Bu 'kafa' eğitimi çökertir!

Eğitim meselesi arapsaçına dönmüştür.
Kanun çıkarmak hiçbir şeyin halli değildir. İntikam için kanun çıkarılmaz.
Bu satırların yazarı 28 Şubat vetiresinde kalemini en fazla sivriltenlerdendir. 28 Şubatçıların çok büyük hata ettiğini ve bunun cezasını da çekeceklerini söylemiş, o zaman da, “milliyetçi” haftalık ve günlük hemen bütün yayın organlarında değişik isimlerle yazarak ağır tenkit etmiştim.
İmam hatip liseleri “yüceltilen değer” hâline getirilmiştir. Bu da eğitime büyük zarardır.
Çünkü eğitim bir bütündür; imam hatip liselerinden ibaret değildir ve olmamalıdır.
28 Şubatçıların maksadı belliydi. Dinî eğitimi geri planda tutmak...
Recep Tayyip Erdoğan ise bütün okulları birer imam hatip lisesi hâline getirmek istiyor.
28 Şubatçılardan farkı ne?
Bana sorarsanız, dinî ve millî eğitimin hiçbir mahzurunu görmem! İnsanlar kendilerine yabancılaşmamalı, “kendileri” olmalıdır.
Ama bir başka “yabancılaşma”ya kapı açılmamalıdır!
4 artı 4 artı 4 dediklerinin, imam hatip liselerinin orta kısımlarının açılması ve üstelik, bu mekteplere girme yaşının erkene çekilmesi için sistemleştirildiği çok bâriz.
Şimdi imam hatipler “dinî vecibe” gibi görülüp, diğer mekteplere üvey evlât muamelesi yapılacaktır.
Türkiye’de mantar gibi biten “tarikatlar” ve “cemaatler” (Gerçek hal ve hizmet ehillerini bu ithamın dışında tutuyorum!) köylere kadar imam hatip lisesi açıp “sevap” işlemeleri için “icbâr” edeceklerdir!
Şu bilgi çağında “cennet” pazarlanmış ve milyonlarca lira kaptırılmıştır. Hâdise daha yeni. Hizmet için yola çıkanlarla cep doldurmak isteyenleri nasıl ayırt edeceğiz? İşin içine “iman”, “cennet”, “sevap” girince akan sular duruyor.

***


Size bir örnek vereceğim. Bir tarikat mürşidinin sözlerini geçen aylarda yayınlamıştım. Bu sözleri okuyunca insanın nutku duruyor. Rüyada şeyhle cimadan ve bunun müride sağlayacağı faydadan bahsediyordu.
Tasavvufî meselelerde derinliğini bildiğim bir öğretim üyesi arkadaşıma, bazı mürşitlerin halleri üzerine açıklama göndermesini istedim.
Arkadaşımın sözü aynen şu oldu: (O şeyhi
kastederek) “Aman hakkında yazma; ruhaniyeti çarpar!”
Ben ne istiyorum, o bana ne diyor!
Hiçbir şey oldu bittiye getirilemez. İşin sonu, 100’e (evet “yüz”) yakın kitap yayınlamış arkadaşımın hâli gibi olur!
Geçmiş kültürümüzle çok uğraşmış bir insanım. Tarikatların, inanç sistemlerinin Selçuklu ve Osmanlı sahasındaki rolünü elbette biliyorum. Size sadece şimdilik şu üç kitabı hatırlatacağım: Mektep arkadaşım Prof. Dr. Mehmet Akgün’ün “Türkiye’de Klasik Materyalizmin Eleştirileri” (2007), Prof. Dr. Mehmet Bayraktar’ın “Tasavvuf ve Modern Bilim” (1989), Fatma Mansur Coşar’ın Din Savaşları (2000). İbn Haldun’un “mukaddime”sini hatırlatmaya bile gerek görmüyorum. O, her zaman başta!
Eğitim meselesinde söyleyeceklerim bitmedi.

Yazarın Diğer Yazıları