Bu yol çıkmaz sokak!

Partileşme aşamasından beri Ali Babacan, şaşırtıcı bir içerik ve dil kullanıyor… Kendisinden beklenen ekonomi ağırlıklı çıkışlardan daha çok kurucu değerlerle uğraşan, demokrasi vurgusu yaparken bölücü terörün beslendiği kaynaklara su serpmeyi ihmal etmeyen bir görüntü sergiliyor…

Andımız konusunda karşı olduğuna ilişkin net tavır almıştı… Anayasa''nın ilk dört maddesi konusunda da ''ileride zemin ve şartlar oluşursa tartışabilir'' şeklinde vites büyütmüştü…

Adeta programlanmış gibi, bu alandaki hamlelerine önceki gün bir yenisini daha ekledi… Partisinin ilçe kongresinde konuşan Babacan şunları söyledi: "Eğer bu ülkede çocukların oynadığı alanlarda, panzerler geziyorsa, bir mesele var burada. Yoğunlukla Kürt vatandaşlarımızın yaşadığı şehirlerde, belediyelere kayyumlar atanıyorsa, burada bir mesele var…"

***

Meseleyi çarpıcı hâle getirmekte seçilen objelere bakın: Çocukların oyun alanı ve panzer!.. Devamı zihinlerde olgunlaşır artık: Masum çocuklar ve işgalci panzerler!.. Bu kadar basit ve bu kadar da gerçeğe kıyan bir yaklaşım…

Oysa bu konuda ''çocuk'' denince önce PKK''nın katlettiği çocuklar, ayaklarından büyük mermilerle canları alınan henüz adları konmamış bebekler akla gelmeliydi… Çocuklarına zarar gelmesin diye canlı bombanın üzerine atlayarak şehit olan anneler, bayram alışverişine gittikleri mağazalarda veya dershanelerde yanan çocuklar, asker veya polis eşi olduğu için annesiyle birlikte şehit edilen bebekler hatırlanmalıydı…

***

Çocukların oyun alanında gezen panzerler!.. Çocuklar oynayamıyor ama panzerler geziyor!.. Bu çok ucuz ama bir o kadar sinsi ve çarpıtma yüklü cümleyi düşünen, hazırlayan ve konuşan kim olursa olsun bu ülkeye kötülük etmiş olur…

O panzerler, teröre karşı değil de sanki yabancı topraklarda ''işgal gücü''nü temsil ediyormuş gibi bir dil, nasıl bir dildir? Terörizme karşı alınan güvenlik tedbirlerinin bu derece ince bir yöntemle aşağılanması nasıl izah edilebilir?

Uluslararası anlamda ''çocuk savaşçı'' kullanmak bir insanlık suçu olmasına rağmen, bu konuya değinmeyip, yine çocuklar üzerinden ''güvenlikçi politikalar''a saldırmak çok ağır bir çelişki…

***

Kayyum atanmasında bazı yanlış ve eksikler olabilir… Hukuk devletinin daha önce alması gereken tedbirlerin gecikmesi sonucu eleştirilecek yanları tabii ki vardır… Ama bu durum, güvenlik açısından tedbirsizliği meşrû kılmaz…

Aklı başında hiçbir devlet, kamu kaynaklarından ve ihalelerden teröre pay akıtan düzene izin vermez… Eleman alımlarını terörizmin keyfine bırakmaz… Terörizmi kendi eliyle finanse etmez, belediyeler üzerinden fonlatmaz… Dağın emir ve komutasında bir zincire katlanmaz… Bu hâl, anti-demokrasiyle değil, terörle mücadeleyle açıklanabilir ancak…

Bölgedeki bazı belediyelerle PKK arasındaki ilişkiye ait yüzlerce çarpıcı olay var ama en çarpıcı olanını hatırlatalım… Şırnak Belediyesi, dağdaki teröristlere her gün erzak gönderiyordu… Gerçeğin ortaya çıkması, o aracın kaza yapıp dağdan yuvarlanmasıyla oldu… Belediyenin her anlamda ''operasyon üssü'' olarak kullanıldığı belgelendi…

***

Ali Babacan, bütün bunları kendisi düşünüp söylüyorsa, kötü… Eğer başka bir iradenin etkisiyle yapıyorsa, o çok daha kötü…

Terörü, ''güvenlikçi politikalar''a bağlayıp, oradan sözde şeytan taşlamaya başlamak bu ülkeye çok şey kaybettirdi… Teröristler için şehirlerin dağlardan daha korunaklı hâle geldiği, oralarda ''özyönetimler'' oluşturdukları, Türk asker ve polisini adeta ''işgalci'' muamelesi gördüğü günler çok ağır bedellerle geride kaldı…

Sanki bu ağır tecrübe hiç yaşanmamış gibi o geçmişe özlemle siyaset üretmek, oradan siyasete dair yol bulmaya çalışmak, akıllara zarar bir durum… Halbuki dün o yola girenler çıkmaz sokakla karşılaştı… Şimdi o sokağın başında duranlardan birisi Ali Babacan…

Yazarın Diğer Yazıları