Bir armağan kitabının hatırlattıkları
Ötüken Neşriyat “Mehmet Eröz Armağanı’nı çıkardı. Yayın evleri külfetli gördükleri için armağan kitabı çıkarmak istemezler. (Külfetin bir sebebi masrafsa, bir sebebi de onlarca insandan yazı toplayabilmektir. Yazı toplamak işkencedir!) Eğer bir armağan kitabı çıkardılarsa, bilin ki, “armağan” ettikleri isme çok değer atfediliyordur. Zamanında “Atsız Armağanı”nı da Ötüken çıkarmıştı. Şimdi aklıma gelmiyor ama başka armağanlar da yayınlamışlardır.
Ötüken Neşriyat’ın “bizim kültürümüz “de ayrı bir yeri vardır. Yetişmemizde başlı başına âmil desek yeridir.
Şu kadarını hatırlatayım, “millî” sayabileceğimiz hemen bütün isimler, Ötüken’in raflarından geçmiştir.
Mehmet Eröz Armağanı’nın yükünü Dr. Mustafa Aksoy ve Doç. Dr. Osman Yorulmaz taşımışlar. Nasıl yorulduklarını tahmin edebiliyorum.
Mehmet Eröz, Ötüken’in temel direklerinden Erol Kılınç Ağabeyin hemşehrisidir... Önem atfedilmesinin bir sebebi de bu desem, haksızlık etmiş olurum! Çünkü Mehmet Eröz, millî kültür hareketlerinin her ucunda yer almış yüksek bir değerdir.
Ben de tâ lise yıllarında “Büyük Türkiye “dergisindeki yazılarından tanımıştım. Sonra yutar gibi okuduğumuz Töre dergisinde fikrimizi pekiştirdi. Aklımdadır; “ulus” kelimesinin ne olduğu ve nasıl kullanılacağını merhum Prof. Dr. Mehmet Eröz’ün Büyük Türkiye dergisindeki makalesinden öğrenmiştim.
Sayfaları açıyorum...
İlk makale Yaşar Çağbayır’ın: “Sökeli Bir Sosyolog: Mehmet Eröz”. İlim adamımızın biyografisini o makaleden öğrenebiliriz.
İkinci makale Dr. Mustafa Talas’tan: Mehmet Eröz’ün Açıklamalı Bibliyografyası. Mustafa Talas, gerekli bir iş yapmış ve Eröz Hoca’nın çalışma alanlarını detaylandırdığı gibi, kitaplarının ve makalelerinin bir listesini çıkarmıştır.
Dr. Mustafa Aksoy’un “Türklüğümüzü Mehmet Eröz’den Öğrendik “başlıklı yazısı aslında çok şeyi ifade etmeye yetiyor. Kendisini “Türk”ün dışında görenler bu yazıyı okumalılar.
Bu Armağan’dan hareketle ele almak istediğim konuya sonra geleceğim...
Eserdeki bütün makaleler, size yeni ufuk açıyor. Herkes kendisine göre çok şey alacaktır.
Prof. Dr. Erol Göka ve Dr. Murat Beyazyüz’ün birlikte işledikleri bir konu beni heyecanlandırdı: “Göçün ve Türk Göçebeliğinin Psikolojisi”.
Hz. Peygamber (a.s.) göçle İslâmı yaymıştır. “Hicret” deyince anlam birden değişiyor ama bu asıl göçtür.
Türkler de mukim kalmamış ve göçmüştür.
“Hicret” ve “göç” arasında bir paralellik kuruyorum.
Prof. Dr. Göka ve Dr. Beyazyüz’ün meseleyi psikolojik yönden ele alışları elbette meselenin bir yönüdür; meselenin bir de “medeniyet” yönü vardır, bunun üzerinde durmak gerekir.
Türkler Anadolu’ya değil yalnız; Avrupa’nın içlerine de göçmüşlerdir. Bunu iktisadî, siyasî sebeplerin çok ötesinde düşünmeliyiz.
Meselâ Anadolu’ya geldik ve yerleşik hayat sürenlere karşı -tabir ne derece uygun bilmiyorum- “üstünlük” kurduk. Neden? Sizin bunu düşünürken ben zamanımızı ilgilendiren bir meseleye geleceğim. Yine Mehmet Eröz Armağanı’ndan:
Ömer Faruk Yelkenci,”Osmanlı Devleti’nin Avrupalılığı ve Azınlıklar Bağlamında Islahat Fermanı”makalesinde Islahat Fermanı ve ardından gelen Tanzimat Fermanı ile “azınlıklar”a, bir başka ifadeyle”Hristiyanlar”a tanınan hakların neler getirip neler götürdüğüne dikkati çekmektedir.
Yazar, makalesini kastederek”Islahat Fermanı karşısında Türk Devletinin karşılaştığı durum ile bugün Avrupa Birliği’ne girmek üzere olan Türk Devleti’nin karşı karşıya kaldığı sorunlar arasındaki ilgi üzerinde durulmaya çalışılmıştır”dedikten sonra şu düşündürücü kıyası yapar:
“Islahat Fermanı ile Osmanlı Devleti’nin iç işlerine müdahale hakkını elde eden ve Osmanlı topraklarındaki Hristiyan azınlığın hamisi olma hakkını kazanan İngiltere, Fransa ve Rusya gibi devletler, bu durumu Osmanlı aleyhine çok iyi kullanmış ve Osmanlı’ya büyük sıkıntılar yaşatmışlardır. (...) Bugün Avrupa Birliği tarafından insan haklarına ve azınlık haklarına vurgu yapılarak, Türkiye Cumhuriyeti’ne benzer şekilde yaşatılan sorunları anlatmaya gerek duyulmamaktadır.
Batı dün ne ise bugün de o... Millî Mücadele o zaman da vardı, bugün de var!
Anayasadan”Türk”ü silmek isteyenlere özellikle duyurulur.