'Birimiz Karanlıktayken Hiçbirimiz Aydınlıkta Değiliz'
Kemal Kılıçdaroğlu: "Birimiz Karanlıktayken Hiçbirimiz Aydınlıkta Değiliz." diyor. Bu başlıkla "Kemal Kılıçdaroğlu" imzasıyla kitap çıkarılmış. Kitabın son cümlesi de onun: Sevgili halkım, hiç kimse merak etmesin karanlıkları mutlaka aydınlığa çıkaracağız." (Cumhuriyet Halk Partisi Yayınları, 152 s.)
"Karanlık-aydınlık" bana hiç yabancı gelmedi. Hafızamı yokladım. Nâzım Hikmet''in "Kerim gibi" şiirimsisinde geçiyor. Nazım Hikmet, basamak basak yazar; bir kelime, birkaç hece birer mısradır. O şiirimsisi:
"Hava kurşun gibi ağır!! / Bağır bağır bağır / bağırıyorum. // Koşun / kurşun / erit- / -meğe / çağırıyorum... // O diyor ki bana: / - Sen kendi sesinle kül olursun ey! / Kerem / gibi / yana / yana... // "Deeeert / çok, / hemdert / yok" // Yürek- / -lerin - / kulak- / -ları / sağır... / Hava kurşun gibi ağır... // Ben diyorum ki ona: / - Kül olayım / Kerem / gibi / yana / yana. // Ben yanmasam / sen yanmasan / biz yanmasak, / nasıl / çıkar / karan- / -lıklar / aydın- / -lığa.. // Hava toprak gibi gebe. // Hava kurşun gibi ağır. / Bağır / bağır / bağır / bağırıyorum. // Koşun / kurşun / erit- / -meğe / çağırıyorum....."
Bir partinin, bir hareketin kendisini sınırlamaması lâzım... Türkleri "bütün" görmeli, Türkiye''nin yanında, Türk dünyasına da ufuk açmalıdır. Biliyorum, parti içinde Nazım Hikmet ağırlığı var. Bu bir handikap. "Mustafa Kemal"den başlayıp "Atatürk"ten çıkanlar, "Nâzım Hikmet ideolojisi"ne bigâne olmak zorundadırlar! Yine hatırlatırım; Nâzım Hikmet Sovyetler zamanında "esir" Türk dünyasında aydın çevresinde en sevilen şairdi. Neden biliyor musunuz? Kendisi için, ideolojisi için değil; Türkçeye, Türk birliğine hasret duydukları için. Sovyetler''e kaçan ve Sovyetler''in kontrolünde olan N. Hikmet "esir" Türkler için kullanılmıştır. Türk aydınları "Türk/Türkçe" bağıyla N. Hikmet''i sevmişlerdir. Orta Asya''da da Balkanlar''da da aydınlarla görüştüm. Aydınların ittifak ettiği bu görüşü geçmişte yazdım. (Rahmetli Mehmet Gül arkadaşımın kitabını hatırlatacağım: "Nâzım Memleket mi?". Okusunlar, neleri öğrenecekler!)
Seçim arifesindeyken, Kemal Kılıçdaroğlu''nun cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışılırken, böyle bir kitap çıkarılıyor. Belli ki, adaylık için zemin hazırlanıyor. Adaylık tartışmalarına girmiyorum. Daha önce adaylıkları ve handikapları yazdım. Muhalefetin ikinci büyük partisinin zemin yoklamasında çıkan ismi de işaret ettim. (Bu isim Kemal Kılıçdaroğlu değildi.) Benim emin kaynaklara ulaşacağımı tahmin edersiniz.
Kitabın başında Mustafa Kemal Atatürk''ün 1923''te İzmir İktisat Kongresi''nde yaptığı konuşmadan bir bölüm veriliyor. Mustafa Kemal''in sözleri önemli. Keşke önce aslını, sonra sadeleştirilmişini verselerdi. Sadeleştirilmişi hiç yakışmıyor ve çok yavan kalıyor. (Köşemde, Kemal Kılıçdaroğlu''nun kitabına alınan satırları, daha önce, "Damat var! Hıyar var!" (Yeniçağ, 15 Şubat 2019) başlıklı yazımda açıklamalı vermiştim.)
Kemal Kılıçdaroğlu, kitabının "Önsöz"ünde "elektrik/enerji", "yandaş-besleme", "sosyal devlet" üzerinde özellikle duruyor. "Anayasal bir zorunluluk olan ''sosyal devlet'' kimliğini bir kenara bırakarak, müteahhitler lehine bir vahşi kapitalizm uygulamasını tercih eden siyasi iktidar"dan bahsediyor.
Diğer sayfalar gazetelerden derlenmiş konuşmalar, görüşmeler, birkaç gazetecinin hakkında yazdıkları yer alıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu: "Türkiye''nin geleceğini aydınlatan karanlık bir haftanın hikâyesi olan bu kitabı, okurken aklınızda daima şu slogan olsun: / "Kimse umutsuzluğa kapılmasın! Bize katılın, birlikte değiştirelim!" diyerek umut veriyor.