'Büyük Birader' buyurdu: 'İstifa!' demeyeceksiniz!

İktidar kanadı, tribünlerde seyirci "Saray Hükûmeti"ni istifaya çağırıyor diye, hangi takım ev sahipliği yaptıysa o ev sahibinin seyircilerini deplasmanda tribüne girmeyi yasaklıyor. Ya protestocuların takımları ev sahipliği yaparsa, yine yasak getirilecek mi?

Bile bile insanlar bileyleniyor, daha fazlasını yapın demeye gelen yasaklara girişiliyor. Bu, âcizliktir.

Allah bilir, Fenerbahçe ve Beşiktaş maçlarında tribünlerde ekranlarda görünenler, protestocular, tek tek incelenmeye başlanmışlardır, kimlerdir, necilerdir araştırılıyordur.

1990 öncesi okuduğum George Orwell''in "1984" romanı aklıma geldi. "1990" tarihini özellikle belirtiyorum. Otoriter komünist rejimin yerildiği bir distopik roman. (Yazının sonunda "Distopik roman"ı açıklayacağım.) George Orwell''in eseri benim çevremde çok yaygındı. 1990''dan sonra bütün çevrelerde yaygınlaştı; komünist rejimler çökmeye başlamış, Sovyetler dağılmış, Çin Halk Cumhuriyeti "komünist" kalmakla beraber, rejim, kapitalist yapıya evrilmişti. Galiba dünyada tek örnek Kuzey Kore. Bir ülke daha rejimiyle Kuzey Kore''yle özdeşleştirilmek isteniyor. Onu ben söylemeyim. Okumuşsunuzdur, duymuşsunuzdur. (Orwell''in, aynı türde bir de "Hayvan Çiftliği" romanı vardır. Türkçe dersimize giren okulumuzun müdürü Muharrem Lütfü Atabey''in ortaokulda, Türkçe dersinde okuttuğundan bahsetmiştim.)

George Orwell''in "1984" romanında tek karar verici Büyük Birader''dir. O, her şeyi kontrol eder.

Bir yasak getireceklerini bekliyorduk. Ama nasıl yasak getireceklerini bilmiyorduk.

Kayseri İl Güvenlik Kurulu kararınca, cumartesi saat 19.00''da oynanacak Kayserispor-Fenerbahçe maçına Fenerbahçe seyircisi alınmayacağı açıklandı. Açıklamada şöyle deniliyor:

"Kayseri İl Güvenlik Kurulu kararı gereğince karşılaşmaya Fenerbahçe Misafir takım seyircisi alınmayacaktır. Kayseri İl Güvenlik Kurulu kararı gereğince son 20 gün içerisinde Fenerbahçe logolu Passolig kartını iptal eden kişiler ev sahibi tribünlerden bilet/transfer alamayacaklardır."

İl Güvenlik Kurulu da neymiş, diye baktım. Meğer illerin İl Spor Güvenlik Kurulu varmış. Bu kurullar Ak Parti''in eseri.

28/4/2004 tarihli ve 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun uygulanmasına dair usul ve esasları düzenleyen bir yönetmelik çıkarılmış. "T.C. Cumhurbaşkanlığı Mevzuat Bilgi Sistemi"nde bilgiler şöyle:

"Madde 2- Bu Yönetmelik; 5149 sayılı Kanun kapsamında yer alan, spor dallarının bağlı bulunduğu federasyonlar, spor kulüpleri, genel kolluk ve özel güvenlik teşkilatları ile müsabaka güvenlik amirlerinin görev, yetki ve sorumluluklarını, müsabakanın yapılacağı spor alanı veya tesisin içinde ve dışında alınacak güvenlik önlemlerini, biletlerin basılması ve satışa sunulmasını, müsabaka alanlarının düzenlenmesini, spor alanlarına giriş ve çıkışlar ile uygulanacak güvenlik sistemlerini, sağlık ve itfaiye teşkilatlarının alacağı önlemleri, taraftar dernekleri ve taraftar temsilcilerinin sorumluluklarını kapsar.

Hukuki dayanak / Madde 3- Bu Yönetmelik, 28/4/2004 tarihli ve 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun 30 uncu maddesine dayanılarak hazırlanmıştır."

"Hükûmet istifa!" protestosuyla, bu yönetmelik örtüşmez. Şiddet olsaydı örtüşürdü. Seyirci depremden dolayı yüreğinde acıyla hükûmetin istifasını istiyor.

Fenerbahçe Kulübü yönetimi, olmaması gereken böyle bir yasak karşısında şaşkın ve üzgün. Yaptıkları açıklama manidar:

"Alınan bu karar tarafımızca toplumsal ayrışmayı derinleştirecek boyutta, sportif kriterlerle alakası olmayan garip bir karardır.

Taraftarlarımızın takımımızı destekleme isteklerine engel olma ve Kulübümüzün cezalandırılması dışında hiçbir anlam taşımamaktadır.

Fenerbahçe, Anadolu''nun her yerinde taraftara sahip olan, şehir fark etmeksizin takımını her yerde destekleyen taraftarı olan bir spor kulübüdür.

Birleştirici, bütünleştirici olunması beklenen, ayrıştırıcı olmaktan uzak olunması gereken bu hassas dönemde, taraftarlarımızın hangi gerekçeye dayanarak bu haktan mahrum bırakıldığını bilmek istiyoruz.

Tüm ilgili ve sorumluları bu kararı gözden geçirmeye ve bu yanlıştan dönmeye davet ediyoruz."

***

Distopik roman: Yazıldıkları dönemin, siyasal, teknolojik ve sosyal durumundan hareketle geliştirilmiş geleceğe yönelik kurgulardan oluşan eserlerdir. Genellikle çağdaş toplumun unsurlarını içeren ve bazı modern eğilimlerin sakıncalarına karşı uyarı niteliği taşır, modern toplumu bekleyen olumsuz geleceği veya durumu anlatırlar. Türün temel özelliği ütopya karşıtı bir düşünceden hareket ederek, kötümser bir gelecek tablosu çizmesidir. Eserlerin hemen hemen tamamında son derece merkezileşmiş baskıcı sistem yüksek teknolojiyi toplumu kolay yönetebilmek için kullanan baskıcı totaliter rejimlerin hâkimiyeti altında bir geleceğe işaret etmesidir. Distopik romanlarda amorf bir sosyal yapı dikkati çeker. Küçük grupların kaybolmuş, geleneksel kültürün izlerinin silinmiş, sosyal rol ve statüler bireyin tercihlerine bakılmaksızın baskıcı bir biçimde dayatılmıştır. Arındırılmış bir toplum ideali adına sapmalar yok etme mantığıyla cezalandırılmaktadır. Dikey ve yatay toplumsal hareketliliğin imkânsız hâle gelmesi ve ağırlıklı olarak kast sistemine benzer sistemlerin hâkim olması, tek tip insan yapısının hâkim olması distopik romanlardaki sosyal yapının değişmeyen nitelikleridir. (Ejder Çelik, "Distopik Romanlarda Toplumsal Kurgu", Sosyoloji Araştırmaları Dergisi Cilt, 18, S. 1 (Nisan 2015)

Yazarın Diğer Yazıları