Bosna Hersek karışırsa dalgası bizi vurur
Bosna Hersek''te, Bosnalı Sırp lider Milorad Dodik''in ordu kuracağını açıkladı. "Dayton Antlaşması''nı yırtıp atıyorum. Bosna''da söz sahibi benim." demek istiyor.
Bosna Hersek''te, 1992-1995 yılları arasında büyük dram yaşandı. Saraybosna ablukadaydı. Sırplar dağlardan ateş yağdırıyordu. Şimdi Sırp polisler o dağlarda "törörle mücade" için tatbikat yapıyor. "Teröristler" kimler?!
Bu taekbikatlar aynı zamanda Türkiye''ye ikazdır.
Bosna Hersek, Türkiye''nin bir parçası. Sırplar Boşnakları "Türk" diye adlandırıyorlar. Bizim aklı yetmez İslâmcılarımıza bakarsak, "Türk" demekle "Müslüman" kastediliyor. Çokluğu Müslüman oldukları için yakıştırılıyor ama bu topraklarda yaşayanlar, Osmanlı''ya muti oldukları, kendilerini tabiî uzantı gördükleri için "Türk" deniyor.
Batı, her zaman iç içe geçmiş hal yolu(!) bulur. Bosna Hersek''te Sırplar, Hırvatlar Boşnaklar içe içeler. Dayton Antlaşması''yla güya bağımsız devlet kuruldu. Ülke kantonlara bölündü. %49''unu Sırp Cumhuriyeti''ni, %51''ini Bosna Hersek Federasyonu kontrol edecek. Her biri kendi başına buyruk.
Burada Annan Planı''nı hatırlatmak isterim. Asıl kabul etmesi gereken Kıbrıs Rumları reddettiler de bir belâdan ve hatta bir katliamdan kurtulduk. Plan kabul edilseydi, Rumlar ve Türkler iç içe gireceklerdi, kimin dirseği güçlü gelirse öbürü öteleyecekti. Sonunda 1974 öncesine dönülecek, kan oluk oluk akacaktı.
ABD, Dayton''da, Boşnak, Sırp, Hırvat liderleri bir ara getirdi. Önlerine koyduğu planı imzalattı. Miloşeviç''in imza atabilmesi için, NATO uçaklarının Belgrad''ı bombalandığını hatırlatırım.
2017 yazında Balkanlardaydık. Sırbistan ve Bosna Hersek''e gittik. Uzun uzun yazdım. Bombalanmış yerler öyle bırakılmış. Bunlara girmeyeceğim.
Kosova''da savaş çıktı çıkacak. Yine oralardayım. Önce Belgrad''a gittim. Birçok bilinen kişiyle görüştüm. Görüştüklerimin biri de Zoran Cinciç''ti. Parti başkanıydı. Sonra başbakan oldu. Dediklerine göre, mafya katletti. Belgrad''da, Teraziye Caddesi''ndeki parti binasında, o sıra beş yaşlarıdaki oğlu koşturur, sekreteri çocuğu zaptetmeye çalışırken, ona şunu dedim: "Kosovalıların lideri İbrahim Rugava''yla görüşür müsünüz? Ortada bir yer belirlense... Siz bu teklifimi kabul ederseniz Rugava''la da konuşacağım."
Zoran Cinciç, "Ben varım." dedi. Kosova''ya geçtim. Cinciç''le görüşmemi, Yazarlar Birliği''ndaki odasında Rugova''ya anlatım. Bu röportajlar zamanında yayınladı. Bir araya getiremedim. Tarihî rol oynayacaktım.
Gördüğüm bir şey var ki, o da iç içe geçmiş, ezelî düşmanların bir arada yaşamalarının imkânsız olduğu. ABD, NATO gücünü kullandı, Miloşeviç''i dize getirmek için Belgrad''ı bombaladı. Madem masaya oturmaya razı ettin, Dayton maddelerini de tarafların birbirine bulaşmayacak şekilde tanzim etseydin... Hayır, ileride yine birbirlerine girsinler. Güçlü olan daima bunu istemiştir. Kendisi üste çıkacak.
Yazacak çok şey var. Yine Bosna Hersek lideri merhum Aliya İzzetbegoviç''in şu sözleriyle yazımı sonlandıracağım:
"İnsan tabiatının özü iyilikten çok kötülüğe meyyaldir. İnsanları hoşgörülü olmaya ikna etmek, düşmanı vahşice katletmeye ikna etmekten daha zordur. Hoşgörü sulanması gereken bir fidandır. İnsanları hoşgörüye duyarlı hâle getirmek gerekir. Tabiî olan hoşgörüsüzlüktür. Hoşgörü çok zor gelişen bir davranış biçimidir. Hoşgörüyü öğrenmek ve bir caminin yakınında bir sinagogu veya bir sinagogun yanında Katolik kilisesinin bulunmasını kabullenmek yüzyıllarımızı aldı. Oysa bir mabedi yıkmak yapmaktan daha kolaydır. Hoşgörü tabiî bir davranış değil, bir kültür işidir."