Bedrettin'i anlamak
Şeyh Bedrettin, 598 yıl önce 18 Aralık'ta Serez'de idam edildi.
Çok insan "Şeyh Bedrettin kim?" diye soracak...
Kimi Osmanlı'ya başkaldıran, kimi İslâma aykırı fikir üreten falan kişi diyecektir.
Kim ne olursa olsun eser bırakmışsa, isim bırakmışsa bilmemiz gerekiyor.
Şeyh Bedrettin'e Alevîler sahip çıkmak isterler. Bir Alevî kuruluşunun sempozyumunda Bedrettinîlerle karşılaşınca çok şaşırdım. Bedrettinî grup Trakya'daymış. "Âyin" mahiyetinde bir araya geliyorlarmış. Sonra Dergâh dergisinde "Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin" serisini okumuştum. Franz Babinger'in araştırması. Babinger yazdıysa üzerinde durmak gerekir. Almancadan tercüme eden ise, Köprülüzade Ahmet Cemal. Fuat Köprülü'nün amca oğlu. Babinger'in araştırması Dergâh'ta 13 (20 Ekim 1921), 16-31., 33-34., 37., 40-41. (20 Aralık 1922) sayılarında veriliyor. (Dergâh'ın 42 sayısını da yeni harflerle yayımladık. TTK yayını.)
Babinger, neden Şeyh Bedrettin'e dair araştırma yaptığını, 1919 tarihli, bu serinin "mukaddime"sinde anlatırken, "Carl Brockelmann, Karaburunlular hakkında tetkikatta bulunmaklığımı tavsiye ile bu kitabı tahrire beni teşvik ettiği gibi daha evvel Richard Hartmann da Küçük Asya derviş ihtilâllerini ilmî esaslar dâhilinde tetkik eylemekliğimi tavsiye etmişti." der ve dönemin ünlü Şarkıyatçılarını-Türkologlarını bir bir sayarak her birinin eserlerinden ve ellerindeki nadide kaynaklardan istifade ettiğini söyler. Bahsettiği bütün bu isimler Hammer, George Jakop, Mordtmann, Giese, Goldziher, Heinrich Schurtz, Hans Blocher, Clément Huart, Rudolf Tschudi, Helmut Müller, Nicolson, yeni araştırıcıların da sık dipnot düştükleri isimlerdir.
"Biz"i neden biz değil de, elin yabancıları araştırıyor? "Oryantalist değiller mi! Vardır bir kasıtları!" diyoruz, sonra şüphe oklarını bu isimler ve daha nicelerinin üzerine çeviriyoruz. Hakkımız yok. Alabildiğini al, yanlış bulduğuna şerh düş. Kimseyi yok sayma. (Babinger'in Fuat Köprülü ile Anadolu'da İslâmiyet tartışmaları, ilim çevresinde sık dile getirilir.)
Bedrettin'i bir taraf sahiplenip bir taraf reddedemez. Kimsenin buna hakkı yoktur. Zamanında Nâzım Hikmet Ran "Şeyh Bedrettin Destanı"nı yazmış. Kör ideolojisine bir dayanak aramak için yazsa dahi, sağolsun, en azından ismini duymamıza, "Kimdir?" sorusunu sormamıza yol açmıştır. Sonra araştırmalar derinleşmiş ve fikrinin çerçevesi ortaya çıkmıştır. Kimsenin inancını tartışamayız, muaheze edemeyiz; ne olduğunu bilmeliyiz. Ve "yanlış" diyorsak, sebebini ortaya koymalıyız. Tenkit edebilirsiniz. Ancak her tenkidin bir dayanağı olmalıdır. Hak Teâlâ Kur'ân'ın kaç yerinde aklımızı kullanmamızı buyuruyor. İlmin kapısını his değil akıl açar.
Babinger'in "Karaburunlular" dediğini Nâzım Hikmet Ran şiirinde "Karaburun mağlûpları" diye anar. Bedrettin'in baş müridi Börklüce Mustafa ve taraftarları, İzmir-Karaburun'da faaliyet göstermişler, sonunda Osmanlı güçlerince bertaraf edilmişlerdir. Bedrettin'in yandaşı Torlak Kemal Manisa'da, Bedrettin de Serez'de yakalanarak asılmışlar.
Bedrettin'in fikri, şu idi, bu idi tartışmasına girmeyeceğim. Çok yazıldı. Yalnız Bedrettin'den kimse kendisine bir isyan bayrağı biçmesin.
En son ayrıntılı çalışmayı Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar yayımlamıştır: "Şeyh Bedreddin-'Velâyet'ten 'Siyaset'e" (Ötüken Neşriyat, 496 s.). Ufkumuzu alabildiğine açan bir eser.