Berktay ezberi bozdu
“Aydınlık” grubunun eski ideoloğu, sonraki en amansız tenkitçisi -ki eski yoldaşlarına bir garazı olduğunu açıkça ortayla koyuyor- bu sıra çok önemli şeyler söylüyor.
(H. Berktay’ın geçmişte de bu “garaz”ını yazmış ve “Aydınlık” grubunun lideri Doğu Perinçek, Berktay ve gibilerinin “garaz”ının sebeplerine dair -talebim üzerine- tahlilî bir yazı göndermişti.
Halil Berktay “tarihçi” olarak referans gösterilebilecek hangi ilmî çalışmalara imza attığını bilmiyorum ama, solun içinde, polemik yazılarında, biraz da edebiyat katarak kalemini kullanabilen birkaç yazardan biri. “Taşnakçılık ruhunu” canlandıran Halil Berktay, benim bu “övgümü” bir tarafa yazsın! Kitaplarım hakkında bilgisi varsa neden böyle dediğimi anlamıştır! Kalemindeki kıvraklığı tarihle ülfetine bağlayabiliriz; “okuma yapması”, Türkçeyle bağını kuvvetlendirmiştir!
(“Okuma yapma” meselesi aklımı kurcalayıp duruyor, trafik polislerinin anonslarında çok duyduğumuz “Bekleme yapmayın!” gibi bir şey... Benim çocuk doktorada yeterliliği geçti, tez yazma merhalesine geldi, “Ne yaptın; aldın mı tezi?” diye soruyorum... Hocası: “Okuma yap biraz.” demiş, her seferinde “Okuma yapıyorum babacığım!” diyor.)
Berktay’ın “Taşnakçılık ruhunu” canlandıran ilk isim olduğunu yazarken aklıma geldi: Türkiye’de “Ermeni soykırımı” iddialarının en şedit savunucusu Berktay, Hrant Dink’in ölümüne giden yolda kanlı taşları döşemiş olabilir mi? Hani iddia ediyorlardı ya -sevgili Ersin Kalkan’ın kulaklarını çınlatayım- bazı gazetelerin ajite edici yayınları yüzünden Dink öldürüldü diye... Berktay’ın etrafında hâlelenen grup da milletin ayranını kabartmış olamaz mı!
Tartışalım, derim.
***
Söz sözü açtı... Asıl konumuz “sol”un “1 Mayıs” ibadeti!
Berktay, tabuları yıktı ve: “1 Mayıs 1997’deki 34 kişinin öldüğü Taksim’deki olayların müsebbibi sol fraksiyonlardır. Keskin nişancı falan yok!” dedi.
Çinci Maocular, Rusçu DİSK’çiler, İGD’ciler, Dev-Sol, Dev-Yol, Arnavutçu Halkın Kurtuluşu, daha bilmem ne bir sürü fraksiyon, bütün militanları silâhlı, Taksim’de güç savaşı veriyorlar ve 34 insan hayatını yitiriyor. İçlerinde üçü veya yedisi silâhla vurulmuş, diğerleri izdihamda eziliyorlar. Yazık tabiî... Büyük yara. Öyle bir itiraz yükseldi ki, Berktay cevap vermek zorunda kaldı:
“Solun içinde bir yığın insan geçmişte yaşamaya devam ediyor. 1980’lerdeki yıkılışın ardından geçmişteki kimlik unsurlarına tutunmak hayatî bir şey hâline gelmiş. İşte 1 Mayıs 1977 böyle bir şey. Bunun dışında hiçbir şeyi kabullenmek istemiyorlar. Bu psikolojik bir durum.” (Taraf, 4 Mayıs 2012)
En önemli şahit olarak, o gün taksimde “belgesel” çeken İshak Işıtan, bütün silâhları görmüş. Ancak kendisi de solcu olduğu için “belgesel”den bu tür görüntüleri ayıklamış.
Bundan sonra söylenecek söz yoktur!
“1 Mayıs” konusu kapanmıştır!