Bölücü değişiklik çoklu baro
80 il barosunun ve Türkiye Barolar Birliği'nin yanlış olduğunu anlatma çabalarına ve muhalefet milletvekillerinin komisyonda ve Meclis Genel Kurulu'ndaki tüm itirazlarına rağmen, Avukatlık Kanunu'nda değişiklik yapan teklif, Meclis'te kabul edildi.
Söz konusu değişiklikte, avukatların kılık kıyafetinden Türkiye Barolar Birliği seçimlerinde delegelerin belirlenme usulüne kadar pek çok alan yer alsa da şüphesiz değişiklikler içerisinde en dikkat çekeni, tartışılanı ve belki de en büyük tehlike arz edeni "çoklu baro" değişikliği idi.
Resmi Gazete'de yayınlanmasıyla birlikte yürürlüğe girecek ve önümüzdeki günlerde Anayasa Mahkemesi (AYM) önüne gelecek bu düzenlemeyi bir de devlet şekli açısından incelemek, AYM'nin bu hususta ne karar vereceğini tahmin etmek açısından faydalı olacak. Şöyle ki…
Üniter yapıda olmanın özellikleri
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, çoklu baro düzenlemesi ile ilgili şu ifadeleri kullandı: "Bu çoklu baro, Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapısına ihanettir. Üniter yapının kalbine sokulan bir hançerdir. Dolayısıyla buna izin verenler, bunu yasalaştıranlar, bunun yasalaşması için el kaldıranların tarihsel sorumluluğu vardır."
Bu iddiayı değerlendirmek için öncelikle şu bilgileri bir sıralamak gerekir:
1. Üniter devlet yapısına sahip ülkelerde yargı yetkisi de üniter yapıdadır. Nitekim üniter bir devlet olan Türkiye'de de yürütme, yasama ve yargı organları üniter yapıda, yani tekildir.
ABD gibi, federal yapıdaki devletlerde ise, bu kuvvetler, federe devletlerin yetkisi alanındadır ve her federe devlet kendi yasama, yürütme ve yargı organına sahiptir.
Bu açıdan öncelikle, çoklu baro sistemi açısından verilen ABD örneği doğru bir örnek değildir. Nitekim ABD'de dahi, her bir federe devlette, yani eyalette, bir yargı organı ve bir baro mevcuttur.
2. Yargı yetkisinin hakimler ve savcılarla birlikte üç kurucu unsurundan biri olan avukatlar, Avukatlık Kanunu madde 1 uyarınca yargının kurucu unsurlarından olan savunmayı temsil ettikleri için, avukatlık bir kamu hizmetidir. Anayasanın 135. Maddesi uyarınca avukatların meslek örgütü olan barolar, kamu tüzel kişiliğine haiz kılınmışlardır.
Çoklu baro üniter yapıya ihanet mi?
Yukarıdaki bilgiler bir arada değerlendirildiğinde, çoklu baro sistemi, kamu tüzel kişiliğinin bölünmesi anlamına gelerek üniter devlet yapılanması ile ters düşmektedir. Bu açıdan bir ilde iki baro bulunması, tıpkı bir ilde iki vali bulunması gibidir.
Osmanlı Devleti'nde de Ermeni avukatların, Yahudi avukatların kurduğu cemiyetler, 1924 yılında, üniter yapıda bir devletin birliğin sağlanmasına ve milli devlete ters düştüğünden hareketle tasfiye edilmiş, ilk milli baro olan İstanbul Barosu'nın kurulmasıyla avukatlar tek çatı altında toplanmıştır. Söz konusu değişiklik, bu açıdan bizi ileri değil, geri götürecek niteliktedir.
İstanbul, Ankara ve İzmir'de 30'dan fazla baro kurulabilecek olması, idarenin bütünlüğü ilkesine aykırılık oluşturacak ve sistemi üniter devlet ilkesini zedeleyecek gelişmelerin önünü açacak şekilde zarara uğratacaktır.
Dini amaçlı baro, ateizmi destekleme amaçlı baro, terörizmi destekleme amaçlı baro veya belli bir ırkı kayırma amaçlı barolar kurulması, bir süre sonra ülkedeki diğer alanlarda da benzer taleplerin dillendirilmesi, üniter yapılanmayı ortadan kaldıracak bölünmeler yaşanması ihtimalini doğuracaktır.
Dahası, barolar, bağımsız meslek kuruluşu olma niteliklerini kaybederek, hukuk ve adalet yerine, kendi ideolojilerini savunan, daha çok üye çekmek için çeşitli propogandalar yapan menfaat gruplarına dönüşecektir.
Oysa, Avukatlık Kanunu uyarınca, baroların meslek kuruluşu olmanın çok daha ötesinde sorumlulukları vardır.
Bu sorumluluk nedeniyle, senelerdir, hukuku ihlal eden güç odaklarıyla mücadele etmekte, insan haklarına ve demokrasiye aykırı her türlü eylemin karşısında durarak "hukuk devleti ilkesini" korumak için çaba sarf etmektedirler.
Hukuk devleti ve üniter devlet yapılanması açısından tehlike oluşturan, savunmayı zayıflatacak bu düzenlemenin AYM tarafından ihlal edilmesi gerekmektedir.