“Bir yer var biliyorum. Her şeyi söylemek mümkün”

Hataylıların haklı olarak dün (03.08.2024) yaptıkları miting, bir an için Orhan Veli Kanık’ın “Anlatamıyorum” şiirindeki dizelerini hatırlattı bana.

*

O dizelerinde:

“Anlatamıyorum…

Ağlasam sesimi duyar mısın, mısralarımda…

Dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinizle…

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel…

Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu

bu derde düşmeden önce…

Bir yer var, biliyorum…

Her şeyi söylemek mümkün

Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum…

Anlatamıyorum.” demiş şiirinde Orhan Veli.

*

Oysa bu şiir bir anlamda Hataylıların içinde yaşadığı durumu anlatırken, sanki hükûmet Hataylılara kulaklarını kapatmış gibi görünüyor.

Duyuyorlar, ama duymak istemiyorlarmış gibi.

*

Hatay’a önce deprem yaptı yapacağını, sonrasında hükûmet bir türlü yapmıyor, yapacağını.

*

Oysa Hatay’da insanlar barınamıyorlar…

Şiirlerin mısralarında, sayfalar dolusu satırlarda dertlerini anlattılar da…

Yüzlerce, belki binlerce fotoğraflarda gözyaşları akıttılar da bir türlü dokunulamadı o fotoğraf karelerindeki Hataylıların gözyaşlarına.

*

Hatay, şarkılar söyledi dertlerini anlatmak için…

Şiirler yazdı…

Resimler yaptı çocuklar, içinde bulundukları acı ve çaresiz durumu yansıtan…

Belki birileri etkilenir, diye…

Belki de bir dışa vurumun yansımasının ne kadar acı bir şey olduğunu göstermek için ya, gelin görün ki yine de gören göz onları görmedi işte.

*

Yaşamın ne kadar güzel…

Eskiden olduğu gibi ne kadar mutlu olduğunu:

Seslerle…

Görsellerle…

Müzikle…

Ve içinde bulundukları durumun anlatılabilmesi için ne kadar araç varsa hepsini de kullanmaya çalıştılar da bir türlü duyuramadılar seslerini bu mitingi yapana dek!

Belki de Orhan Veli’nin dediği gibi Hataylılar da sahiden bilmiyorlardı:

Kelimelerin bu kadar kifayetsiz olduğunu

bu derde düşmeden önce…

*

Düşünüyorum da deprem sonrasında kendilerine verilen onca sözlerin yerine getirilmesi bu kadar güçlü bir devletin, güçlü(!) hükûmeti için sahiden çok mu zordu acaba?

Bütün dertlere çare olabilecek güce sahip iktidar(!); ne oldu, nasıl oldu da Hatay’ı sokaklara dökebilecek kadar çaresiz bıraktı ve sokaklara döktü.

Oysa Hatay, AKP’ye Büyükşehir belediyesini de vermişken…

*

Depremde en büyük acıyı yaşamış…

En çok insan kaybı yaşanmış…

Çaresizliğin ve hatta sahipsizliğin en acısı gözler önüne serilmişken, geride kalan insanların yaralarının sarılması, o insanların acılarının unutturulması için -ki bu elbette çok zor, hatta imkânsız- çaba sarf etmek, onların barınma yerlerini yapmak, bir hükümetin en önemli görevleri arasında olması gerekmez miydi?

*

Hani; “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” diyen bir anlayıştan gelen bu toplumun yöneticilerine ne oldu da Hatay’da bu insanları, çaresizliklerini haykırmak için miting yapmak zorunda bıraktılar.

“Sesimizi duyun… biz çok zor durumdayız.” diyorlar.

Bu insanların seslerinin duyulmasından…

Taleplerinin yerine getirilmesinden başka nasıl bir düşünceleri olabilir ki?

Yoksa bu insanlar ağrımadık başlarına niye çaput bağlasınlar?

*

Zor dostum zor.

Hatay’a ve Hataylılara reva görülenler sahiden çok zor!

Yazarın Diğer Yazıları