vermektedir. Mustafa Barzanî’nin 1967’de Savunma Bakanı Moşe Dayan’la çekilmiş fotoğrafları da bu özel ilişkinin tarihine ışık tutuyor. İsrailliler 1963 den günümüze peşmergeyi eğitmeye devam ediyorlar.

İsrail ve Barzanîler ilişkisini, bundan 37 yıl önce İsrail Başbakanı Begin ortaya koyacaktır. 28 Eylül 1980’de Başbakan Menahem Begin, İsrail’in Kürtlere para, silâh ve eğitim sağlandığını açıklayan ilk İsrailli yetkili olmuştur. I. Körfez Savaşı sonrasında Saddam’ın yenilgiye uğramasıyla ABD’nin de desteğini arkasında hisseden Barzanî ve Talabanî, Kürt devleti kurmak için Saddam’a karşı ayaklanma başlatırken, bu ayaklanmanın perde arkasında yine İsrail vardı. 1975’lerde ABD’nin kendilerini satmasıyla bu ülkeye düşmanlık besleyen Kürt örgütler, yeniden arayı düzeltmek için Washington’la temasa geçeceklerdi.

MOSSAD-CIA işbirliği ile iki ülke, Mesud Barzanî’nin peşmergelerine Saddam’a karşı silâh ve mühimmat desteğinde bulunacaktı. Mesud Barzanî de babasının izini sürerek savaşın bitiminden sonra MOSSAD’ın İsrail’deki merkezini ziyaret edip daha çok destek isteyecekti.

İsrail, 1991’de Çöl Fırtınası Harekâtı sırasında Türkiye üzerinden Kürtlere yardım gönderdi, Başbakan İzak Şamir de ABD’den Kürtlere koruma istemişti. 1991 baharında Iraklı Kürtler, Saddam rejimine karşı ayaklandıklarında, İsrail’deki “Yahudi Kürtler” de İsrail devletinin “Kürdistanî Cephe”ye (KDP-KYB) yardım etmesi için baskı yaptılar. Amerika’daki Yahudi lobileri de İsrail ve ABD hükûmetine Saddam’a karşı mücadele eden Kürt gruplara yardım edilmesi için, onlar da korkunç çaba gösterdiler. İsrail Başbakanı İzak Şamir, MOSSAD ve diğer devlet kurumlarına bu konuyla ilgili rapor hazırlamalarını istedi, bazı MOSSAD görevlileri KDP ile gizli temaslar kurdu.

ABD ve İsrail 1998 yılından itibaren Irak’ta Saddam Hüseyin yönetimini devirmek için yoğun bir çalışma yapıyorlardı. İsrail gizli servisi MOSSAD, KDP ve KYB kadrolarını eğitirken, İsrailli teknik uzmanlarda Erbil ve Süleymaniye’de Kürt bölgelerinin inşasını üstlenmişti.

İsrail gizli servisi MOSSAD, İkinci Körfez Savaşı daha başlamadan Erbil ve Süleymaniye’de kendine bağlı örgütler kurdurmuştu. İkinci Körfez Savaşı’nın bitiminden sonra İsrail’in bölgedeki emelleri de açık ve net bir şekilde görüldü. KDP ve KYB’ye en büyük destek ABD ile birlikte İsrail tarafından verildi. KDP ve KYB’ye İsrail bütçesinden büyük paralar aktarıldı. I-KDP’nin çekirdek örgütü, Parastın’daki profesyonellerinin hemen hepsinin istihbarat eğitimini İsrail’de görmesi, bunun en önemli delilidir.

İsrail’in KDP ve KYB ile olan ilişkisi 2002 yılında yeni bir plan ve program dâhilinde yeniden şekillenmiştir. ABD, Saddam rejimini devirmek isterken, MOSSAD da KDP’nin çekirdek örgütü Parastın’daki peşmergeleri eğitiyordu. Bir kısım peşmerge, 2002 yılı içerisinde Tel-Aviv’de MOSSAD’ın eğitiminden geçirildi.

2003’deki işgalin ardından İsrailliler yine peşmergeyi eğitti. İsrail için Irak’ın kuzeyi artık Irak, İran ve Suriye üzerinde bir gözdü.

2003’te Saddam rejiminin yıkılmasından sonra Barzanî ve Talabanî hareketi, Irak’ta ve Irak’ın kuzeyinde daha da güçlenmiştir.

  1. Tekin: İsrail’in Kürtlere Yönelik Faaliyetlerinin Barzanî bölgesindeki Kürt Yahudilerle ilgisi var mı?

H. Öznur: Tabiî ki ilgisi var. Irak’ın kuzeyinde Barzan bölgesinde, geçmişten günümüze, çok az da olsa, Kürt Yahudilerin yaşadığı ve olduğu bir gerçektir. Özellikle Barzan bölgesinde yaşamışlardır. İsrail kurulduktan sonra, Kuzey Irak ve Suriye’de yaşayan Kürt Yahudileri 1950-1970 yılları arasında büyük soperasyonlarla İsrail’e getirilmişler ve İsrail parlamentosunda önemli mevkilerde bulunmuşlardı.

Barzan ve Akre’deki Yahudi Kürtlerle Barzanî ailesinin ilişkileri hep iyiydi. İsrail’in kuruluşu ve 1967 savaşı sonrası Yahudi göçünde Kürtlerin yardımı oldu. Geçmişe dayalı iyi ilişkiler, bugün 250 bin kadar Yahudi Kürt’ü barındıran İsrail ile temaslara da olumlu yansıyor.
İsrail’de ve Irak’ın kuzeyinde Barzanî soy isimli Yahudi aileler bulunmaktadır. Kürt Yahudileri, kökenleri itibariyle Kürt değil, İsrailoğulları’nın (İbrani) kavmindendirler. İslâma görünürde geçmiş, Kürt görünümlü Yahudiler bugün İsrail’de ve Irak’ın kuzeyinde yaşamaktalar. Barzanîlerle İsrail arasındaki ilişkiler “Ortadoğu’nun en kötü saklanan sırrı” kabul ediliyor.

‘Barzani Ailesinin Bir Çok Mensubu İsrail Pasaportu Taşımaktalar’

A. Tekin: Barzanî ailesi içinde İsrail pasaportu taşıdıkları söyleniyor...

H. Öznur: Doğrudur. I-KDP ve KYB yöneticilerinin çoğu yabancı pasaportlar taşımaktadır. Çoğu çifte vatandaştır. Barzanî ailesinin birçok ferdi İsrail pasaportu taşımaktalar. ABD, İngiliz pasaportu ile İsrail pasaportu taşıdıkları Kürt çevrelerinde dile getirilmektedir. I-KDP içinde çok sayıda Kürt Yahudisinin görev yaptığı da bilinmektedir. 16 Nisan 1996’da Ankara’da MİT ve Dışişleri yetkilileriyle görüşmeler yapan Mesud Barzanî’nin sağ kolu Evair Barzanî de İsrail pasaportlu bir Kürt Yahudisidir. Ayrıca, Mesud Barzanî’nin bazı başdanışmanları Kürt Yahudisidir. Kürt siyasî çevrelerinde de bunlar isim isim açıkça bilinmektedir.

Mustafa Barzanî’nin hayalini oğlu “Messod” Barzanî gerçekleştirmek istiyor. İsrail medyası şimdiden onun için “Babasının yolunda gidiyor.” yorumlarını yapıyor.

Kürt-Yahudi ilişkileri Kudüs’te kurulan “İsrail Kürdistan Dostluk Derneği” ile (1994 Nisan) devam edecekti. ABD’de yayınlanan The Kurdistan Review adlı derginin haberine göre derneğin amacı, İsrail kamuoyunda Kürt örgütlerin bağımsızlık mücadelesine destek sağlamaktı.

2009 Nisan’ında Erbil’de, “Israel-Kurd” (İsrail-Kürt) dergisi çıkarıldı. Şu ayrıntının iyi bilinmesi lazım: “Kürt Yahudiler” diye tabir edilen kesim ile Kürt dilini ve kültürünü benimsemiş, yüzyıllarca Irak'ın kuzeyinde yaşayan ve sonradan (1950-1971) İsrail’e göç eden Yahudiler kastedilmektedir. Bu kesim, etnik kökenleri itibarıyla Kürt değildir; aksine Yahudi kavmindendirler. Yani, İsrail oğulları neslinden gelmektedirler.

“Israel-Kurd” dergisinin üçüncü sayısında, İsrail Dışişleri eski Bakanı, Kadima Partisi lideri ve eski bir MOSSAD ajanı olan Tzipli Livni ile yapılmış bir röportaj vardı. Bu röportaj çok dikkat çekiciydi. Derginin girişinde Livni’nin şu sözleri yer alıyordu:

“İsrail, Kürt halkının haklarına daima destek vermiştir. Kürtler gelecekte İsrail’in stratejik müttefiki olabilir. Bu da elbette imkânsız bir şey değil. Her bir millet ve ülke diplomatik ve siyasi ilişki kurmakta serbesttir. Bu Kürtleri de kapsıyor. Diğer halkları ezmeye ve haklarını ihlal etmeye çalışan etraftaki birtakım ülkeler, bu ilişkiyi Kürtlere reva görmezler!”

İsrail’de birçok enstitü ve yayın organı tarafından ‘Kürtlerin soy olarak İsrailoğulları’ndan geldiği tezi işleniyor.

İsrail’in birçok yerinde Barzanî Caddesi vardır. İsrail’de birçok enstitü ve yayın organı tarafından ‘Kürtlerin soy olarak İsrailoğulları’ndan geldiği’ tezi işleniyor.

İsrailli siyasetçilerin stratejik maşaları Mustafa Barzanî’ye özel bir sevgileri vardı. Onu İsrail'in kurucu babası denilen siyonist Ben-Gurion gibi görüyorlardı.

Mustafa Barzanî için “Kürt Ben-Gurion” (1886-1973) benzetmesi yapıyorlar ve biraz destek görseydi, “Kürdistan devletini” kurabileceğini söylüyorlar. Mustafa Barzanî’nin yapamadığını oğlu “Messod” Barzanî’nin yapacağını iddia ediyorlar ve büyük destek veriyorlar. Onun için “Babasının hayallerini gerçekleştirecek” diyorlar. Şimdi “Messod” Barzanî için “Kürt Ben-Gurion” diyorlar.

David Ben-Gurion 1911-1912 yılında İstanbul Darülfünunu Hukuk Fakültesi’nde okumuştur. Çok iyi derecede Türkçe bilmektedir. David Ben-Gurion bir keresinde Türkiye-İsrail ilişkilerini 2 cümle ile özetlemiştir: "Türkiye bize metres gibi davranıyor; hâlbuki biz evlendik. Evliliğimizi bir türlü açıklamıyor." Gerçekten de iki ülke arasında ilişkiler başlangıçta gizli kapaklı yürütülmüştür. Öyle ki David Ben-Gurion Temmuz 1958 de yaptığı Türkiye ziyareti casusluk filmlerine konu olacak cinstendir. İsrail başbakanı Ankara'ya acil iniş yapan İsrail yolcu uçağının hasta yolcusu olarak ambulansa alınır, oradan da kendisini bekleyen başbakan Adnan Menderes ile görüşmek üzere götürülür.

Birinci ve İkinci Körfez Savaşı, I-KDP ve KYB için yaşama dönmek açısından bulunmaz bir fırsat olmuştur. İşte bu aşamada Mesud Barzanî’nin gelecek stratejisi tartışmaları için gittiği yer İsrail olmuştur.

2001-2006 yılları arasında İsrail'in 11. Başbakanı olarak göreve gelen Ariel Şaron [1928-2014] da “Messod” Barzanî’nin yakın dostuydu. Birçok kez Barzanî ve adamları Şaron ve yardımcıları ile görüşmüştür.

2. Körfez savaşının başlamasından kısa bir süre sonra, İsrail Başbakanı Ariel Şaron, Kuzey’deki Kürt liderlere mektup gönderdi. Onları İsrail’e davet etti. Ardından MOSSAD şefleri, KDP ve KYB liderlerini Erbil ve Süleymaniye’de ziyaret ederek, İsrail devletinin “Hayallerinizi ancak biz gerçekleştirebiliriz mesajını” ilettiler.

Eylül 2003’te Barzanî ve Talabanî İsrail’e çağrılarak Ariel Şaron ile görüştürülmüştür. Şaron, bu görüşmede, verdikleri desteğe karşılık Musul ve Kerkük petrolünün yüzde 50’sinin İsrail’e bırakılmasını talep etmiştir. Stratejik hedeflerin ve merkezlerin MOSSAD’a bırakılması söylenmiştir.

Ariel Şaron, Baba Mustafa Barzanî’ye övgüler dizmiş, oğul Barzanî’ye ise İsrail uşağı babasının yolundan gittiği için teşekkür etmiştir. Şaron, “Messod” Barzanî’ye şu sözleri söylemiştir: “Babanız Mustafa Barzanî büyük bir İsrail dostuydu. Biz kendisini İsrail’de birçok kez ağırladık. Barzanî ailesi İsrail’e dost olmuştur. İsrail’de, bu dostluğa büyük önem vermiş, İsrail dostu olan Kürtlere hep destek vermiştir, vermeye de devam edeceğiz. Şunu unutmayın: İsrail, Ortadoğu da Yahudi dostu, bağımsız Kürt devletine sıcak bakmakta ve desteklemektedir.”

‘Ortadoğu’nun En Büyük ‘Cahşları’ Barzani Ve Talabani Aileleridir’

A. Tekin: Barzanî ve Talabanî için dünyanın en zengin liderleri deniliyor...

H. Öznur: Barzanî ve Talabanî aileleri katrilyonluk servete sahiptir. Barzanî de Celal Talabanî de tüm yetkileri kendinde ve akrabalarında toplamıştır. Barzanî’nin kişisel servetinin 4 milyar dolar Celal Talabanî’nin ise ondan aşağı kalmadığı bütün Ortadoğu da konuşulmaktadır. Barzanî’nin en büyük gelirlerinden birini ise Habur’dan (Halil İbrahim Kapısı) geçen kamyon ve tırlardan alınan vergiler oluşturuyor. Bu vergilerden elde edilen yıllık gelirin 600 milyon doları bulduğu belirtiliyor. Bunun içinde, uyuşturucu, sigara, organize petrol kaçakçılığı yok!

Kuzey Irak’taki ithal içki, sigara, çay ve şeker pazarı Neçirvan Barzanî’nin elinde. Bir Türk şirketinin distribütörü Mesud Barzanî’nin bir diğer kardeşi Nihad Barzanî.

Irak hükûmetinin tahsis ettiği bütçe, petrolden alınan okkalı pay ve daha nice gelir var. Ama Barzanistan yönetimi memurların maaşını vermekte zorlanıyor. Referandumdan önce Türkiye verdi memur maaşlarını. Peki Paralar nerede? Nerede saklıyorlar katrilyonluk servetleri?

Dünya da biliyor. Kürtler de biliyor paraları ve Barzanîleri... Barzanî ailesi Barzanistan imparatorluğunu silâhla, şiddetle, baskıyla bölgede kurmuşlardır. Rantı ve nüfuzu en yüksek olan kurumlar baba Barzanî ve anne Zibari’nin birinci dereceden yakın aile üyelerinin tekelindedir. Bölge, I- KDP’nin en yetkili organları aynı aile üyelerin ve yakın akrabalarının denetimindedir. Barzanî ailesinin Türkiye’de 180 şirketinin bulunduğu da bilinmektedir.

Irak’ın kuzeyinde en büyük petrol yatırımını yapan Yahudi asıllı Rothschild ailesidir. Dünyanın en büyük 6 petrol şirketinden biri olan Exxon Mobil, ile Barzanî ailesi arasında petrol anlaşmaları vardır. Barzanî’nin hükmettiği petrol rezervleri toplam 60 milyar varil olarak hesaplanıyor. .Barzanî ailesinin petrol anlaşması yaptığı şirketler arasında Amerikan Exxon Mobil, Chevron, Marathon Oil, Fransız petrol devi Total ve Rus Gazprom da var. Dev petrol şirketlerinden aldıkları paralarda bu katrilyonluk servete dahil edilirse tam bir Yahudi uşağı Barzanî imparatorluğu karşımıza çıkar.

Süleymaniye’ de Talabanî imparatorluğu vardır. Orda para, güç, iktidar Talabanî ailesindedir. Irak’ın kuzeyinde ve Süleymaniye’de pek çok şirketin sahibi Celal Talabanî’nin eşi Hero Talabanî ve çocuklarıdır.

Irak eski Cumhurbaşkanı, KYB lideri Celal Talabanî, 2002'de Erbil'de kocasının adını taşıyan meydanın açılışını yapan Danielle Mitterrand'a, Irak Kürtlerindeki zenginleşmeyi, "Sadece Süleymaniye'de 20 adet milyarder ve 2 bin kadar milyoner var." diye anlatıyordu.

‘Cahşlar Siyasî Literatüre Girmiştir’

A. Tekin: “Cahşların Savaşı” kitabının adı. “Cahş”la neyi kastediyorsun?

H. Öznur: “Cahş” siyasi literatüre de benim yazmış olduğum kitap ve konferanslarla girdi. 2003 yılında yayınlanan, büyük ses getiren “Cahşların Savaşı”ında okursunuz, ihanetle karşı karşıyayız. Bu, ABD, AB, İsrail uşağı işbirlikçi, Kürt örgütlerin alayı “Cahş” örgütler. Mensuplarının her biri de “cahş”tır. Yani haindir. Herkes ilk defa benim bu hainlere karşı kullandığım sıfatları söylemektedir. Cahşların Savaşı kitabımda yazdıklarımın, anlattıklarımın doğruluğu bölgede yaşananlardan bellidir.

Ortadoğu (hain, işbirlikçi cahşlarla kaynıyor. Tarihin gördüğü en büyük “cahş” Barzanî ve Talabanî hareketidir. Özellikle Barzanîcilik emperyalizmle işbirliği demektir. ABD ve İsrail planları, ölü doğumlara mahkûmdur.

“Messod” Barzanî bölgeyi ateşe atacak yakacak büyük oyunlar peşindedir. Bütün işbirlikçi “Cahş Kürtler”in sonu tarihin karanlıkları olmuştur.

***

CAHŞLAR SAVAŞINDA SON PERDE

İKİNCİ BÖLÜM

Arslan Tekin sordu Cahşların Savaşı eserinin yazarı Hakkı Öznur Cevaplandırdı:

“Cahşların Savaşı” adlı kitabın yazarı Hakkı Öznur’la röportajın ikinci bölümünde Kerkük üzerinde oynanan oyunları, Barzanîlerin geçmişten günümüze Kerkük üzerindeki hesaplarını, İngiliz-ABD pasaportlu Vali Necmeddin Kerim’i, PKK’nın Kerkük’teki faaliyetlerini ve AKP hükûmetinin geçmişten günümüze Irak’taki gayrimilli politikalarını ve bugünü konuştuk.

Barzanî’nin Hedefi Kerkük’ü Kürt Bölgesi İlân Etmek

Arslan Tekin: Kerkük’ün tarihi biliniyor. Erbil’inde. Erbil içinde de sadece Türkmenler yaşıyordu. Kerkük içinde de. Erbil işgaldi. Kerkük de işgal edilmek isteniyor...

Hakkı Öznur: IŞİD sonrası bölgede tasarlanan yeni haritalar için altyapının hazırlanıyıor. Barzanîcilerin hâkimiyetinin sağlandığı Kerkük'te, şimdi de “Kürdistan bayrağı” kararı çıkarılmıştır. Ayrıca resmi yazışmalarda Kürtçenin de kullanılması kararı alınmıştır. Bu durum, Kerkük'ün statüsünün göz göre göre değiştirilerek Barzanî yönetimine bağlanmakta olduğunu göstermektedir. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları İzleme Komisyonu’nun 2003'te yayınladığı rapora göre Irak'ta savaş öncesi 830 bin olan Kerkük nüfusu, Barzanîciler tarafından illegal nüfus kaydırmaları sonucu 1 Milyon 450 bin kişiye ulaşmış ve resmi kayıtlara da aynen geçirilmiştir.

Irak anayasasının 140'ncı maddesi ortada. Kerkük, "tartışmalı bölge." Nihai statüsü de referandumla belirlenecek. Yani plebisit ile!.. Peşmerge paçavralarının asılmasından sonra Kerkük İl Meclisi kentin Kürdistan bölgesi idaresine katılması için oylamaya gitme kararı almıştır. 2008'de de benzeri karar Irak anayasasına aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmişti.

ABD ve İsrail’in 1990’ların başında çizdiği garnizon devlet haritası için referandum yapılmıştır. İsrail’den sonra bölge için en büyük yıkım bu harita olacak. Hemen bütün ülkelere yönelik saldırı ve parçalama planları bu bölgeden yönetilecek.

Amerika 2003'ten sonra Kerkük'e 300-400 bin Kürt nüfusu yerleştirerek bugünkü ortamı hazırladı. Kürt bölgesi yeşil hat da dediğimiz üç vilayeti kapsar: Erbil, Duhok ve Süleymaniye. Kerkük, bu anayasaya göre tartışmalı bölge.

Musul’un batı yakasını da alıp oradan Sincar, Telafer ve Suriye’deki Kamışlı, Kobani, İdlib, Afrin üzerinden Akdeniz’e açılmak. Kantonları birleştirmek istiyorlar.

Kerkük, Musul, Duhok hatta Erbil büyük bir nüfus oyunu ile 1991 yılından başlayarak bugünler için hazırlandı.

A. Tekin: Barzanî’nin yayın organlarında Güneydoğu ve doğu Kürdistan olarak gösterilmekte...

H. Öznur: Tarih boyunca, Türklüğe düşmanlık besleyen, İsrail işbirlikçisi ve Türkmen kardeşlerimizin katili olan Siyonist zihniyetli Barzanî ailesine ait Irak’ın kuzeyinden yayın yapan Barzanîci Rudaw TV’de Her gün ekrana gelen hava durumunda Türkiye’nin doğusu 'Kürdistan' olarak veriliyor. Yayınlanan meteoroloji haritasından Erzurum, Sivas, Ağrı, Van, Malatya, Hatay, Mersin Kürdistan sınırları içinde yer alıyor. AKP hükûmeti ve Erdoğan’ın yanlış Irak ve Suriye politikası millî güvenliğimize zarar vermiştir.

NATO merkezlerinde hazırlanan Barzanîcilerin önüne konan onlarında sahip çıktığı, hazırladığı o haritada Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin tamamı ve Doğu Anadolu Bölgesi'nin tamamına yakın bir bölümü Kürdistan haritası içinde gösteriliyor. Hatay ve İskenderun da dâhil olmak üzere 21 ilimiz Kürdistan toprağı diye gösteriliyor. “Messod” Barzanî'nin 2013 haritası İskenderun Körfezimizde neredeyse Yumurtalık limanının güneyinde kalan tüm sahillerimizi sözde Kürdistan'a dâhil etmiş, İkinci İsrail’in sınırları böylece belli olmuştur.

A. Tekin: Siyasî Kürtçülerin hedefinde hep Kerkük var...

H. Öznur: Tarihi Türk şehri Kerkük’ü peşmerge şehri haline getirmek istiyorlar. PKK terör örgütünün Kandil’de barınmasına izin verdiler. 2001-2003 yılları arasında Mesud Barzanî, I-KDP Genel Başkanı sıfatı ile Ankara’ya geldi. Görüşmeler yaptı.

Barzanî, 16 Ağustos 2002’de bir grup I-KDP’liyi kabul ederken “Kerkük’ün tarihi bir Kürt ili” olduğunu ileri sürüyordu. I-KDP’ye ait Internet sitesinde hayali Kürdistan haritası yayınlayarak, Kerkük’ü Kürt bölgesi olarak gösteriyordu. 22 Ağustos’ta I-KDP’nin resmî organı olan Brayeti gazetesi başyazısında “Türkiye’nin operasyonu halinde, KDP güçleri, bölgeyi Türk ordusu için mezarlığa çevirecektir” diyordu.

Unutulmasın: 4 Temmuz 2003 tarihinde Süleymaniye’de askerimizin başına çuval geçirilirken ABD askerlerine kılavuzluk edenler arasında Barzanî’nin ve Talabanî’nin peşmergeleri de vardı.

ABD Bağdat’a girmişti. Barzanî-Talabanî zafer havasındaydı. Barzanî-Talabanî güçlerinin Kerkük’te tapu ve nüfus idaresini yağmalayacağı, yakacağı, tüm kayıtları yok edeceği istihbaratı alınmıştı

İstihbarat Ankara’ya da iletilmiştir. Konu Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’a da bilgi verilmiştir. Daha sonra MİT Müsteşar Yardımcısı, Barzanî dostu Emre Taner ‘Kürtlerle ilişkilerimizi bozmayalım’ mesajı verince askerimizin eli kolu bağlandı. Neticede istihbarat doğru çıktı. 10 Nisan günü Kerkük’te nüfus ve tapu idareleri yağmalandı, yakıldı. Askerimiz müdahale etmedi. Kerkük’ün tüm kayıtları yok edildi. Türkmenlerin tapuları, nüfus kayıtları kül oldu. Orada görevli olan askerler MİT mensupları yağmayı, arşivlerin yakılmasını gözleri yaşararak izlediler. Bugün Kerkük’e Kürdistan bayrağı dikilmesi daha o günlerde planlanmıştı. Bile bile göz yumuldu!

A. Tekin: Mesud Barzanî 25-26 Şubat günlerinde Türkiye’deydi. 16 Nisan’da yapılacak Referandum da Erdoğan ve Ak Parti’ye destek vermek için mi Türkiye’ye gelmişti?

H. Öznur: Meclis’in yetkilerini elinden alan anayasa değişikliğinin TBMM’de 339 oyla kabul edilip halk oylamasına gidileceği kesinleşince AKP ile Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzanî arasında görüşmeler sıklaştı. Yapılan görüşmelerde Güneydoğu Bölgesi’nde Barzanî’ye yakın olan olan aşiretlerin anayasa oylamasında “evet”e ikna edilmesi gündeme gelmişti, Barzanî’nin de bu konuda iktidara destek olma sözü vermişti.

A. Tekin: Barzanî Türkiye’ye ayak bastığında bir skandal da yaşanmıştı...

H. Öznur: Evet. IKBY Başkanı Mesud Barzanî, beraberindeki heyetle, Fransa'dan gelişi dolayısıyla Devlet Konukevi'nin önüne Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin paçavrası asılmıştır. Çankaya’da Başbakan Binali Yıldırım ile Mesud Barzanî arasındaki görüşmede Kürdistan paçavrası dikkat çekmiştir

Barzanî'ye yakınlığıyla bilinen Rudaw'ın muhabiri Rawin Sterk, Atatürk Havalimanı’nda ilk kez Kürdistan Bayrağı’nın göndere çekildiğini söyledi.

Başbakan Binali Yıldırım, “Kürdistan” bayrağı açılmasını “Diplomatik teamül” olarak nitelemiştir Bir devlet ancak tanımış olduğu bir devletin bayrağını tanır. Türkiye’nin bağımsız devlet olarak tanıdığı devletlerin arasında “Kürdistan” diye bir devlet bulunmuyor.

“Kürdistan Bölgesi”, Irak Anayasası’nın 117. Maddesine göre, Irak devleti içinde federe bir bölgedir.

‘Türkmenler 93 Senedir Katliama Uğruyor’

A. Tekin: 58 yıl önce Kerkük’te Türkmenler katliama uğramıştı...

H. Öznur: Irak’ta Türkmenler 100 yıldır katliamlara uğruyor, zulümlere maruz kalıyor, hem Arap ırkçıları hem Kürtçü çeteler Türkmenlere yapmadıklarını bırakmadılar.

Gelelim bahsettiğiniz katliama: 14 Temmuz 1958’de Irak’taki monarşi rejimini deviren General Kasım hareketinin, Cumhuriyeti ilân etmesiyle biraz rahat nefes alacaklarını hisseden Kerkük Türkleri yine büyük hayal kırıklığına uğrayacaklardı. Darbeden bir yıl sonra Kerkük Türklerine yönelik kanlı vahşetin ilk izleri ve provokasyonları, darbeden üç ay sekiz gün sonra, 22 Ekim 1958’de, KDP lideri Mustafa Barzanî’nin, Süleymaniye gitmek üzere Kerkük’e uğramasından sonra oldu. Süleymaniye’ye gitmek üzere özel bir uçakla Kerkük Askeri Havaalanı’na inen Mustafa Barzanî büyük nümayişlerle karşılandı.

Kürt ağalarıyla iki saat süren görüşmeden sonra 24 Ekim de tekrar Bağdat’a gidecekti. Bir gövde gösterisi yaparak Kerkük’ten çıkmak istedi. Kamyonlarla Süleymaniye’den gelen binlerce eli silâhlı peşmerge, Barzanî’nin ve Kasım’ın resimleri ve Kürtçe pankartlar olduğu hâlde sloganlar ve naralar atarak Kerkük şehir merkezinden geçtiler.

Barzanî bir gün Kerkük’te kaldı. Ertesi gün yine aynı tantana ile Kerkük havaalanından özel uçakla Bağdat’a döndü. Uğurlamada resmî bir sıfatı olması hasebiyle Kerkük Garnizon Komutanı Türk asıllı ve Kerkük’ün sevilen ve sayılan insanı Hidayet Arslan cereyan eden üzücü hâdiselere dayanamayarak bir kalp krizi sonucu vefat etti. Havaalanından dönen Komünist Kürtler, Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kerkük sokaklarında Kürtçe sloganlar atacaklar, halkı tahrik edeceklerdi. KDP’li militanların ve peşmergelerin “Kürtçe Kerkük Kürt’tür, Kürt kalacaktır!” sloganları ve ardından gazinolara saldırmaları, Kerkük Türklerinin iş yerlerini taşlamaları ve tahrip etmeleri üzerine Türkmenler de tepkilerini ortaya koyacaktı.

Her iki taraftan yüzlerce kişi yaralandıktan sonra KDP’li militanlar kamyonlara dolarak Süleymaniye’ye döndüler.

Mustafa Barzanî’nin ve çetelerinin Kerkük’teki provokasyonlarının ardından 9 ay sonra, yine Barzanî’nin peşmergeleri, IKP’li komünist çeteler, ihtilâlin birinci yıl dönümünde Türklere karşı büyük bir katliam düzenleyecekti. Katliam öncesi, rejimin işini kolaylaştıran ön hazırlıklar yapıldı. Kerkük Belediye Başkanlığı’na Moskova’da eğitim görmüş, azılı bir Kürt komünist Maruf Berzenci getirildi. Halk Direniş Örgütü’nün başına da Ermeni Ojin atandı. Bunu takip eden yönetim kadrolarında Marksist militanlar önemli görevlere getirildi. Arap komünistleri ve Kürtçü peşmergeler, artık rahatlıkla Türk kanını akıtabilecek duruma getirildi. Irak’ta yeni ihtilâlle “Kürt-Arap” çatışması birden unutulacak, Kasım rejiminden yüz bulan, Barzanî’nin peşmergeleri ihtilâlin sene-i devriyesinde Kerkük Türklerine karşı büyük bir katliama girişecektir.

Kerkük Belediye Başkanı Berzenci ve II. Tümen Komutanı El-Cenabî’nin himayesindeki militanlar 14 Temmuz 1959 günü Kerkük’ü kana buladılar. Kerkük’ü yaktılar yıktılar...

Bağımsızlık referandumu öncesi PKK, Vali Necmeddin Kerim aracılığıyla Kerkük’e yerleşti. Daha önce PKK militanlarını makamında ağırlayan Kerim, son terörist sevkiyatını IŞİD’le mücadele bahanesiyle ABD’nin K1 üssüne yaptı. PKK’nın sadece K1 hava üssü çevresinde değil kentin güneyindeki Tavuk ve kuzeyindeki Tuzhurmatu bölgesinde yerleşmesini sağladı.

Kerkük yönetimine fiilen el koyan IKBY yönetimi, Kerkük’te durumunu pekiştirmek için hemen yeni kararlar aldı. Önce IKBY’nin bir Türkmen şehri olan Kerkük’e Kürdistan bayrağı çektiler. Kerkük Valiliği, Nevruz Bayramı dolayısıyla Kerkük’te hükûmet binalarına Irak bayrağının yanında Kürdistan bayrağı çekilmesi için valilik tarafından il meclisine teklif sundular.

Kürt ağırlıklı Kerkük İl Meclisi’nin 25 Mart günü yaptığı oturumda ildeki devlet binalarına Kürdistan paçavrasının çekilmesini onayladı.

Kerkük İl Meclisi üyesi KYB’li Ahmed Askerî “Kürdistan bayrağının göndere çekilmesi bir iç meseledir. Hiçbir şekilde Türkiye’yi ilgilendirmez.” demiştir.

Yaşanan gerginlik sadece bayrak meselesi değildir; toprak meselesi de vardır.

‘ABD Vatandaşı Olan Kerkük Valisi Bir Türk Düşmanıdır’

A. Tekin: Kerkük Valisi bayrak krizini neden çıkardı arkasında hangi güçler var? Kerkük valisi kimdir?

H. Öznur: Vali Necmeddin Kerim ABD'den ışık almadan bunu yapamaz. Vali, ABD vatandaşı ve orada 40 yıl yaşamışlığı var. Bu teklifi sunmadan 3 gün önce de zaten ABD'den gelmişti. Ailesi de orada yaşıyor.

KYB yöneticilerden biri olan Necmeddin Kerim 1960 sonlarından beri Kürtçü hareketlerin içindedir. 1971 yılında, Kürt Öğrenci Birliği başkanlığına seçildi. Bir yıl sonra, 1972 yılında peşmerge güçlerine katıldı. ABD’ye geldi. George Washington Üniversitesi’nde nöroşirürji eğitimini tamamladı. Mustafa Barzanî’nin özel doktoru oldu.

ABD’de Kürtlerle ilgili konularda aktif rol oynadı. 1991- 1999 yılları arasında Kuzey Amerika Kürt Ulusal Kongresi kurucu üyesi ve başkanı olarak görev yaptı. ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi ve ABD Senato ve Temsilciler Meclisi’nde Kürtler hakkında bilgi verdi. Washington Kürt Enstitüsü’nün kurucusu ve başkanıdır. Ayrıca Paris Kürt Enstitüsü Yönetim Kurulu üyesidir. 1992 yılında, Senato Dış İlişkiler Komitesi ve Dışişleri Bakanlığı ile çalıştı. Irak Millî Kongresi Genel Meclisi Üyeliğine seçildi. Viyana Konferansı’na, Aralık 2002’de Londra’da Irak Muhalefeti Konferansı’na katıldı. Yönlendirme Komitesi’ne seçildi. 2003 Şubat ayında Irak Muhalefet Yönlendirme Komitesi’nin Selahaddin toplantısına katıldı. 2003’te Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra Bağdat’ta düzenlenen ilk konferansın da üyesiydi.

Necmeddin Kerim’in terör örgütü PKK’yla iyi ilişkileri var. 2013 ve 2014 yılında Sabri Ok, ve Cemil Bayık ile Kandil’de çekilmiş samimi pozları var.

‘Türkiye’de cesaret v erenler var’

A. Tekin: Türkiye’de Barzanî’ye şimdi tepki gösteriyorlar. Perşembenin gelişi çarşambadan belli diğil miydi?

H. Öznur: Şimdi tepki koysalar ne olacak? Zamanında hem Barzanî’ye hem Talabanî’ye en sert tepkileri koyup hadlerinin bildirilmesi lazımdı. Barzanî Türk devletine kafa tutma cüretini gösteriyorsa bunun sorumlusu AKP hükûmetidir. AKP hükûmeti 15 yıldır Barzanî ile işbirliği yapıyor.

Türk ordusu, peşmerge güçlerine 2014 yılı sonlarından beri askeri eğitim vermiyor muydu?! Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, söz konusu eğitim kampını ziyaret etmedi mi?

Erdoğan ve AKP hükûmeti şikâyetçi oldukları tablonun oluşmasından birinci derecede sorumludur. AKP iktidarı, Irak merkezi hükûmetinden bağımsız olarak, “Messod” Barzanî ile özel bir ilişki kurmuş Barzanî’nin güçlenmesini sağlamıştır.

Barzanî'nin flamasının 28 Mart 2017'de çekilmesi tesadüf değildir. Barzanî, Ankara ve İstanbul'da Saray ve AKP ile görüşmeler yapmış, Eyalet Anayasasına destek vereceğini açıklamıştı.

“Evet'” için söz aldılar. Barzanî ile el ele tutuştular, ardından Barzanî ve Talabanî’nin paçavrası Kerkük'te her yere asıldı. “Verin bize 'evet'i, alın Kerkük'ü” denildi.

“Çözüm sürecini Barzanî ile taçlandıracağız” diyen Erdoğan değil mi!

1 Ekim 2012 de AKP kurultayına katılan Barzanî'yi davet eden ve onun için "Türkiye seninle gurur duyuyor!" diye slogan attıran AKP Hükûmeti değil mi?

Kongrede kürsüye çıkan Barzanî: “Türkiye ile Kürdistan arasında ilişkiler önemli düzeye ulaşmıştır.” demedi mi?

16 Kasım 2013'te "Çözüm sürecine" destek vermesi için Diyarbakır’a davet edilen Barzanî ne demişti, hatırlayalım: "Burada Kürdistan bayrağı ile karşılanacağımı rüyamda görsem inanmazdım."

Erdoğan “Kardeşim” dediği Barzanî’ye övgüler dizmiş,, Kürdistan sözünü ağzına alıp peşmergelere selam göndermiş: "Bu sadece bir başlangıç. Çözüm süreci sadece bir yıl içinde bizi bu kadar değiştirdiyse, birkaç yıl içinde olacakları varın siz de bir hayal edin. Diyarbakır değiştikçe Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu değişecek, Diyarbakır değiştikçe Irak değişecek, Suriye değişecek." dememiş miydi?

AKP hükûmeti Barzanî ve Şivan Perver için “Şeref misafirlerimiz.” demedi mi?

Barzanî, Habur’dan Diyarbakır’a kadar AKP’lilerin hazırladığı konvoyla gelmedi mi? “Biji Barzanî!” (Yaşasın Kürdistan)” sloganları atılmadı mı?

Mustafa Barzanî için: "Allah'a, dine, İslam dininin önderine inanmış Müslüman milletinde nasıl ki doğruluk dürüstlük ve sadakat varsa bütün bu özellikler Molla Mustafa Barzanî'de de vardı." diyen Erdoğan değil miydi?

Unutmayalım: Barzanî’nin sesi olan Rudaw, 'evet' kampanyasına destek haberini “bölünmüş Türkiye” haritasıyla vermiştir.

‘Türkiye büyük bir devlet çok şey yapar’

A. Tekin: Türkiye, Barzanî’ye ne yapmalı?

H. Öznur: Türkiye büyük bir devlet çok şey yapar.

Türkiye susarsa Kerkük düşer. Kerkük peşmergeye asla bırakılamaz. Türkmenlerin tek güvencesi Türkiye'dir. Türkiye'nin güvenliği ve bütünlüğünün Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyinden geçtiği unutulmamalıdır. Bu sebeple bu bölgelerdeki Türk varlığının korunması hem insanî, hem de millî bir görevdir.

Türkiye bölgedeki olup bitenlere daha ciddi müdahale etmesi gerekiyor. Ciddi müdahale olmadığından dolayı Kürt siyasi partileri şimdiki konuma geldiler. Türkiye’nin Türkmenlerin yanında durması önemlidir.

Referandum sonrası yine Türkmenlere her türlü silâhlarla saldırıyorlar roketatarlar bile kullanıyorlar. Irak Türkmen Cephesi (ITC) haklı olarak koruma birlikleri kurmuştur. Türkiye mutlaka ITC’ye silâh ve lojistik destek vermelidir TSK her türlü yol ve yöntemleri kullanarak 3 milyon Türk’ün yanında olmalıdır.

Ankara, Bağdat yönetimiyle çok ciddi ilişkiler kurulmalı. Telafer ve Tuzhurmatu ivedilikle vilayet yapılmalıdır. Telafer'in nüfusu 351 bin, Tuzhurmatu’nun nüfusu 150 bindir. Vilayet olmaları için gerekli nüfus sayıları vardır. Şunu da unutmayalım: Musul vilayeti kazaları ve kasabalarıyla Türkiye’nindir. Irak dağılırsa, Ankara anlaşması bellidir; Musul vilayeti Türkiye’ye ilhak eder!

‘Ovaköy Sınır Kapısı Açılmalıdır’

Türkmen bölgesi Telafer'den Irak'la ilişki için Ovaköy sınır kapısı artık açılmalıdır. 17 yıl önce bu kapı açılacaktı ABD engelledi. Türkiye direnemedi. Tüm araçlar Barzanî bölgesine girmeden Musul’a, Kerkük’e, Basra’ya kadar rahatlıkla gidecek ve Türkmen hareketine her türlü yardımda sağlanabilecekti.

Ovaköy, Telafer, Musul yolunun Musul-Telgöcek otoyoluna bağlanması için 50 km kadar yeni yola ihtiyaç var. Alternatif kapıdan Musul’a giden hattının açılması ve hattın güvenliğinin sağlanması, Suriye’de PKK/PYD’nin lojistiğini de keser. Çünkü, PKK/PYD’ye silâh ve gıda ihtiyacı, Irak-Suriye arasındaki Feys Habur (Semalka) ve Rabia (al Yarubia) kapılarından yapılıyor. PKK özellikle Feys Habur (Semalka) kapısını kullanıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, IKBY lideri Mesud Barzanî'ye yönelik olarak şu ifadeleri kullandı:

"Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi anlamsız şekilde başlattığı bağımsızlık girişimiyle adeta kendini ateşin ortasına atmış bulunuyor. Senin bağımsızlığını kim kabul ediyor? Şimdi Kuzey Irak’ta otur oturduğun yerde işte! Kuzey Irak yerel yönetimi başındasın. Para, pul her şey var. Petrolün var; rahat dur... Neymiş: Bağımsız devlet olacakmış! 350 kilometre sınırın var bizimle, bunu konuştun mu? Yok. İran’la konuştun mu? Yok. Federal devletle konuştun mu? Yok. Öbür tarafta Suriye’de şu anda zaten içeride savaş var. Orayla mutabık mısın? Yok. Nasıl böyle bir adım atıyorsun?

Devlet yönetmek öyle bir aşiretin reisi olarak, bu işi çözmekle olmuyor. Şimdi oradan hareketle herhalde kendisine de bu konuda ciddi teşvikler oldu. Bu oyuna gelerek adımı atmış bulunuyor. Maşallah yüzde 92 filan da kabul görmüş. Yüzde 72 katılım varmış, yüzde 92 ‘evet’ demiş... Bunları biz çok gördük. Burada da darbeler olduğu zaman bu darbelerin neticesinde yüzde 95 ‘evet’ diyenlerin olduğunu çok gördük.”

Barzanî’ye yönelik sözleri doğru. Ancak Referandum yapılacağı aylar öncesinden belliydi. Barzanîler bağıra bağıra referandumu yapacaklarını söylüyordu Ankara hafife aldı.

Devlet ve hükûmet Barzanî blöf yapıyor dedi Erdoğan’ı Barzanî’nin “yanlışa düşmeyeceği” konusunda kimler, nasıl yanılttı? Bu, bir beka meselesi, devlet meselesi, millî güvenlik meselesidir.

Esad'da, PKK'da, FETÖ’de, Barzanî'de yanıldınız. “Yanıldık” diyerek itiraf ediyorsunuz. Devlet yanılmaz! Devlet adamları aldanmaz! Yanılırsa işte sonuç bu olur. Aşiret marabası Türk devletine meydan okumaya kalkar!

Erdoğan’ın “Yanılmışız” çıkışına Barzanî yönetiminden cevap gecikmedi. Barzanîci Rudaw’ın Genel Yayın Yönetmeni Rebvar Kerim Veli yazdığı yazıda Erdoğan’a "Sayın Cumhurbaşkanı, 'En kötü günlerinde yanlarında olduk. Yanılmışız' diyorsunuz. Esad sizi aldattı, Netahyahu aldattı, Obama aldattı, en son da Sayın Barzanî mi? Nasıl oluyor da bu kadar kolay aldatılıyorsunuz? Hayır Sayın Cumhurbaşkanı, Kürdistan ve Başkanı Barzanî sizi hiç yanıltmadı. Ama siz belki de başkanlık yolunda ihtiyaç duyduğunuz oylar için, Kürdistan halkını aldattınız." diye yazarak cevap veriyor.

***

CAHŞLAR SAVAŞINDA SON PERDE

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Arslan Tekin sordu Cahşların Savaşı eserinin yazarı Hakkı Öznur Cevaplandırdı:

Üçüncü bölümünde Kerkük’te yapılan karanlık toplantıyı ABD-Barzanî ilişkilerini, Türkiye’de, Barzanî’ye destek veren kesimleri konuştuk:

Zebarî’nin Evinde Türk Düşmanları Kaos Toplantısı Yapmışlardır

Arslan Tekin: Barzanîci Zebarî’nin evinde Kerkük ile ilgili yapılan bir karanlık toplantıdan söz ediliyor...

Hakkı Öznur: Amerikalılar, İsrailliler, Batılılar, Ruslar Irak’ın kuzeyinden çıkmıyorlar. Yabancı istihbarat servislerinin ajanları ve onların Ortadoğu’daki şefleri Barzanî ve Talabanî’nin karargâhlarında oturmakta ve onlara yön vermekteler. İsrail'e bağlı Kürdistan planının mimarları, referandumdan birkaç gün önce Barzanî’nin danışmanı İngiliz pasaportlu Hoşyar Zebarî’nin Kerkük’teki evinde gizli bir toplantı yapmışlardır. Karanlık zirvede Kerkük, Musul. Telafer vb. birçok konular konuşulmuş...

22 Eylül’deki toplantıya, ABD’nin Irak’taki “karakutusu” Kürtlerin “Lavrence”i denilen ve 2005 Irak Anayasası’nın mimarı olan Peter Galbraith, eski Fransız Dış İşleri Bakanı Bernard Kouchner, ABD’nin eski Irak Büyükelçisi Zalmay Halilzad ile birlikte KDP’nin önemli isimleri katılmıştır.

Toplantıyı düzenleyen Irak eski Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebarî ve KDP’nin dış ilişkiler sorumlusu ve toplantıya katılan KDP’lilerden Fadıl Mirani ise Mesud Barzanî’nin anne tarafından kuzenleri.

I-KDP’li Hoşyar Zebarî’nin Kerkük’teki evinde toplanan karma heyetin içerisinde Irak Parlamentosu tarafından geçtiğimiz hafta görevden alınan Kerkük eski Valisi ABD vatandaşı olan Necmeddin Kerim de vardır.

Bu yılın temmuz ayında Kongre binasında düzenlenen, “Kürdistan, ABD’nin Stratejik Müttefiki” konferansının baş konuşmacılarından biri ajan/ diplomat Galbraith idi.

Kurdistan24 ile The Washington Times gazetesinin bağımsızlık referandumuna destek amacıyla birlikte düzenlediği konferansta konuşan Galbraith, “Kürdistan’ın bağımsızlığına engel olunamaz. Uluslararası yasalar çerçevesinde bu bir haktır ve ABD’nin çıkarınadır” demiştir.

Yine bu CIA mensubu Peter Galbraith, “ABD Dışişleri Bakanlığı’ın artık Irak’ın toprak bütünlüğüne inancı kalmadı. Kürdistan muhakkak bağımsız olacaktır.”diyerek karanlık emellerini ortaya koymuştur.

Kürtçülerin hamisi Galbraith Celal Talabanî ve Mesud Barzanî’nin yakın dostu ve yıllardır danışmanlığını yapmaktadır. 1991 yılından beri Irak’ın kuzeyine gidip gelmektedir. Mesud Barzanî ve Celal Talabanî ile onlarca kez görüşmüşlüğü vardır.

Washington Temmuz 2002 de Ortadoğu Uzmanı Kürt liderleri ve Kürt Bölgesini çok iyi tanıyan Peter Galbraith’i gizli bir şekilde Irak’ın kuzeyine göndermişti. ABD’li diplomat Barzanî ve Talabanî ile bir araya gelerek olası bir ABD operasyonu ve Saddam sonrası ile ilgili görüşmeler yapmışlardı.

.

‘CIA Elemanı Peter Galbraith Yeni Lavrence’lerdendir’

1991 yılından beri Barzanî’nin danışmanlığını yapan “Kürdistan anayasasını” hazırlayan “Türkiye düşmanı Neocon Peter Galbraith’ın, Ortadoğu’da adı “Kürt Lawrence”tir.

İngiliz Lawrence: "Bir Kürt devleti kurabilseydim, Türkleri tarihten silecektim.” demişti. Yeni Lawrence Galbraith, Irak Anayasası’nın hazırlanmasında Kürtlerin danışmanı olarak rol almıştır ve Irak Anayasası’nın birçok maddesinin Kürtler lehine yorumlanacak biçimde yazılmasında onun belirleyici önemde parmak izi vardır.

ABD’nin Irak’taki karakutusu ajan/diplomat, CIA’nın Ortadoğu uzmanı Peter Galbraith, Irak’ın parçalanması için ilk adım olan ‘140. Madde’yi hazırlayan karanlık kişidir.

Galbraith, bir Amerikan gazetesinde yıllar önce yayınlanan yazısında, Kürtler'in Ortadoğu'da Irak merkezli bağımsız bir Kürt devleti talebini er ya da geç ortaya koyacaklarını, Türkiye'nin de buna hazırlıklı olmasını söylüyordu.

Galbraith, 2006'da yazdığı "Irak'ın Sonu" adlı kitabında “Bağımsız Kürdistan fikrini Irak'ta istikrarın ancak ülkenin üçe bölünmesiyle sağlanacağı, aksinin bir hüsnükuruntu olduğu tezinin bir parçası olarak ele aldı.

ABDli eski diplomat CIA ile bağlantılı kuruluşlarda özetle şunları söylemiştir: “Özgür seçim hakkı verilse, hiçbir Kürt, Iraklı kimliğini kabul etmeyecektir. Kürtler'i silâh zoruyla da Irak içinde tutamazsınız”

Galbraith “Ne zaman yeni bir ülke ortaya çıksa Amerika buna karşı çıkar. Amerika, Sovyetler Birliği’ni de Bosna’yı da bir arada tutmak istiyordu. Hep aynı şey oluyor. Kürdistan referandumunu yapıp, bağımsızlığa doğru adım attığında Amerika bunu kabullenecektir” şeklinde konuşarak ABD’nin iki yüzlülüğünü itiraf etmiştir.

‘Washington Barzani Ailesine 45 Yıldır Açık Destek Veriyor’

A. Tekin: ABD de Barzanî’ye destek vermedi mi?

H. Öznur: ABD her zaman Ortadoğu’daki bütün Kürtçülere destek vermiş, hamilik etmiştir. Soğuk savaş döneminden beri bu böyle devam etmekte. Unutmayalım: ABD 2003 yılından önce Irak’ı bölmeyi planlamış ve bütün hesaplarını bölünmüş bir Irak üzerine yapmıştır

2003 yılından günümüze Barzanî birçok ABD başkanı ve bakanları ile görüşmüştür. IKBY Başkanı sıfatıyla Mesud Barzanî, ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile 24 Haziran 2014 Kuzey Irak'ta bir araya geldi. Yapılan görüşmede Kerry, Barzanî’ye desteklerinin devam edeceğini söylemiştir

Kürt liderlerin Kerry ile yaptığı görüşmenin en önemli gündem maddesi ise Barzanî'nin "Artık Kürtlerin kaderini belirleme günü gelmiştir" mesajı olmuştur.

“Messod” Barzanî, 2015 Mayıs’ında Beyaz Saray'da ABD Başkanı Barack Obama ve yardımcısı Joe Biden ile görüşmüştür. Hem Obama hem de Biden, Barzanî ve peşmergelere övgüler dizmiştir.

ABD/Barzanî ilişkileri 2017 yılında da devam etti. ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford ve ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı ve Beyaz Saray Kıdemli Danışmanı Jared Kushner, IKBY Başkanı Mesud Barzanî ile 5 Nisan 2017 günü görüştü. Toplantıya Başbakan Neçirvan Barzanî, Başbakan Yardımcısı Kubad Talabanî ve Kürdistan Bölgesi Güvenlik Konseyi Müsteşarı Mesrur Barzanî de katıldı.

I-KDP lideri Barzanî birçok kez “Türkmenlerin Türkiye'si, Arapların Arabistan'ı, Şiilerin İran'ı varsa bizim de Kürdistan bölgesi olarak Amerika'mız var.” demiştir

Eski ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Barzanî’ye Erbil’de şöyle seslenmişti; “Müsterih olun Sayın Başkan! Sizin de benim de ömrüm bağımsız bir Kürdistan’ın kurulmasını görmeye yetecek!”

‘İngiliz Diplomatlar Mesud Barzani İle Harita Üzerinde Çalıştılar’

A. Tekin: Büyük oyunun mimarı olan İngilizlerin diplomatları da Erbil’den, Kerkük’ten ve Süleymaniye den ayrılmıyorlar.

H. Öznur: İngilizler 120 yıldır Ortadoğu’da cirit atıyor. Kürtçülerin her zaman en büyük hamileri olmuşlardır. 2. Körfez Savaşı’ndan sonra oluşan yeni süreçlerde hep etkili olmuşlardır.

Son yaşanan olaylarda İngiliz parmağı olduğu kesindir. Kuzey Irak’taki bağımsızlık referandumu ve IŞİD'in konuşulduğu açıklanan toplantıda, masada harita üzerinde yapılan çalışma basın yayın organlarına “ilk kez göreceğiniz” bir fotoğraf olarak yansıdı.

IKBY Başkanı Mesud Barzanî ile görüşen üst düzey İngiliz diplomatların masa başında harita üzerinde çalışırken pozları ortaya çıktı. Başkent Erbil’de gerçekleştirilen toplantıya İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın Ortadoğu ve Afrika’dan Sorumlu Devlet Bakanı Tobias Martin Ellwood başkanlığında, Bağdat Büyükelçisi Frank Baker ve bakanlığın bazı danışmanları katıldı. Görüşmede Tobias Martin Ellwood İngiliz hükûmetinin Peşmerge güçlerine askeri destek kararına atıfta bulunarak, yaşanan gelişmelerin kendileri açısından önemli olduğunu ve “Kürdistan’ın demokratik yapısıyla bölgede örnek olmasını istediklerini” ifade etti. İngiltere arasındaki siyasî ve askerî ilişkiler ve IŞİD sonrası Irak’taki gelişmelerin de konuşulduğu görüşmede Kuzey Irak Yönetimi İngiltere Temsilcisi Karvan Cemal ve İngiltere’nin Bağdat Büyükelçisi Frank Baker de hazır bulundu.

Mesud Barzanî’nin danışmanı Hemin Havramî, referandumun Kerkük’ü de kapsayacağını, konunun ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile de görüşüldüğünü açıkladı. Hemin Havrami, konunun İngiltere Dışişleri Bakanlığı ile de ele alındığını söyledi.

‘Fransa da Barzanî’ye Açık Destek Veriyor’

Fransa da boş durmuyor. 2 Ağustos 1990’da ABD’nin başını çektiği koalisyon Irak’ı işgal etmiş ve 36. Paralel’in kuzeyini yani “Kuzey Irak”ı uçuşa yasak bölge ilan etmişti. O dönem Fransa Cumhurbaşkanı Sosyal Demokrat François Mitterrand, ABD’nin baş destekçisi durumundaydı. 36. Paralel’in kuzeyi ABD ve Fransız hava kuvvetleri tarafından kontrol ediliyordu. Mitterrand’ın eşi Danielle Mitterand ise “Kürtlerin anası” olarak hem bizim Güneydoğumuzda hem de Irak’ta bölücü çalışmalar yürüten sivil toplum örgütlerini koruyor ve kolluyordu.

Eski Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, Kürdistan’ın bağımsızlığının ilân edilmesi gerektiğinin altını çizerek bölge coğrafyasında yeni sınırların çizilmesinin tam vakti olduğunu belirtti.

“Bağımsız Kürdistan’ı destekliyorum ve 50 yıldır o günü bekliyorum. Kürtler, demokrasi ve özgürlükler için mücadele veriyor. Bağımsızlığa giden en iyi yol da Birleşmiş Milletler’den geçer.” diyen Kouchner, “O büyük (Barzanî’ye) adama hayran kalmıştım. Yürekli ve cesur biriydi. Kürdistan’ın bağımsızlığı ve otonomi kazanması çok büyük mücadeleler etti.” Diye eklemişti.

ABD, İngiltere ve Birleşmiş Milletler’in “alternatif” önerisinin ardından Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) bağımsızlık referandumunu erteleme ihtimali konuşulurken, eski Fransız diplomat Frederic Tissot'tan çarpıcı bir çıkış geldi.

2008-2012 arasında Fransa'nın Erbil başkonsolosluğu görevini yürüten Frederic Tissot, 'alternatif’ Barzanî tarafına, “Amerikalılar sizi sırtınızdan bıçaklayabilir.” imasında bulundu.

2012’de seçilen Sosyal Demokrat François Hollande, Mitterrand’ın yolundan giderek Barzanî, PKK/PYD’nin destekçisi olacaktı. Hollande cumhurbaşkanlığı döneminde Barzanistan’a iki kez resmi ziyarette bulunacak, Barzanî de dört kez Paris’te Hollande tarafından ağırlanacaktı.

Hollande PYD’ye de aynı sevgi ve şefkati gösteriyordu. 9 Mayıs günü Hollande’ın PKK’nın Suriye kolu PYD’nin Eş Başkanı Salih Müslim’i Elysee sarayında ağırladığının fotoğrafları basına servis edildi. Fotografta Hollande, Müslim’in elinden PYD plaketi alıyordu.

Fransa’nın Erbil konsolosu Dominique Mas, Macron’un seçilmesinden sonra yaptığı açıklamada “Kürdistan Bölgesi’nin Fransa için çok önemli olduğu ve ilişkilerin Hollande döneminde olduğu gibi devam edeceğini açıklamıştı.

‘ABD Elçiliğinde Kürdistan Toplantısı Yapıldı’

A. Tekin: Türkiye’deki Barzanîciler de boş durmuyor...

H. Öznur: Alayı Barzanî’ye destek için çalışıyorlar. Barzanîcilik; emperyalizmle işbirliği demektir. Hem ABD ve AB ülkelerinde hem de ülkemizde bütün siyesi Kürtçüler Barzanî’ye destek vermekteler. 16 Temmuz 2017 günü Diyarbakır’da Barzanî’ye yakın AZADİ HAREKETİ, PAK, PDK-Bakur, PDK-T, ÖSP ve PSK’nin çağrısı üzerine, Diyarbakır’da Kürdistan Bağımsızlık Referandumu Çalıştayı gerçekleştirildi. Bildiride özetle şunlar kaydedildi:

“Bilindiği gibi, bağımsızlık referandumu uzun bir dönemdir Güney Kürdistan’ın gündemindedir. Nihayetinde, Kürdistan Bölge Başkanı Sayın Mesud Barzani’nin öncülüğünde toplanan Güney Kürdistanlı siyasi partiler, 25 Eylül 2017 günü ‘Bağımsızlık Referandumu’nun yapılması kararını aldı.

Bağımsızlık referandumu kararını, tarihi, gerçekçi, gerekli ve kutsal bir karar olarak değerlendiriyoruz.

Bağımsızlık referandumu kararı Kürt milleti ve Kürdistan halkının özgürlük mücadelesinde tarihi bir adımdır. Güney Kürdistan bağımsızlık referandumu aynı zamanda Kerkük, Şengal gibi 140. madde kapsamındaki yerlerde de halkımızın irade beyanını açığa çıkaracağı için de büyük önem taşımaktadır. Yani, 25 Eylül’de hem Güney Kürdistan topraklarının tümünün Kürdistan Bölge Hükûmeti yönetimine dahil edilmesi iradesi, hem de halkımızın bağımsızlık talebi, dünya kamuoyuna ilan edilecek.”

Referanduma' ilişkin tartışmalar sürerken, 5. Kol gruplara mensup Kürtçü partiler ABD Ankara Büyükelçiliği'ni ziyaret etti. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) için mesai harcayan Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) Başkanı Mustafa Özçelik, Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Sekreteri Mesut Tek, Kürdistan Demokrat Partisi (PDK-Bakur) Genel Başkanı Sertaç Bucak ve Azadi Hareketi'nden Sıtkı Zilan, "bağımsızlık referandumuna destek" kampanyalarının yanı sıra, yabancı misyon nezdinde de girişimlerde bulunmuştur. Bu dört Kürtçü partinin temsilcilerinin ilk adresi ABD'nin Ankara Büyükelçiliği olmuştur. PAK Başkanı Özçelik, PSK Genel Sekreteri Tek, PDK-Bakur Genel Başkanı Bucak ve Azadi Hareketi temsilcisi Zilan'dan oluşan heyet,13 Eylül 2017 günü ABD Büyükelçiliği'ne yaptıkları ziyarette, "bağımsızlık referandumuna destek" talebinde bulundular. Barzanî'ye yakınlığı ile bilinen dört partinin oluşturduğu "Referandumu Destekleme İnsiyatifi" nin kinci adresi Avrupa Birliği (AB) Ankara Temsilciliği oldu. Burada yapılan görüşmede de, referandum için AB'den destek istendi. PAK, PSK, PDK-Bakur yetkilileri, ziyaretlere ilişkin açıklama yapılmaması konusunda ABD Büyükelçiliği ve AB Temsilciliği ile ortak karar alındığını belirterek, görüşmelerin içeriği hakkında bilgi vermediler.

‘Dün Barzani’ye ABD Uşağı Diyordu’

Marksist, Kürtçü Kemal Burkay’ın partisi HAK-PAR da en hızlı referandum destekçisi Barzanî yandaşı yapılardan biridir. Yurt dışında da Barzanî’ye destek kampanyaları yapmaktadırlar.

Etnik milliyetçilik yapan Kemal Burkay 12 Eylül 1980 öncesi tam Bir Barzanî düşmanıydı. TKSP/ PSK illegal adlı örgütün yayın organı olan “Özgürlük Yolu” dergisinde tefrika hâlinde Barzanîlerin nasıl ABD emperyalizmiyle, İsrail Siyonizmiyle ve İran Şahı’yla işbirliği yaptığını belgelerle açıklıyordu. Bugün ise Kemal Burkay ve onun gibileri Barzanîleri savunuyor ve Mesud Barzanî’ye övgüler diziyor, referandumu savunuyorlar. Kemal Burkay’ı lider olarak kabul eden PSK (Kürdistan Sosyalist Partisi) adlı odağın Avrupa’daki yapılarından “Komkar” adlı örgütte Barzanî’ye destek vermektedir.

1975 yılında kurulan illegal “Kürdistan Sosyalist Partisi” (PSK)’nın, 2003 yılında yapılan 6. kongresine kadar, 29 yıl süreyle Genel Sekreterliği’ni yapan ve daha sonra legal olarak kurulan HAK-PAR’da bir dönem Genel Başkanlık yapan daha sonra aktif siyaseti bırakan Kemal Burkay, BAS gazetesine verdiği söyleşide “Türkiye Kürdistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olmalı” diyerek Barzanî’yi savunuyordu.

SHP eski milletvekili İbrahim Aksoy bundan yedi yıl önce PSK (Kürdistan Sosyalist Partisi) kurucusu Kemal Burkay ile ilgili kafalarda soru işareti bırakacak bir açıklamada da bulundu: “Mesud Barzanî Federal Kürdistanı kurduğunda, bu zatı çağırdı, Hawler’de bir ev verdi, ayda beşbin dolar da maaş bağladı, bu da hiç bir şey olmamış gibi kıvırdı oturdu. Mustafa Barzanî’in mezarına gitti, dualar okudu. Bir dua okumak 5000 dolar maaş etmez mi? Daha sonra rahat durmayıp sağa, sola saldırınca, maaşı kesildi ve kovuldu.”

HAK-PAR’ın Genel başkanı ve Kemal Burkay’ın adamı olan Refik Karakoç, Barzanîcileri destekleyen şu açıklamayı yapmıştır:

“Biz HAK-PAR olarak Güney Kürdistan Federe Bölgesi’nin bağımsızlık kararını sevinçle karşılıyor, destekliyor ve dayanışmamızı ifade ediyoruz. Kürdistan Federe Bölgesi’nin kendi kaderini barışçıl bir şekilde, referandum yoluyla belirleme hedefi meşrudur.

Türkiye, Güney Kürdistan Federe Bölgesi’nin referandum kararını desteklemeli ve bağımsızlık ilanı halinde ilk tanıyan ülke olmalıdır.

Türkiye’nin, Kürdistan federe bölgesinin bağımsızlığını tanıması sadece meşru bir hakkın teslim edilmesi, adil olunması açısından değil,- Öte yandan Kürt halkının kendi kaderini belirlemek için referanduma gitme kararını “erken” bularak karşı çıkanlara da sesleniyoruz;

Bu gün koşullar Güney Kürdistan Federe Bölgesi’nin bağımsız devlet olarak yoluna devam etmesi için uygundur. Bu tarihi bir fırsattır. Her Kürdistanlı bu tarihi fırsatı en iyi şekilde değerlendirmeli, sandık başına gitmeli ve oyunu kullanmalıdır. Kürt halkını kardeş ve dost olarak görenler de Güney Kürdistan Federe Bölgesi’nin kendi kaderini özgürce belirleme kararını âmâsız, fakatsız desteklemelidir.”

Barzani Destekli Bas Gazetesi

Barzanîci yönetime yakınlığıyla bilinen ve geçen sene aralık ayında yayına başlayan Bas gazetesinin organizatörlüğünde gerçekleşecek konferansın tanıtımında "Referanduma 10 gün kala Bas Gazetesi'nin ev sahipliğinde Ankara'da Türkiye'deki ve Kürdistan Bölgesi'ndeki siyasetçiler bağımsızlık referandumunu, Türkiye - Kürdistan Bölgesi ilişkilerini konuşacak" ifadeleri yer almıştır. Barzanîcilerin bu konferansı tepkiler üzerine iptal edilmiştir

Bas Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hamiyet Çelebi'nin moderatörlüğünü yaptığı Türkçe oturumda sırasıyla Kemal Burkay, HDP'li siyasetçi Ahmet Türk, İsmail Beşikçi, HDP milletvekili Kadri Yıldırım ve Barzanî'nin partisinin Türkiye şubesine başkanlık eden Sertaç Bucak söz aldı.

Kürtçe oturumunda ise Barzanî'nin partisi KDP Grubu Eski Sözcüsü Muayyed Teyyib'in moderatörlüğünde, federe yönetim parlamentosu eski başkanı ve peşmerge komutanı Kemal Kerkûkî, Kürdistan Sosyalist Demokratik Partisi Başkanı Heme Hecî Mahmûd, Azad Cundiyanî, Millet Partisi Başkanı-Kerkük Meclisi Türkmen Grubu Başkanı İrfan Kerkûkî konuştu.

Bazı AKP’liler de Barzanî’ye Destek Açıklaması Yaptılar’

A. Tekin: Erdoğan Referanduma sert tepki koydu ancak bazı AKP’liler ise tam tersine destek verdiler.

H. Öznur: Erdoğan, Binali yıldırım ve Türk Dışişleri Referandum karşıtı önemli açıklamalar yaptılar. Ancak bazı AKP’deki Kürtçüler ise ayrı telden çaldı. Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Erbil merkezli uydudan yayın yapan K24 televizyonuna Bağımsızlık referandumunun Irak Anayasası’nda Kürtlere tanınan bir hak olduğunu söylemiştir

AKP yönetiminden farklı konuşan Galip Ensarioğlu: "Erbil ile Bağdat arasında yaşanan sorunların sonucu olarak bağımsızlık hakkı ortaya çıktı. Kürdistan’da yaşayan halk buna karar verir. Herkese de düşen buna saygı göstermektir. Irak Kürdistan bölgesinin bağımsızlığı Türkiye ile ilişkilere zarar vermeyecektir. Referanduma karşı çıkmamız yanlış, Kerkük'ün Kürtlerde kalması daha iyi” demiştir

AKP içindeki bir diğer Barzanîci Ardahan milletvekili Orhan Atalay’da IKBY'nin aldığı referandum kararının temel hakları olduğunu savunmuştur. AKP Ardahan Milletvekili Atalay 1 Temmuz’da Kürdistan 24 adlı internet sitesine verdiği görüntülü röportajda Türkiye'nin toprak bütünlüğünü tehlikeye atabilecek gelişmeleri destekledi:

Kürdistan’da gerçekleşecek olan referandum orada yaşayan insanların kendi tercihlerini ve kaderlerini tayin edecekleri temel bir haktır. O haklarını esas itibariyle istedikleri gibi kullanırlar ve bu haklarını kullanırken kendi komşularıyla bir görüş ve fikir alışverişinde bulunurlar ama kimseden müsaade istemek zorunda değiller.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı İlnur Çevik de Barzanî’nin bağımsızlık referandumu ile ilgili olarak, herkesin devlet kurma hakkı olduğunu söyledi. Çevik, “Kürt devleti”nin kurulması durumunda Türkiye’nin onu boykot etmeyeceğini belirtti.

“Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi şayet bağımsızlığını ilan ederse Türkiye, Kürdistan’ı ekonomik ablukaya alır mı? ”sorusuna şöyle cevap vermiştir:

“Bir devlet kurmak herkesin hakkıdır. Devlet kurabilirsiniz ama sonrasında ne yapacaksınız? Devleti kurdunuz ama bunu sürdürebilecek misiniz? Kak Mesut ve Neçirvan Barzanî son derece keskin çizgisi olan insanlar. Bunlar son derece yetenekli devlet adamları. Bir planları var ve bunu zamanla göreceğiz.”

HDP: Bağımsızlık Referandumu Haktır

Bağımsızlık referandumuyla ilgili tartışmalar sürerken HDP, referandumla ilgili bir açıklama yaptı. HDP, yapılacak bağımsızlık referandumuyla ilgili "Referandumu’nun şeffaf ve demokratik ilkeler çerçevesinde yapılmasını sonucun meşruiyeti açısından da önemli buluyoruz" demiştir.

“İslâmcı” kesimden gelme HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan da “Irak’ta yeni oluşacak Kürdistan oluşumu içinde, Kerkük ve Musul’un da olması gerekir.” dedi.

***

CAHŞLAR SAVAŞINDA SON PERDE

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Arslan Tekin sordu Cahşların Savaşı eserinin yazarı Hakkı Öznur Cevaplandırdı:

Hakkı Öznur, röportajın dördüncü bölümünde Celal Talabanî’nin lideri olduğu KYB hareketini, KYB’nin İngiltere ile olan ilişkilerini ve KDP gibi küresel bir şirket olan KYB’nin ideolojik çizgisini, Talabanî ailesinin karanlık geçmişini ve Irak hükûmetlerinde ve IKBY bölgesinde yabancı ülkelerin pasaportlarını taşıyan işbirlikçileri konuştuk.

Celal Talabani Ve Ailesi İngiliz Ve Abd Pasaportu Taşımaktalar

A. Tekin: Siyasî Kürtçü hareketin önde gelenlerinin yabancı ülkelerin pasaportlarını taşıdıkları söylenmektedir...

H. Öznur: ABD ve Batı desteğiyle 7 Nisan 2005 – 24 Temmuz 2014 tarihleri arasında Irak Cumhurbaşkanlığı yapan Celal Talabanî ABD, Fransa ve İngiliz pasaportu taşımıştır. Celal Talabanî’nin küçük oğlu Kubat Talabanî Suriye'nin Şam kentinde 1977 yılında dünyaya gelmiştir. Daha sonra eğitimini İngiltere'de tamamlamıştır.

Kubat Talabanî ABD vatandaşı olup Amerika Birleşik Devletleri'nde, hem I-KBY temsilcisi hem KYB temsilcisidir. Celal Talabanî’nin bir diğer oğlu da İngiltere de öğrenim görmüş ve İngiliz vatandaşıdır. Kubat Talabanî, ABD’deki en büyük İsrail lobisi olan AIPAC vb. lobilerin toplantılarına düzenli olarak katılan kişidir.

Irak'ta, Paul Bremer döneminde Pentagon'da çalışan 33 yaşındaki Sherri Kraham ile İtalya'da 10 milyon dolara mal olan düğünle evlenen Kubat Talabanî uzun süre konuşulmuştu. Kubat Talabanî, 4 Temmuz 2003 yılında ABD askerlerinin Süleymaniye'de Türk birliğine yaptığı baskın sırasında onlara kılavuzluk yapmış ve Türk askerlerinin kafasına çuval geçirilmesini görüntülemişti.

Celal Talabanî’nin bacanağı Dr. Latif, İngiltere’dedir. KYB malî açıdan onu hep destekledi. Dr. Latif, Irak rejimi yıkıldığında, Talabanî’nin görevlendirmesiyle Irak hükûmetlerinde uzun bir süre bakanlık yaptı. Latif’in eşi, Talabanî’nin eşi Hero’nun kız kardeşi, İbrahim Ahmed’in kızıdır. 1975 yılından beri KYB’nin Avrupa temsilciliğini yapanlar da Fransız, İngiliz ve Alman pasaportu taşımaktalar. KYB İstihbaratının başında yine Talabanî’nin Payel adındaki oğlu var. Yanında da kardeşinin eşi Hevi vardır.

Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Genel Sekreteri Celal Talabanî’nin oğlu Pavel Talabanî, yeni doğan oğluna "Kobani" adını vermiştir. KYB Politbüro Sorumlusu ve Talabanî’nin dünürü Mela Bahtiyar, damadı Pavel ile kızının bu ismi, Kobani kentine olan sevgilerinden dolayı verdiklerini söylemiştir.

Celal Talabanî'nin 1990’larda Ankara temsilcisi olan Serçil Kazaz da İngiliz vatandaşı idi. İngiltere’de doğmuş, orada eğitim görmüştür. Serçil Kazaz’ın karısı İngiliz’dir.

Her nabza şerbet veren politikaları sebebiyle İranlı din ve devlet adamı, 1989 – 1997 arasında İran İslam Cumhuriyeti'nin 4. Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancanî tarafından "Ortadoğu'nun politik fahişesi" olarak nitelenen Talabanî'nin, ABD basınında ise "kurt politikacı" denilerek övülüyor. 1960’arda Pekin yanlısı ve ÇKP lideri Mao Zedung hayranı olan, 1970’lerden sonra Latin Amerika gerillacılığını savunan Talabanî, 1989’da Berlin duvarının yıkılması, ardından SSCB’nin dağılması ve Doğu Bloku’nun çökmesiyle Avrupa tarzı (model) sosyal demokrasiye taraftar olmuştur.

Irak eski Cumhurbaşkanı, KYB lideri, soğuk savaş dönemin Maoistlerinden, ABD, İsrail, Almanya, Fransa ve İngiltere’nin en sadık adamlarından olan Celal Talabanî'nin kayınpederi İbrahim Ahmed İngiliz vatandaşıdır.

I-KDP’nin kurucularından olan bir dönem KDP genel sekreterliği de yapan, Mustafa Barzanî ile 1964 yılında anlaşmazlığa düşüp, “Cahş/hain” ilan edilen, 1975 yenilgisinden sonra, İngiltere’ye siyasî mülteci olarak göç eden İbrahim Ahmed, Ortadoğu’daki birçok gizli servisin ilişkide olduğu bir Siyasî Kürtçüdür.

‘I-KDP ve KYB Parti Değil, Küresel Şirketlerdir’

Her iki şirket partisi ( I-KDP – KYB) oligarşik bir grup akrabadan meydana geliyor. Her iki şirketin yönetimi ve denetimi Barzanî ve Talabanî ailesinin elindedir. Mesud Barzanî’nin kardeşi Dilşad, KDP’nin Avrupa sorumlusu, bir diğer kardeş Sedat ise Mesud Barzanî’nin Özel Kalem Müdürü. Yeğen Seyvan Barzanî örgütün Fransa temsilcisi.

KYB’de de durum aynıdır. Talabanî’nin oğulları ve akrabaları partiye ve Süleymaniye’ye hâkimdir.

Irak siyasetinin perde arkasındaki isim olarak bilinen ve dünyanın en güçlü kadınları arasında gösterilen Talabanî'nin eşi Hero Talabanî, PKK yandaşı (BDP şimdi HDP) nin davetlisi olarak Nevruz kutlamalarına katılmak için 2014 Mart’ında Diyarbakır'a gelmişti. Hero Talabanî'yi havaalanında Van Bağımsız Milletvekili şimdi cezaevinde olan Aysel Tuğluk bir çok PKK yandaşı karşılamıştı.

KYB’de kim sivrilmişse, kim liderlik konumuna gelmişse, Celal Talabanî ve ailesi müdahale edip tasfiye etmiştir. 2005 yılında Nuşirvan Mustafa, Kosret Resul ve bazı Merkez Komite üyeleri tutumlarından dolayı Talabanî’ye bir nota vermişlerdi.

Notada şu maddeler vardı: Talabanî diktatörlük yapmaktadır. Partinin yürütülmesinde bizlerin görüşünü almamaktadır. Tüm çevrelerle ilişki kurmakta ancak bundan haberimiz olmamaktadır. KYB’nin maliyesi hakkında hiçbir bilgimiz yoktur. Gelirler, giderler, masraflar vb konularda bilgi sahibi değiliz. Bunlar yine KYB basınının kullanım tarzından da şikâyetçiydiler.

Yazarın Diğer Yazıları