Biz, 'biz'i bilelim
Kitaplar, dergiler yığıldı... Her birini tek tek ele alamıyoruz. Bugün dergilerden bahsetmek istiyorum. Bu yılın son sayılarına göz atacağız:
"Kardeş Kalemler-Aylık Avrasya Edebiyat dergisi" "Turan" idealinde ısrarlı. 12. yılında 144. sayısı çıktı. Yazarların çoğu kardeş Türk ülkelerinden. (Bütün zorluklara rağmen ısrarla yayını devam ettiren Ali Akbaş'a, Dr. Yakup Deliömeroğlu'na selâm.)
"Turancı" sözü, bir acı hatırayı da akla getiriyor. 2. Dünya Savaşı'nın galiplerinden Stalin, bize: "Siz içinizdeki Turancıları hizaya sokmazsanız, ben de sizden toprak isterim, Boğazları isterim!" demeye getirince, idarecilerimiz, "Irkçılık-Turancılık" davası açmışlar, insanlarımızı yanıltmışlardı. (Türk toplulukları Rusların işgalindeydi. Türklerin tekrar harekete geçmesinden Stalin'in ödü kopuyordu. Bizim komünistler, "Turan" deyince hemen tavır alırlar. İdeolojik dayanışma kalıntısı!)
"Turan", yeryüzünde ümmetin en büyük parçalarından Türk milletinin birbirleriyle dayanışması, birlik kurmasıdır. Kimse kimsenin sınırına girmiyor. Kimse kimseye üstünlük taslamıyor. Şartlar eşit... Ellerinizi kenetliyorsunuz. Aynı dili konuşuyorsunuz, kültür kökünüz bir ama araya yüzyıllar girmiş, derin yarıklar açılmış. Birbirinize en yakın olanlar elbette aynı kökten gelenlerdir, aynı kültür çevresinde yetişenlerdir. Bunun için "Türk" bir çatıdır ve "ırk" mesabesinde asla görülemez. Onun için Orta Asya'da olsun, Kafkasya'da olsun, Balkanlarda olsun, Ortadoğu'da olsun, Türk kültür dairesi içinde herkesin bir çatı adı olmalıdır; o da "Türk". Bırakın "İslâm kardeşliği" gevelemesini... Elbette "kardeşlik" çok cazip; ancak, şunu bilmeliyiz: "İslâm kardeşliği"ni, kendi faydalarına tahvil etmek isteyen despotlar, İslâmı kullanıyorlar.
İslâm bizim inanç merkezimizdir. Türklerden Hristiyanlar da var, hatta Musevî dinini kabul etmişler de... Tarihin bilinmeyen çağından beri Tengricilik-Şamanlık gibi, Budistlik gibi, inanç dairesi içinden kalanları bizim kültür çevremizin dışına mı atacağız! Onları da aramıza alacağız. Peygamber Efendimiz, kimseyi dışarıda bırakmamış; biz bırakabilir miyiz?!
"Siyasî İslâmcılar"ın 19. yüzyıl sonları, 20. yüzyıl başları itibarıyla Osmanlı'nın çöküntüye yüz tutuğu zamanda, dünya şekillenirken, iç çekişme ve çatışma şablonunu getirip "Turan" üzerine monte etmeye kalkışmaları, kamplaşmayı ilânihaye sürdürmek değil de nedir? Anlat; ama zorlama ve itme!
Türk Dünyası'nı bütünleştiren dergiler, bize yeni ufuklar açıyor, bize "biz"i tanıtıyor. Biz kendimizi bilmezsek, "ümmet"ten bahsedebilir miyiz ey "İslâmcı" kardeşler!
Dergileri yazacağım. Şimdi "Kardeş Kalemler"le bağlantılı, masamın üzerinde duran bir kitabı hatırlatmak istiyorum:
Erol Kılınç, önemli bir çalışmaya imza attı. Hüseyin Cahit Yalçın'ın tercüme ettiği Joseph de Guignes'in (1721-1800) "Hunların, Türklerin, Moğolların ve Daha Sâir Batı Tatarlarının Tarih-i Umûmîsi"ni (8 cilt, 1924-1925) yeni harflere aktardı. (3 cilt, Ötüken Neşriyat). (Yer kalmadı. Devam edeceğiz.)