Birkaç tane şehit!
Libya'da "birkaç tane" şehit vermişiz. Tövbe estağfurullah!
Birinin "emekli albay" olduğu söyleniyor. Bizimkiler de Rusların "Vagner" grubuna özendiler. Vagner'in güya Ruslarla ilişkisi yok! Hepsi Kremlin'in gayrinizamî adamları. Putin'in makam odasının, gizli görüşmelerin yapıldığı arka bölmesinden yönetiliyor!
Sovyetler zamanında, halka göstermek istemediklerini, hoşlanmadıklarını "inkâr" esastı.
Bir tarihte Çeçenistan'daydım. Sovyet işgalinden kurtuluşu kutluyorlardı. Rusların yerle bir ettiği eski fotoğraflarda gördüğünüz sarayın önünde büyük meydanda bağımsızlık meşalesi yanıyordu. Öyle kalabalıktı ki... Dudayev, bu defa fötr şapkasını giymiş meydana çıkmıştı. Daha sonra kalpağını giyecektir. İki başlık da o kültürde "yerli".
Çeçenler, akşam üzeri, Rus kanallarında gördüklerini anlattılar. Bağımsızlık kutlaması için toplananlar 30-40 kişiymiş. Haber böyle verilmiş.
Çok önce yazdım. Tekrarda fayda var. Grozni'deyken, bana, Kafkas dağlarının derin vadilerinde, Rusların kontrolündeki PKK kamplarından bahsetmişlerdi. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Kremlin, Ankara ile bu kadar ilişkide ama PKK'yı "terör örgütü" ilân etmediği gibi Moskova'da büro açtırmıştır. (İzin vermiştir, demiyorum, açtırmıştır!)
Çeçenistan'la ilgili daha önce yazdıklarıma tekrar baktım. Kitapta şöyle bir notum da var:
"Grozni ve Gabardın-Balkar'ın başşehri Nalçik'teki arkadaşlara konunun doğruluk derecesini sordum. Onlar PKK kampından haberdar olmadıklarını belirttiler. Grozni'deki dostum, Osetya'da da tanıdıkları olduğunu, konuyu araştıracağını söyledi. Nalçik'te eski milletvekili bir Türk, bölgeye bazı mültecilerin geldiğini ve söz konusu yerlerde askerî kampların bulunduğunu bildirdi.
Ne maksatla mülteci geliyor ve askerî kampların hüviyeti ne? Bu soruları Ruslara sorsak bile cevaplandıramazlar. Çünkü, Kafkaslarda politika kendisine has. PKK kamplarından Rus yönetimin bile haberi olmayabilir. Abdullah Öcalan birkaç emekli Rus generalini satın almışsa, böyle kampları rahatlıkla kurabilir."
Saray, ne derece kulak verir, bilmiyorum. Şakşakçı olmadığımız için, yazdıklarımızı bir tarafa itebilirler ama, biraz ülke sevgisi kırıntısı varsa içlerinde, bizi dikkate almalılar. Gördüklerimizi, bildiklerimizi yazıyoruz.
Bunu şunun için hatırlattım:
Ruslar, Suriye'de ve Libya'daki faaliyetlerimizden dolayı bize çok kırgınlar. Öyle R. T. Erdoğan'ın "Putin'le bir saat telefonda konuştum."(Bir saati yarım saate indirin; yarısı tercüme.) demesine bakmayın. Ruslardan asla samimiyet beklenmesin. PKK, Putin'in Vagnerleridir! Şimdi PKK'yı üzerimize nasıl saldırtacaklarının planını yapıyorlardır.
"Tane" meselesi... Reis'i yanlış anlamayalım! İzmir-Kınık'ta ne demişti:
"Kahraman askerlerimiz ve Suriye Millî Ordusu'ndan ekiplerimizle beraber oradayız. Mücadeleyi orada sürdürüyorlar. Tabii birkaç tane şehidimiz var. Ama birkaç tane şehidimizin karşılığında da 100'e yakın orada, o lejyonerlerden etkisiz hale getirdik. Kardeşlerim, şunu hiçbir zaman unutmayacağız; Şehitler tepesi boş kalmayacak."
R. T. Erdoğan'a hemen "kelle" hesabını hatırlatıyorlar, üç kuruş tazminat ödemeye mahkûm edildiği "kelle"den vurmak istiyorlar... Çok fesatsınız çook! Dediklerinin tamamını okudunuz mu?
"Ben bir şiir okuduğum için hapis yattım. Benimki düşünce suçudur... Sayın Öcalan'ın durumuyla benim durumum arasında hiçbir bağlantı yoktur. Sayın Öcalan orada aldığı kellelerin hesabını veriyor."
Üslûbu böyle... "Kelle" der, "tane" der...
O Reis! Ne derse o!