‘Bizden’ derken?...
Biz ne yazmıştık: “AKP-PKK/HDP Kanka A.Ş.” (A. Tekin, Yeniçağ, 9 Şubat 2015). Recep T. Erdoğan, danışmanları, köşe yazılarının bir harfini bile gözden kaçırmıyorlar. (Dava açabilmek için hepsini okumak zorundalar. Saray’da 2700 kişi çalışıyormuş, bunların bir bölümünün işi başka nedir ki!..)
Bizim yönetimi “anonim şirket” olarak adlandırmamız akla karpuz kabuğu düşürmüş olabilir!
Şaka bir tarafa, muhalif ve muvâfık aynı noktaya gelmişse, meselenin üzerinde durulmalıdır.
Beyefendi. “Türkiye anonim şirket gibi yönetilmelidir” derken 17/25 Aralık operasyonlarından ilham almıştır belki!
Operasyonlarda ortaya çıkartılan “akçalı işler” ülkenin bir şirket gibi yönetildiğini ortaya koyuyordu. Buna ek olarak PKK ortaklığını da katmalıyız.
R.T. Erdoğan Balıkesir’de bir konuştu, pir konuştu... “Ne Kürt meselesi ulan!” resti çekti âdeta. Üstelik “Bizden ne farkınız var!” dedi.
Ben “bizden” sözüne takıldım. Acaba “biz Türkler” mi demek istedi? Son olarak, bir kanalda, “Anamdan babamdan başka bir şey duymadım, Türk’üm.” demişti.
R.T. Erdoğan, yurt dışında muhataplarının “Siz Türkler” diye söze başlayınca, sözlerini kesip, “Biz ’Türk’değiliz; Türkiyeliyiz.” diyemezdi. Naçar “Türklüğü” kabulleniyor. Ancak içine sindiremediği için, Anayasa’nın 66. maddesini de çiğneyerek “etnik” bir grup olarak görüyor. Arada “Türk bayrağı”, “Türk devleti”, “Türk milleti” sözleri ağzından ister istemez çıkıyor. Buna da kılıf arıyor ve kendisince buluyor: “Hristiyanlar Müslümanlara ‘Türk’ derler.”
Allah Allah!... Niye Hristiyanlar Müslümanlara “Türk” desinler ki! Türk Türk’tür; Müslümansa Müslüman Türk, Hristiyansa Hristiyan Türk’tür!
(Zat-ı Muhterem’in danışmanlarına bir daha hatırlatayım: “Türk Adını Silme Planı” kitabımız masalarının üzerinde bulunsun!)
II. İzzeddin Keykavus (öl. 1257)’un peşinden Balkanlara geçen Türkler zaman içinde Hristiyanlaşmışlar ama dillerini unutmamışlardır. Biliyor musunuz bu Türkler Gagavuzlardır.
Onlara Gagavuz (Keykavus’tan gelir.) deniyor ama genelde “Türkler” diye adlandırılıyorlar. Şimdi muhtar cumhuriyetleri bile var.
Bu arızalar, Türkiye’de “İslâmcılık” anlayışının yeteri kadar incelenmemesinden ortaya çıkıyor.
Şeyhülislam Mustafa Sabri’yi (1869-1954) merkeze alan “İslâmcılık”ın ne menem şey olduğunu anlayın. Bu zat, maalesef derin bilgisini Türklüğe karşı kullanmıştır. Şu mısralar onun: “Yalnız Müslüman ve insan / Olarak kalmak üzere, Türklükten, / Şeref ve izzetimle istifa / Ediyorum Allah’ın huzurunda!...”(Bu mısralar 1927’de Yunanistan’da yazılmıştır.)
Dikkat edin: Bir zamana kadar yine Türk. Millî Mücadele başladığında bir hesap hatasından safını belirleyemedi ve kaybetti. Belki yönetim değişir diye sabırla bekledi, değişmeyince Türklükten de istifasını verdi!
Bir başka Balıkesir konuşması Mustafa Kemal’indir. 7 Şubat 1923’te Mustafa Kemal Zağanos Paşa Cemisi’nde cemaate hitap etmiştir.
Bazı kaynaklarda “hutbe” olarak geçen bu konuşmayı danışmanları bilmemiş olacaklar ki, hatırlatmamışlar; yoksa R. T. Erdoğan’ın çok işine yarardı!