Bir acı savunma
Keşke “Balyoz” ve “Ergenekon” davalarında şu konuşmaların yapılması noktasına gelinmeseydi. Önceki gün Yargıtay’da görülen “Balyoz” davasının temyiz duruşmasında Emekli Albay Fikri Karadağ’ın avukatı Nevzat Çetin şunları söylemiştir:
“Bu davanın ne olduğunu anlatmak için 2 demeçten söz edeceğim. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş: ‘Balyoz ve Ergenekon davaları olmasa açılım yapılamazdı’ ve Murat Karayılan: ’Hükûmet bu davaları açarak doğru olanı yapmıştır.’ demişlerdir... Bu dava siyasî bir dava. Onun için dava öncesi ve sonrası siyasi gelişmeleri hatırlamamız gerekiyor. BOP açıklandı, haritalar ortaya çıktı. Askerler NATO toplantısında haritalara tepki gösterdi. Erdoğan’a eşbaşkan görevi verildi. Ama BOP’un önünde TSK gibi büyük bir engel vardı. Bu engel oldukça Türkiye ayağı gerçekleşmeyeceği gibi Suriye ve İran halledilemeyecekti. Düğmeye basıldı... Genelkurmay dahil herkes dinlemeye alındı. Gizli tanık gibi uygulama yasaları kondu. Siyasî ve birçok insan bu şantaj malzemeleriyle tasfiye edildi... Yandaş basın oluştu. İnsanlar tutuklandı... Delil üretim merkezi çalıştı... Yüzlerce çürütmeye rağmen sözde delillerle imam bildiğini yapar misali tutuklandı. Habur’da ise bölücülerin ayağına kadar gidildi. Bu davalarda vatanseverler mahkûm olunup, TSK tek bir mermi atmadan hukukî silâhla vuruldu. Doğu’da başarılı görevler yapan askerler tutuklanarak ödüllendirilmiştir. Düşmanların çok istediği, TSK’da psikolojik çöküntü yaratıldı. Başbakan: ‘Geldiğimde ayağa kalkmayan general şimdi nerede? demişti. Engin Alan hükûmete darbe yapmaktan içeride yatıyor. Türk hukuku silâhla vurulmuş ikiye bölünmüştür. Hatta 5’e bölünmüştür: Ermenistan, Kürdistan, Patrikhane, Pontus, Ankara ve civarı. Devlet, Silivri’de kurulan mahkemeyle büyük yara almıştır. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Ege ve Akdeniz’de etkisiz hale getirilmiştir... Bu davayla Deniz Kuvvetleri perişan edilince Başbakan’ın dediği gibi donanmaya komutan bulunamaz hale gelindi... Bir gün bölündüğümüzde, nerede yanlış yaptık dediğimizde acı çekmeyelim. Cicero demiştir ki ‘Ey zamanın muhteşem hâkimleri; isterseniz benimle ilgili idam kararı verin ama bundan önce vereceğiniz kararın kime yarayacağını düşünerek verin.’ 10 yıldır parçalanma noktasına geldik...”
Biliyor musunuz, ben “Balyoz”un önemli bir sanığından zarar gördüm; “En iyi hoca ödülünü”nü aldığım hâlde, başına geçtiği üniversiteden atıldım. Bu kadar söyleyeyim. Bir haksızlık varsa susmalı mıyım!
Böyle konuşmalara karşı da çıksam, bazı gerçeklerin altının çizildiğini söylemeden geçemeyeceğim.
Ta 2003’te yazdım: Erbakan’a tahammül edemeyenler, Erdoğan’a hiç tahammül edemezler; Erbakan’ı hafif hafif okşayanlar, elbette Erdoğan’ı vururlardı. Kehanetle değil, akıl yürüterek bu sonuca varırsınız. “Darbeciler”i toplayacağız derken akla gelmedik uygulamalara gidilmiştir.
Av. Nevzat Çetin’in savunmasını, ileride, araştırıcılar tozlu raflardan indirip bir dönemin mahkemeleri üzerine derin derin düşündüreceklerdir.