'Bayrak' şairini ne kadar tanıyoruz?
Arif Nihat Asya, 45 yıl önce bugün hayata gözlerini yumdu. Arif Nihat Asya'yı ne kadar tanıyoruz?
Bir zaman geldi, "Bayrak" şiirine bile tahammül gösterilemedi. Hâlbuki millî bayramlar "Bayrak" şiiri okunmadan kutlanamazdı.
"Bayrak" şiirinin mısralarını değiştiremeyince, sansürlediler. Şimdi okunuyor mu, ders kitaplarında var mı bilmiyorum.
Prof. Dr. Mehmet Kaplan'ın, edebiyatseverlerin çok iyi bildiği "Şiir Tahlilleri" kitabının ikinci cildinde, Arif Nihat Asya'nın özellikle "Bayrak" şiirini tahlil eder:
"Bayrak şiiri, millî bir sembol olan bayrağı yücelten bir şiirdir. Burada bayrak 'sen' diye, kendisine hitap edilen ve sevilen bir varlık olarak tasavvur olunmuştur. Şiirde bayrak (sen) ile sıkı münasebette bulunan başka bir varlık vardır, o da şairin kendisidir. Şiir bütünü ile şair ile bayrak (ben ile sen) arasındaki derin bağlılık duygusunu ifade etmektedir.
Bu iki varlık arasındaki bağ, şiirin temel unsurlarını teşkil eden ses, hayal, yapı ve mana tabakalarında kendisini gösteren çeşitli tezahürlere meydan vermektedir...
Şiire hitabet tonunu veren, bayrağa 'sen' diye hitap edilmesi ve sevgili bir varlığı temsil eden bu kelimenin sık sık tekrarlanmasıdır..."
TDV İslâm Ansiklopedisi 'nde "Arif Nihat Asya" maddesi Mehmet Kaplan'ın talebesi Prof. Dr. Necat Birinci'nin kaleminden çıkmıştır ki, N. Birinci, eski Ak Parti milletvekili ve MEB Müsteşarı'dır. Şairimiz millî ve dinî heyecanını vurgular: "Arif Nihat'ın millî değer ve şahsiyetleri konu alan şiirleriyle dinî iman ve heyecanı işleyen şiirleri, 1950'den sonra yetişen yeni nesillerde tarih şuurunun ve dinî duyguların uyanmasında ve gelişmesinde önemli rol oynamıştır."
Bu yazıda siyasete girmek istemem ama, iktidar, hep benim parti, senin parti dediği için, kendi partilerinden bir ilim adamamızın yazdığı ansiklopedi maddesinde Arif Nihat Asya'nın neyi öne aldığı vurgusunu hatırlatmak istedim.
Arif Nihat Asya döneminin bazı şairleri gibi, başka bir çizgiye gelseydi, meselâ Moskova'ya kaçsaydı, "üniversite" adı altında ideolojik kampa girseydi öyle baş tacı edilecektir ki, onun yanında, çok sevdikleri basamaklı şiir yazan yaya kalacak, bütün basamakları bir bir çökecekti.
Türkiye millî olan, her zaman kadre uğramış, hep arkaya itilmek istenmiştir. Nasıl bir propaganda, nasıl birbirlerine destek oluyorlar insan şaşırıyor. Pespaye, kozmopolit, benliğini "satkın" ideolojilere kapılamış şairimsiler, devlet kademesinde bile el üstünde tutulmuşlardır.
Arif Nihat Asya şiir anlayışını anlatıyor:
"Bana göre önemli olan, şiirde bizim duygumuzu, bizim ruhumuzu, bizim kültürümüzü, bizim medeniyetimizi ortaya koymaktır. Muhtevâda millî olmaktır.
Kendisini bir aktör gibi, sık sık başkaları nâmına konuşmaya salâhiyetli, hattâ mecbur kabul etmezsek şair, cemiyetin adamı olmaktan çıkar.
Birçok eserlerde tez sanat zevkınden önce geliyor. Yani sanatı eşek yapıyorlar, tezi onun sırtına bindiriyorlar. Sanat bir semer hayvanı değildir. ( ...) kozası içinde reklâmsız çalışan bazı sanatkârlardan yarına gerçek sanat örneği romanlar, hikâyeler, hatt a piyesler kalacaktır." (Prof. Dr. Sadettin Yıldız, Arif Nihat'ta Milliyetçi Tavır", Türk Düşünce Dünyasında Türkiz, Yıl: 6, S. 31, Ocak - Şubat 2015).
Değerlerimize sahip çıkmalıyız.