‘Büyük Birader’ her yerde!
Mehmet Metiner’in, ne olursa olsun “Büyük Birader”i bilmesi gerekirdi.
AKP Adıyaman milletvekili Mehmet Metiner’in ses kaydı You Tube’da yayınlanmış. Gazeteler üzerine gidiyor. Metiner, bir zamanlar içinde yer aldığı HADEP-PKK’nın bir oyunu diyor.
Ne demiş Metiner?
“Ben Tayyip Erdoğan’la demokratik bir Türkiye inşa edilebileceği kanaatinde değilim. Çünkü icazet aldığı içerideki çevreler statükonun sahici sahipleri.”
Şimdi ne diyor?
“Ses bana ait ama ifadeler değil. Bu PKK’nın bir komplosu. Nasıl yaptılar, HADEP’de siyaset yaptığım dönemdeki konuşmalarımı birleştirip mi bunu ürettiler bilmiyorum ama benim Başbakanımı nasıl savunduğum,u nasıl desteklediğimi herkes bilir. Suç duyurusunda bulunacağım”.
***
Benim şahitliğim Başbakan Recep T. Erdoğan nezdinde ne kadar muteberdir bilmiyorum ama Mehmet Metiner’in Recep T. Erdoğan’ı nasıl savunduğunun şahidiyim.
Bir ara, vesile olmuş bahsetmiştim. Bir televizyon kanalında tartışmaya katılmıştım. Seçimden önceydi ve daha kimin nereden aday olacağı belli değildi.
Karşımdaki isimler Mehmet Metiner, Altan Tan ve Emre Uslu idi. Üçü de ekran kurdu. Üçe bir kalmıştım. Sonra Mehmet Metiner, Başbakan Recep T. Erdoğan’ın, “PKK açılımı” nı artık savunmayıp “millî birlik” ten, “Tek bayrak” tan, “tek vatan”dan, “tek millet” ten bahsetmeye başladığı sıradaydı. Ee.. Biz ne diyorduk zaten... “Tekler” üzerinde mutabıktık... Metiner, konuya bir girdi... Önce müdahale ettim... “Ne diyeceğini biliyoruz hiç konuşma Mehmet...” dedim. “Dur bakayım, nereden biliyorsun!” dedi ve sözünü sürdürdü. Şaşırdım kaldım. Tamamen Erdoğan’ın söylediği o “tekler” muvacehesinde konuşuyor... Güldüm, “Artık ikiye ikiyiz” dedim. (Açıklamam gerekir: “Tekler”den “millet”in içi boş. “Türk” demeleri için zamana ihtiyaçları var! Çünkü başta söylediğimiz her sözümüze geliyorlar!)
Program bitti... Ankara Temsilcisi arkadaşın odasındayız. Yemeğe geçeceğiz. Şimdi DBP-PKK’dan milletvekili seçilen Altan Tan’la Metiner tam anlamıyla birbirlerine girdiler. Hâlbuki ikisi eski dosttu, dava arkadaşıydı! Muhtevasına girmeyeceğim. Metiner, canla başla Recep T. Erdoğan’ı savunuyor, Altan Tan, seçim meydanlarındaki gibi Erdoğan’a yükleniyordu. Allah şahittir muhterem Başbakan! Metiner sizi ölümüne savundu!
***
Kasetler meselesi bize gösteriyor ki, her adımına dikkat edeceksin. Nerede ne konuştuğunu bileceksin. Ve en önemlisi çok konuşmayacaksın, ölçüyü kaçırmayacaksın.
Modern hayat hapishaneye dönüyor. Tepegözler her tarafta...
12 Eylül 1980 öncesinde İngiliz yazar George Orwell (1903-1950)’ın “1984” ve “Hayvan Çiftliği” romanları elimizden düşmezdi... Romanlardan anladığımız; komünist yönetimlerde herkes kontrol altındaydı ve insan iradesine tamamen ipotek konmuştu. Bir yere kımıldayamıyordun.
(1990’lara gelinip komünist rejimler çökünce her kesim George Orwell’i keşfetti! Biz tabiî kıs kıs güldük.)
(Bir not daha düşeceğim. “Hayvan Çiftliği” den biz ortaokul sıralarında haberdardık. Okul müdürümüz ve aynı zamanda Türkçe hocamız olan Muharrem Lütfü Atabeğ, metin olarak George Orwell’i okuturdu. Sonradan anladık niçin okuttuğunu.)
“Parti” ye ve “Büyük Birader” e bağlıysan mesele yok... Ya bağlı değilsen, bir şeyler fısıldar, çok “masum” dahi olsa tenkit edersen... Yandın işte!..
Yazarken düşündüm de (Merhum Prof. Dr. Mehmet Kaplan’dan alıntı bir cümle! O da Valèry’den almıştı galiba!) şu zaman “Büyük Birader”e bey’atımızı ve merbutiyetimizi göstermek mecburiyetinde olduğumuz bir zaman. Yoksa her yerden kaset fışkırır!
Mehmet Metiner kardeşim... Çağımız “dinleme” ve “dinlenme” çağı. Git Başbakan’dan özür dile. Beni de şahit göster. Mutlaka olgunluk gösterecektir. Zaten milletvekili oldun. Belki bakan olmak isterdin. Ama bunu unutacaksın artık. Recep T. Erdoğan olgunluk gösterecektir, dediysek de o kocaman kara defterine yine notunu düşmüştür.
Geçmiş olsun Mehmet kardeşim!