Başörtüsünün düğümü
Recep T. Erdoğan, "Başörtüsünü Anayasa''da garantiye alalım." diyor. "Tayyip"in Adalet Bakanı Bekir Bozdağ anında atılıyor: "Anayasa değişiklik teklif taslağı hazırlama çalışmalarımıza başlıyoruz."
("Tayyip''in Adalet Bakanı" sıfatını bir kasıtla kullanmıyorum. Bekir Bozdağ, 22 Mayıs 2016''da, kongrede, Ak Parti''nin divan başkan idi. Öyle bir coşkundu ki "Ak Parti Tayyip''in partisidir. Ve öyle olmaya devam edecektir. Kurumsal olarak devam ettikçe Cumhurbaşkanımızı AK Parti''den, AK Parti''yi Cumhurbaşkanımızdan ayrı düşünmek mümkün değildir. Tek neferi vardır o da Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan''dır." demiş, kendi iradesini "Tayyip"in iradesinde eritmişti. Parti "Tayyip"inse bakanı da "Tayyip''in bakanı"dır!)
Anayasa maddesi hazırlığı konsensüs gerektirir. Hemşehrim Bekir Bozdağ kusura bakmasın, boş konuşuyor.
R. T. Erdoğan da zaten konsensüs arıyor. Önceki gün grup toplantısında kamuda veya özel sektörde "örtü" probleminin olmadığını hatırlatıyor, sözü CHP''nin teklifine getiriyor:
"Kanun teklifi diye Meclis''e sundukları metin, sorunu hem tüm boyutlarıyla kucaklamaktan hem de arzu edilen şekilde çözmekten çok uzaktır. Kötü niyetli yorumlar eliyle yeni yasakların dayanağı hâline gelebilir... / Biz daha öte bir teklifle mukabele edelim. Eğer dürüstsen, samimiysen, temel bir insan hakkı olan başörtüsü meselesini ülkenin gündeminden kati şekilde çıkarmakta kararlıysan, gelin çözümü yasa değil Anayasa düzeyinde sağlayalım..."
R. T. Erdoğan''ın, "Kanun teklifi diye Meclis''e sundukları metin, sorunu hem tüm boyutlarıyla kucaklamaktan hem de arzu edilen şekilde çözmekten çok uzaktır." sözüne dikkat.
Dün CHP''nin "başörtüsü" merkezli kanun teklifi üzerinde durmuştum. İçinde "başörtüsü" veya "örtünme" ifadesi yok. Kemal Kılıçdaroğlu "başörtüsü"nü ekranda dillendirdi. Kanun teklifi her yöne açık. "Örtünme"yle ilgili, adı konmadan "...temel hak ve özgürlükleri ihlal edecek biçimde herhangi bir zorlamaya tabi tutulamaz." deniliyor. O kadar.
Anayasa''nın 24. maddesine bakalım:
"Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14''üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir."
Anayasa''nın 14. maddesi:
"Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz. Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir."
Demek ki, "örtü" yasağı kişilerin inisiyatifine kalmış.
Her şeyi "Atatürk"e bağlıyorlar ya... Mustafa Kemal, kadınların açılması veya kapanmasına dair hiçbir şey dememiş ama açılmaktan yana olduğunu ihsas etmiş. Kanun ortaya koymuş mu? Yok!
Şimdiye kadar kapanmaya dair müdahale zecrîdir. Zorlamadır. İnsan haklarını ihlâldir.
Anayasa''da "örtü"den bahsettiğimiz an, dine karşı da bir tavır ortaya çıkıyor. Açılma veya kapanma kişinin kendi inisiyatifidir ve günahı da sevabı da kendisinedir! Yakın zamanda kaç yazıda bu meselelere girdim.
Başörtüsünün düğümü hepimizi geriyor. Şu an için kanunlara riayet edin, yetiyor.