Bir şiirin bana anlattıkları

Doğrusunu isterseniz ben her zaman şiirin gücüne…

Etkisine…

Duygusuna…

Ve toplumda yer ettiği karşılığının muhteşem olduğuna inanmışımdır.

*

1 Ekim 2024 tarihli bu köşeden yazdığım “İnsan, insan yanını arar oldu” başlıklı makaleme yorum yapan sevgili okurum G.K. Hanımefendi, şiir sevdalısı olan beni oldukça etkileyen bir şiirini paylaşmış benimle.

*

Sevgili okurum; iktidar sahipleri her ne kadar memleketi çok iyi yönettiklerini söyleseler de bazı şeylerin farkında olmadıklarını…

Vatandaşın nasıl yaşadıklarını bilmediklerini…

Vatandaşın yaşarken kaybolduğunu ve bütün bunlara da ülkeyi yönetenlerin neden olduğunu şiirinin her dörtlüğünde bir kayıp ilanı verir gibi paylaşıyor.

*

Vatandaşın;

Umudunu…

Gülmeyi…

Onurunu…

Ve dahi insanlığını kaybettiğini…

Hatta kimliğini (kişiliğini) kaybettiğini yazarak, sanki bir anlamda yönetenlerle yönetilenler arasındaki yaşam ve iletişim uçurumunun ne kadar da derin olduğunu anlatıyor.

*

Şiirin ilk dörtlüğü şöyle.

“Bir yerlerde bıraktım mutlak

Bir düş sonrasında mı?

Yalan sözlerin ardında mı bilmem!

Ben umudumu kaybettim!” diyor.

Buradan anladığım kadarıyla konuşulan yalanlar, vatandaşımıza hayal kurmayı, umutlandırmayı dahi unutturmuş.

Sahiden de ne acı!

*

Şiirin ikinci dörtlüğü:

“Yemek kokularıyla doyan çocuk mu aldı

Simidi toplatılan adamın gözyaşları mı kaptı

Yanan ormanların çığlıklarında mı kaldı bilmem!

Ben gülmemi kaybettim” diyor.

Artık insanların karınlarını yemek kokularıyla doyurma noktasına geldiğini…

Ormanların öyle veya böyle yakılırken, içindeki canlıların feryatlarını öyle acıyla yüreğinde hisseder olmuş ki gülmeyi unuttuğunu, yani gülmeyi dahi kaybettiğini söylüyor.

*

“Bir yerde düşürmüş olmalıyım” diye başlıyor üçüncü kıtasına…

“Para batağında mı?

Yaltaklandığımda mı?

Kapalı kapılar ardında mı bilmem!

Ben onurumu kaybettim” diyor.

Bu dörtlükte anlattıklarıyla hiçbir dahli olmasa da kapalı kapılar ardında alınan yanlış kararlarla, vatandaşın bedel ödediğini ve bir anlamda o ödenen bedelin onurunu kaybetmesine neden olduğunu anlatmaya çalışıyor.

Ne kötü bir durum.

*

“Kavramları değiştirdiğim zaman mı?

Çıkarlarım için birilerini ezdiğim an mı?

Hak, hukuk, vicdanı dışladığımda mı bilmem…

Ben insanlığımı kaybettim!” diyor ya, hani bu dörtlükte belki de en acısı da kaybettiğini söylediği insanlığı!..

Kavramlar değiştiğinde anlayış da değişince…

Çıkarlar ön plana gelince ve dahi karşı taraf ezildiğinde…

Hak, hukuk ve vicdandan yoksun bırakıldığında, insanlığını kaybedebiliyormuş insan heyhat!..

*

Ve o sevgili okurum, şiirinin dizelerine yansıttığı:

Kaybettiği gülmesini…

Kaybettiği onurunu…

Kaybettiği insanlığını arıyor şimdilerde.

Ne içler acısı!..

*

Ne dersiniz bu şiirin muhatapları bir an, böyle bir şiirin yazılmasına neden oldukları için azıcık da olsa düşünürler mi acaba?

Yoksa umurlarında bile mi olmaz?

Ne dersiniz?

Yazarın Diğer Yazıları