Başkanlık mı halifelik mi?
Recep T. Erdoğan başkanlığı zorlayacak...
Kendisi dedi: "Fiilî başkanım."
1 Kasım seçimleri fiilî başkanlığını pekiştirdi. Halkın yarısı, R. T. Erdoğan'ı Anayasa'da yazılan maddelerin ötesine taşıdı.
Arada bir "halifelik" telaffuz ediliyordu. Hele bir başkanlık garantilensin, "halifelik" de gelecektir. Halk istiyorsa kim itiraz edebilir?
Yalnız bir problem var:
IŞİD lideri Bağdadî halifeliğini ilân etmişti. Kendisine bey'at etmeyenlerin hepsi düşmanı...
İki halife olur mu? Tartışılır!
Arada bir bizim uçaklar havalanıyor, "Halife"nin askerlerini bombalıyor. Halife'nin ordusuna bomba! Tövbe estağfirullah!
Bu tenakuzu gidermemiz lâzım! Hayrettin Karaman'dan elbette bir fetva bekleriz: Bağdadî neden halife olamaz ve neden bizim Reis halife olur?
İslâm'da halifelik ilk dört halifeden sonra yok. İlk dört halifede de bu sistem tartışmalıdır. Ama bu tartışmayı hadi görmeyelim, birtakım ayak oyunları olsa da, seçilmiş başkanlar halife...
Dördünden sonra "halife" sıfatını taşıyanların hiçbiri seçilmiş değildir. Bizimkinin bir avantajı, hem de tartışmaya mahal bırakmayacak bir avantajı Müslüman ülkede Müslümanların oyu ile seçilmiş olmasıdır. Bağdadî burada kaybediyor. Gerçi meşru bir zeminde, meşru bir halife seçiminden söz edemeyiz ama adam kendisini "halife" ilân ettikten sonra, ne diyebiliriz, değil mi?
Daha önce de bizim bir halifemiz vardı. Cemaleddin Kaplan mı, yoksa oğlu Metin Kaplan mı, kendisini halife ilân etmişti. Şimdi bu ikisinin takipçileri, seçilmiş başkanımıza karşı ya "hak gasbı"ndan bahsederlerse?!
Fanteziyi bir tarafa bırakalım, gerçeği dönelim.
R.T. Erdoğan, alışılmışın dışında bir politikacı olduğunu ortaya koydu. Artık bunu kabul edeceğiz.
Şu anda konuşulan, ne iş ne aş; Başkanlık. Başkanlığın ardı halifelik olduğunu bilerek tartışmalıyız.
Şu şartlarda halkın yarısının oyunu alıp seçimi kazandıysa, başkanlığı da alacaktır.
Ardında halk desteği varken kimse itiraz edemez.
Yalnız birleştirici görülen "halifelik" en ayrıştırıcı olabilir. Halifeliğin manası bütün İslâmları aynı hedefe yöneltmektir. Mümkünse sınırları açabilmektir.
Bizim halifemizin karşısına başka İslâm ülkeleri de halife çıkaracaklardır. Bağdadî zaten komşumuz. Bıyık altından gülüyorsunuz ama ciddiye almak zorundayız.
Mustafa Kemal Nutuk'ta halifeliğin kaldırılışından ve neden kaldırılması gerektiğinden, mebus Hoca Şükrü'nün "Hilâfet-i İslâmiye ve Büyük Millet Meclisi" kitapçığından uzun uzun bahseder. İleride M. Kemal'in halifelikle ilgili sözlerini ele alacağım. Nasıl olsa "başkanlık-halifelik" literatürümüze girdi. Bir ucundan da biz tutalım!