Belediyecilikte hata 2028’de kaybettirir
Yerel seçimden beri, bundan sonrasına dair iktidar ve muhalefet taraflarından farklı yorumlar yapılıyor. Her zaman olduğu gibi seçimin “gerçek” kaybedeni/kazananı konusunda uzlaşılamıyor.
Şahsen bu faydasız tartışmanın odağında olan “yerel seçim” ve “genel seçim” farkının önemine dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Zira, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bayram mesajında dahi vurguladığı uzun bir seçimsiz sürece girdik.
Bu süreçte iktidar ve muhalefetin ana hedefleri belli:
İktidar, ekonomiyi iyileştirmeye odaklanmalıyken;
Muhalefet de elde ettiği belediyelerde örnek bir belediyecilik sergilemeli ki, başarılı bir yönetici olabileceğini kanıtlasın.
Bu açıdan popülist yaklaşımların, siyasi şovların muhalefete uzun vadede bir yarar getirmeyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Muhalefetin önceliği, belediyeciliği en iyi şekilde yaparak hizmet ettiği kesimin takdirini kazanmak.
“Diğer” siyasi partiler
Siyasetteki kimliksizleşme eğilimi, popülist yönetim ve ittifaklara kapı açan seçim mevzuatının sebep olduğu çok sayıda partinin etkin konumda olduğu veyahut gündemi meşgul ettiği dönemde yerel seçimle birlikte sona ermiş görünmekte.
Yerel seçime dair anketlerde daha görünür olan, küçük siyasi partileri “diğer” kategorisinde değerlendirme eğilimi, yerel seçimlerin ardından bu partilerin yüzde 1’e, hatta bazısının binde 1’e bile ulaşamayan oy oranının ardından daha da yaygınlık kazandı.
Bu açıdan, son genel seçimlerde Altılı Masa’nın bileşenleri olarak siyasette etkin partiler olabilecekleri iddiasıyla adları anılan DEVA ve Gelecek Partisi ile gençlerin desteklediği parti olarak konuşulan Memleket Partisi, “diğer” kategorisi içerisinde yer alan etkisiz partiler haline geldi.
Bu hâlde, 2028 genel seçimlerine kadar yeni partilerin doğması olası olsa da mevcut küçük partilerin akıbeti, seçmenin bu kadar birbiri içinden doğan ve birbirinden pek de farklılaşamayan partilere desteği olmadığı mesajıyla birlikte okunmalıdır.
Bu da temelini sağlam kuramayan yalnızca siyasetçilerin kişisel hedeflerine dayanarak kurulabilecek olası partilerin önünü kesmiştir.
Ancak mevcut partilerin özellikle de belediyecilik hizmetlerindeki başarıları ve seçimsiz dönemi iyi değerlendirmeleri veya değerlendirememeleri, siyasi partiler arasındaki dengenin değişmesine kesinlikle yol açacaktır.
Bu yüzden şimdi yapılan hesaplamalar, dört yıl sonrasının siyasi matematiği ile uyuşmayacaktır.
Öncelik belediyecilik olmalı
Neticede bu yerel seçimlerin sonucu, seçmen çoğunluğunun memnuniyetsizliğini göstermiştir; ancak bu, seçmen çoğunluğuna hâkim ideolojinin değiştiği anlamına gelmemektir.
Genel seçimlerde aday kimliklerinin geri planda kalması, ideolojik değerlerin öne çıkması söz konusudur.
Dolayısıyla o gün geldiğinde muhalefetin elindeki en önemli koz, başarılı bir iktidar olabileceğine dair seçmeni inandırmasını sağlayacak olan önümüzdeki dört senelik seçimsiz süreçteki faaliyetleri olacaktır.