Batı PKK için pek endişeli!
PKK bitecek endişesiyle ABD devreye girdi, Ankara Mutabakatı imzalandı.
Dolaydan PKK ile sözleştik! Dolaydan diyorum; çünkü, Saray'da, ABD'li yetkililer, bizim devlet erkânının gözünün içine baka baka Abdullah Öcalan'ın en sadık adamlarından, PKK'nın Suriye kolunun başındaki Şahin'le telefon trafiği işlettiler. Bizim taleplerimizi Şahin'e, Şahin'in taleplerin bize ilettiler!
A. Öcalan yabancımız değil! "Dostumuz" sayılır. Bir bakarsınız nevruz mitinginde kitlelere mektubu okuturuz. Bir bakarsınız, heyetler gönderir kendilerine akıl danışırız. Bir bakarsınız, Dolmabahçe Sarayı'nda talep listesini açıklatırız. Bir bakarsınız, belediye başkanlığı seçiminde, bir öğretim üyesini gönderir, mektup getirttiririz.
Şahin, A. Öcalan'ın en sadık adamı olduğuna göre; gelin, Trump'tan rica edelim, müttefiki Şahin'e, bir günlüğüne Türkiye'ye gelmesine izin versin. PKK başını İmralı'ya götürelim, ABD heyeti ve bizim MİT elamanları yanında Öcalan'dan talimat alsın. "Adamımız" herhâlde "yamuk" yapmaz!
Dudaklarınızda müstehzi gülüşü görür gibiyim. Maalesef olmaz/olamaz denilenler oluyor!
ABD karşısında, bizim de manevra alınız dar. Böyle bir diplomatik yolu denemek için, 13 maddelik mutabakatı imzaladık. PKK'ya çekilmesi için verdiğimiz 120 saatlik süre yarın gece yarısı dolacak.
Herkes biliyor ki, bu geri çekilme bir bahane. Yeni tahkimat, yeni plan için zaman kazanma. ABD taşeronuna, "Silahı bırakın." demiyor, "Türkiye ve Suriye Millî Ordusu, hızlı girdi. Döküldünüz. Sizi kurtarmak için, Ankara Mutabakatı'nı imzaladık." demeye getiriyor. Bunun başka türlü tefsiri mümkün değil.
Washington'ın bir başka endişesi: ABD askerlerini çekince Türkiye PKK'yı tepelesin görüntüsü ortaya çıkıyor. PKK, arkadan vurulduğunu düşünüyor ister istemez. Beşşâr'ın askeri kılığına giriyor, Türkiye'nin henüz ulaşmadığı yerlerde Moskova-Tahran-Şam ile iş birliği yapıyor. Bu vaziyet ABD'nin hiç hoşuna gitmiyor. Taşeronunu kaybedeceği, bir daha Suriye'ye giremeyeceği telaşına düşüyor. Trump, en Evangelist, en Siyonist başkan yardımcısını Ankara'ya göndererek bir mutabakat yolu arıyor. Trump'ın öyle bir geri bir ileri saçma sapan tivit attığına bakmayın. Onu yönlendiren "üst akıl" ne yaptığını biliyor. O "üst akıl"ı tahmin edersiniz; Evangelist-Siyonistlerin aklı.
PKK'nın sınırlarımızın hemen ötesinde hem Suriye tarafında hem Irak tarafında ve hem de, belki inanmayacaksınız, İran tarafında olması çok çok mühim... Türkiye mütemadiyen taciz edilmeli, mütemadiyen teyakkuzda tutulmalıdır.
Almanya'nın eski Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, "En iyi müttefikimiz Kürtleri Batı olarak kullandık; çünkü, kendimiz girmek istemedik." dedi. Onun "Kürtler" dediği aslında PKK.
Yeni haber; Fransa'da 8 siyasî gruptan 59 milletvekili, Cumhurbaşkanı Macron'a, bize müeyyide başlatması ve Türkiye'nin NATO üyeliğinin askıya alınması için harekete geçme çağrısı yapıyor. "Kürt müttefikleri"e yardım edilmesi için her türlü çabayı göstermesi isteniyor, "IŞİD barbarlığına karşı verdiğimiz ortak mücadelede ağır bedeller ödemiş Kürt müttefiklerimizi korumalıyız." deniyor.
IŞİD'le mücadele eden Türkiye hâlbuki... Maksat "Kürt" diyerek, PKK'yı korumak.
Dünya'da Türkiye'ye karşı tavrın şiddetine bakılırsa, PKK'nın köşeye sıkıştığı çok açık.
Asla taviz verilmemelidir!