Barolarda yapılacak değişiklik herkesi ilgilendiriyor
Türkiye Barolar Birliği (TBB) seçiminde ve baroların yapılanmasında getirilmek istenen değişiklik hakkında toplumda çok fazla bilinmezlik olduğu anlaşılıyor. Barolar yürüdü, bir şeye tepkililer bu biliniyor evet; ancak tepkinin neye olduğu çoklarınca bilinmediği gibi, bilenlerin pek çoğunda da bu hususun yalnızca avukatları etkilediği gibi bir yanılgı mevcut.
Savunma makamının yapılanmasını derinden etkileyen yasal değişikliği yalnızca "avukatların problemi" olarak görmenin yanlışlığına dikkat çekmek isterim. Bu değişiklik, yargının diğer kollarında başlayan ele geçirmenin son kale denebilecek savunmaya, dolayısıyla her vatandaşın hak arama mücadelesine sıçrayan halidir.
TBB seçiminde iktidara yakın delege arayışı
Önümüzdeki hafta Meclis'e sunulacak teklifle, bir değişiklik olmazsa, öncelikle yapılmak istenen TBB seçiminde delege yapısını değiştirmek.
Mevcut düzenlemeye göre, TBB yönetimi iki turlu seçimle belirleniyor. Yani barolar delegeleri, bu delegeler de yönetimi seçiyor. Her baro, başkanı haricinde 2 delege gönderiyorken, teklif kabul edildiği takdirde bu sayı 3'e çıkacak.
Dahası mevcut düzenlemede, barolar temsilde adalet ilkesi gereği, her 300 avukat için 1 delege daha gönderiyorken, teklif kabul edildiği takdirde her baro ancak 5000 avukat için 1 delege daha gönderecek. Yani büyük baroların seçimlerdeki etkisi zayıflayacak; İstanbul, Ankara ve İzmir, Anadolu'da iktidara yakın küçük iller ile yakın bir sayıda delegeye sahip olacak.
Şimdi, daha net olması açısından 4 şehir üzerinden bir hesap yapalım:
Mevcut düzenlemeye göre;
- 46 bin 52 üyesi olan İstanbul Barosu 138,
- 17 bin 598 üyeli Ankara Barosu 53,
- 89 üyesi olan Gümüşhane 3,
- 42 avukatlı Tunceli Barosu yine 3 delege ile genel kurulda yer alıyor.
Söz konusu teklif yasalaştığı takdirde ise;
- İstanbul Barosu 13,
- Ankara Barosu 7,
- Tunceli ve Gümüşhane baroları ise 4'er delege ile genel kurulda yer alacak.
Böylelikle, zaten mevcut düzenlemeye göre, İstanbul'da 333 avukat 1 delege ile temsil ediliyor, Tunceli'de 14 avukat 1 delege ile temsil ediliyorken;
Yeni düzenlemeye göre, İstanbul'da 3542 avukatı 1 delege, Tunceli'de ise 10 avukatı 1 delege temsil edecek.
Çoklu Baro Meselesi
Yapılması istenen diğer bir değişiklik ise, 5000'den fazla avukatın bulunduğu illerde 2000 avukatın imzasıyla bir baro daha kurulabilmesine imkân tanıyan çoklu baro sistemi.
Yani, İstanbul, Ankara, İzmir ve üye sayısı 5000'e yaklaşmakta olan Antalya, çoklu baro tehdidi ile karşı karşıya.
Peki bu, neden bir tehdit? Tehlikesi nerede?
Çoklu baro sistemi, şüphesiz, baroları siyasallaştıracak ve güçsüzleştirecek. Dahası, avukatlar arasında kamplaşmalar olacak, iktidara yakın baroya üye avukatlar zaman zaman hükümet korkusundan zaman zaman da dava kazanmak için daha çok tercih edilecek. Çünkü belki de bazı hakimler avukatın hangi baroya kayıtlı olduğuna göre karar verecek.
Barolar üyelerini kaybetmemek için rekabet halinde olacak, disiplin zayıflayacak ve bu sebeple barolara Adalet Bakanlığı denetimine tabi tutma zorunluluğu doğabilecektir. Bu da savunmayı da yürütmeye bağlayarak, hukuk güvenliğini herkes için tehlikeye düşürecektir.
Kamu tüzel kişiliğinin bölünmezliği ilkesine de aykırılık oluşturacak bu düzenleme şüphesiz muhalefet tarafından Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) götürülecektir.
AYM ne yapar?
Kamu tüzel kişilerinin bölünmezliği Anayasal bir ilke, delegeler hakkında yapılan değişikliği demokrasiye aykırı bulan eski tarihli bir AYM kararı mevcut. Ancak yine de bu soruya net bir yanıt veremiyoruz. Çünkü yargının en büyük problemi iddia ve karar makamlarının yürütmeye bağımlılığı ile ilgili ve biz vaziyet bu iken, savunmanın "demokratik olması için" yapılan düzenlemeleri tartışıyoruz.
Yürütme tek başlı ve çoğunluk görüşü esas iken, barolar birliğinde "çoğulculuk" için düzenleme yapıldığına ikna edilmeye çalışılıyoruz.
Yaklaşık 500 bin üyeli Türkiye Ticaret Odası'nın seçimlerinde delegelerin belirlenmesi demokratik bulunur ve dünyanın en büyük beş odasından biri diye övünülürken; benzer seçim sistemine sahip 127 bin üyeli TBB'nin seçimlerinin demokratik olmadığına ve değişikliğin bu yüzden yapılmak istendiğine inandırılmaya çalışılıyoruz.
Ancak getirilmek istenen değişiklik, iddia ve karar makamlarındaki sorunları savunma makamına taşımaktan ve savunmayı da yürütmeye dahil etmekten başka hiçbir şey getirmeyecek.