Bizi bölünmeye mi alıştırıyorlar?!

Kürt aydını, Kürt siyasetçisi, Kürt yazarı...
Ne oluyoruz yahu!.. Ülke etnik yapılara ayrıldı da haberimiz mi olmadı!
Yoksa birileri bizi bölünmeye mi alıştırıyor!
Beğenin veya beğenmeyin... Bu ülkenin bir anayasası vardır:
3. madde:
“Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır.”
42. madde:
“Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.”
66. Madde:
“Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.”
Dikkat!
Ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütünüz. Türkçe hepimizin ana dilidir.
Ve:
TÜRK DEVLETİNE VATANDAŞLIK BAĞI İLE BAĞLI OLAN HERKES TÜRK’TÜR!
Bu anayasa değişmediği müddetçe buna herkes uymak zorundadır!
Türkiye Devleti bir “Türk devleti”dir.
Selçukluların Anadolu’daki fütuhatından beri bu topraklara biz değil, yabancılar “Türkia” (Türkiye), yani Türklerin yaşadığı ülke demişlerdir!
“Düşman”, Anatolia’nın (Anadolu’nun), değişken bütün etnik yapısıyla, gayrimüslim unsurlarıyla bir Türk ülkesi olduğunu kabullenip Haçlı Seferleri düzenlemişken, “içimizdekiler”e ne oluyor!
Hainlik, gafillik değil de nedir yaptığınız!

***


74 milyon kaynaşmış, aynı dili kullanan, aynı kaderi ve aynı sevinci yaşayan bir toplum değil miyiz? Olmamız gerekmez mi?
Nedir bu ayrım?
PKK’yı anladık... KCK’yı anladık... BDP’yi anladık... Onların hedefi bir. Zaten aynı insanlar.
Basın-yayın organlarımıza, PKK/BDP/KCK dışındaki bazı siyasîlerimize ne demeli?
Kemal Burkay diye biri geldi; yere göğe koyamıyorlar...
Kürt siyasetçi, Kürt aydını, Kürt yazarı...
Bu adamı yere göğe koyamıyorsunuz ama ne dediğini, ne yazdığını ve hangi dille konuştuğunu, hangi ülkenin insanı olduğunu hiç düşündünüz mü, araştırdınız mı?
Adam Türkiye’de doğmuş. Türkiye’de okumuş, Türkiye’de askerliğini yapmış, Türkiye’de siyasete soyunmuş, Türkiye’de kanunlarla başı belâya girmiş. Çekmiş gitmiş, Avrupa’nın her ayırımcıya açtığı sıcak kollarına atılmış bir sosyalist... PKK’nın başı Abdullah Öcalan’la zamanında protokol bile imzalamış. Murat Karayılan’a bakarsanız o da silâhlı isyan başlatmak istemiş ama kabiliyeti yetmemiş.
Sadece Kemal Burkay için demiyorum... Başkaları için de sol liberaller ve onların güdümündeki sağ liberallerle neo-İslâmcılar PKK’nın açtığı yoldan yürüyorlar; insanları bölüyorlar.
İnsanlarımızı ayırır, kategorize ederseniz aramıza derin uçurumlar sokarsınız.
Ah Recep T. Erdoğan! Ben ne diyeyim şimdi size!
Türk’ü, dilim dilim dildiniz, her fırsatta... 36 etnik grup sıraladınız. Anayasaya birinci derecede uyması gereken siz iken, açık açık kanunların dışına çıktınız.
Geçen biriyle röportaj yapmışlar... Bir dansçı. Dibini araştırırsanız, PKK’nın içinden gelmiş biri... Bölücülerin Türkiye’de çıkardığı gazetenin Ankara temsilciymiş bir ara. Sonra “Anadolu Ateşi” diye gruplar kurup kalabalıklarla dans gösterileri organize etmeye başlamış.
Bu kişi yurt dışında kendisini “Kürt sanatçı” olarak tanıtıyormuş.
Be adam!... Sen Türkiye’desin... Elemanların nereli?! Hangi kültürün içindesin?!

***


Niye bunları yazdım biliyor musunuz?..
Bir apartmanda, üst kattaki, alt kattakiyle “Kürt” orijinli olduklarını öğrenince selâmı sabahı kesti. Bizzat şahidiz. Evin kadını, üzüntüsünden ne yapacağını bilemedi. Teselli etmek bize düştü ve her zaman kapımızın açık olduğunu ısrarla söyledik.
Görüyorsunuz, “ayırım” insanlarımızı nasıl yaralıyor...

Yazarın Diğer Yazıları