Bizde de ‘Adalet Bakanlığı’ var ya…
Yazımın konusu fıkra.
Elbette fıkranın ne olduğunu biliyorsunuz ya, yine de sizinle paylaşmak istedim.
Edebiyatın içinde yer alan fıkrayı paylaşmadan önce, Edebiyatın; bir sanat türü olduğunu, üstelik de oldukça zengin bir çeşitliliğe sahip olduğunu hatırlatmak isterim.
Edebiyat;
İçinde mutlaka duyguya yer verdiği…
Üstelik de her türlü duyguyu içine kattığı…
Müthiş bir düşünce yoğunluğuna sahip olduğu…
Bu düşüncelerin sözlü ve yazılı olarak, her biri ayrı ayrı bir sanat türü olduğunu hatırlatmak isterim.
Çünkü Edebiyatın hamuru sanattır.
Fıkra ise; Edebiyatın içerisinde hayatın mizah yönünü ele alır.
İnsanı güldürür…
Düşündürür…
Eğlendirir…
Şaşırtır…
Ve bütün bunları yaparken, mutlaka dersini verir.
Bundan sonrası size kalmıştır.
İster gülersiniz…
İster eğlenirsiniz…
Şaşırırsınız isterseniz…
İster üzerinize alınırsınız…
İsterseniz de sizin dünyanıza dokunmadığı için es geçer, umursamazsınız bile.
Tabi ki öyle fıkralar vardır ki işte bu son söylediğimi yapamazsınız.
Mutlaka sizin dünyanıza -doğrudan olmasa bile dolaylı olarak- dokunur…
Kafanızı karıştırır…
Öyle olunca da zorunlu olarak umursar ve es geçemezsiniz.
Bir konu anlatılırken, “Konuyla ilgili şöyle bir fıkra geldi aklıma” denildiğinde, ister istemez insanın yüzündeki -varsa- gerginlik ifadesi, yerini yumuşamaya bırakır ki fıkralar, yaşamın gerçeğini insanın yüzüne yumuşak, ama bir o kadar da tebessümle birlikte, etkili bir şekilde vurur.
Bu zamana dek fıkra içerikli bir düşüncemi sizinle paylaştığımı hatırlamıyorum.
Ancak geçtiğimiz cumartesi, internet gazetelerinde haberleri tararken bir gazetede “Günün fıkrasını Uğur Dündar anlattı.” diyor ve devamında da “Son cümlede kahkaha atacaksınız” diyerek, okuru sanırım kahkaha atmaya hazırlıyor.
Tabi bu da haberi okutmada ayrı bir yöntem ya, her neyse!
Usta gazeteci Uğur Dündar’ın anlattığı yukarıdaki fıkrada; askeri diktatörlükle yönetilen Afrika ülkesi Nijer’den bir heyet, İsviçre’deki uluslararası bir toplantıya katılır.
Toplantı öncesinde verilen resepsiyonda ev sahibi İsviçre, heyetini tanıtırken, sıra ‘Göller ve Denizcilik Bakanı’na gelir.
Bakanı şaşkınlıkla karşılayan Nijerlilerden biri:
“Ama İsviçre’de deniz yok ki bakanlığı olsun!” der.
İsviçreli bakan ise gülerek şu cevabı verir:
“Ama sizde de adalet bakanlığı var!..”
Buyurun efendim.
Doğrusunu isterseniz ben son cümleye gülmedim.
İçim acıdı.
Evet, biliyorum, bizde de ‘Adalet Bakanlığı’ var!
Ya hak!
Ya hukuk!..
Ya adalet!..
Ben diyeceğimi dedim, yorum sizin efendim.