Bir anadil tartışması (1)
PKK, anadilde eğitimi vazgeçilmez şart olarak önü sürüyor. Biliyorsunuz, bu mesele üzerine ne zamandır ilim adamlarımızla konuşuyorum. Bugünden itibaren anadilde eğitimi savunan Doç. Dr. İlhan Kaya ile yaptığım konuşmayı vermeye başlayacağım. Politik mülahazaların dışında ne olabileceğini, melelenin nereye gidebileceğini düşünüyorum.
Doç. Dr. İlhan Kaya, Dicle Üniversite öğretim üyesi (idi), bu konuşmayı yaptığımız sırada İstanbul’a, Yıldız Teknik Üniversitesine geçti. Aynı zamanda UKAM’ın (Uluslar Arası Kültürel Araştırmalar Merkezi) başkanı. Şubat 2013’te “Türkiyle’de Anadilde Eğitim Sorunu: Zorluklar, Deneyimler ve İki Dilli Eğitim Modali Önerileri” başlıklı raporu yayınlamış.
Bu raporun girişini okuyunca böyle bir rapor olabilir mi, diye düşünmeden edemiylor insan. Şöyle denmiş:
“Klasik ulus-devletler, özünde dışlayıcı ve ötekileştiricidir. Ulus tasav-vurları, genelde tek tipçidir. Farklılıkları yadsır, çeşitlilikten ürker, farklı kültürel ve siyasi talepleri bölücülük olarak algılar ve şiddetle bastırır-lar. Fransız Devrimi ile kurulan ulus-devletlerin birçoğu, imparatorluk-ların bakiyesi olarak miras aldıkları çok kültürlü yapıları dışlayarak ulus bilincini oluşturma çabasına girdiler. Ulus-devlet kurucuları, kendi tasavvurlarına uy-gun bir ulus kimliği inşa ederek bunu ulus-devletlerle ete-kemiğe bürümeye çalıştılar.”
İlhan Bey kusura bakmasın, peşin hükümlü bu sözleri değerlendirmeye “değer” bulmuyorum.
İlhan Kaya ile yaptığım konuşmayı soru-cevap olarak vereceğim, sonunda bizim de sözümüz olacak.
-Siz, “Adil olmayan bir sistemin, farklılıkları bir arada yaşatması imkânsızdır. Eşitsiz ve adil olmayan bir sistem ise çökmeye mahkûm.” diyorsunuz. Neye dayanarak söylüyorsunuz bunu?
İ. Kaya: -UKAM’a rapor hazırlarken bütün dünyada eğitim sistemlerine baktık. Kanada’da nasıl yapıldı, Fransa’da nasıl yapıldı, İspanya’da nasıl yapıldı, ABD’de nasıl yapıldı, İngiltere’de nasıl yapıldı, benzer tartışmalar. Meselâ İngiltere’de Galler’le ilgili tartışmalara baktığınızda, “Galce eğitim olur mu?” diye tartışmalar var. Belli bir yasal düzenlemeler yapıldıktan sonra ilk başta büyük ilgi gördüğünü görüyoruz. Müthiş bir anadilde eğitim talebi oluyor. İnsanlar kendi dillerinde eğitim almak istiyorlar. Bu İspanya’da Bask bölgesinde de böyle, Katolanya’da da böyle. İlk başlarda yoğun ilgi oluyor, sonra bu ilgi giderek düşüyor. Meselâ Galler’de ilgi yüzde 3’e geriledi. Yasaklı durum, inanılmaz derecede bir ilgiye, bir talebe dönüşüyor. Zaman geçince insanlar rasyonel düşünmeye başlıyorlar. Ticareti, uluslar arası ilişkileri, diğer eğitim olanakları falan olunca insanlar anadillerini yine önemsiyorlar, yine öğreniyorlar ama egemen dili öne çıkarıyorlar. Bu her yerde böyle, Fransa’da da, ABD’de de’85 ABD’de Arizona’da Meksikalıların talepleri var, sonra bu talebin büyük ölçüde düştüğünü görüyorsunuz. Aynı şekilde Türkiye’de de olabileceğini düşünüyorum.
-Siz şimdi şunu mu diyorsunuz? Biz bu anadilde eğitimi verelim. Nasıl olsa yürümeyecek, talep düşecek. Herkes görsün. O zaman riske girilmiyor mu?
Romanya’da da Macarlar aynı tartışmayı 1991’de yapmışlardı. Onların da talebi olmuştu.
(Devam edecek.)