Barış, elma dersem çık!

Bir “barış” türküsü tutturmuş gidiyorlar. Birileri “barış”ı sabote etmek istemiş. Kim kiminle niçin, nasıl barış yapıyor anlayan varsa beri gelsin. Beri gelsin dediklerim Cumhurbaşkanından Başbakana ve bütün destekçileri... Özellikle de “MHP’nin sürece katkısı” başlıklı yazı yazan Ahmet Taşgetiren Bey... (Ahmet Bey’in yazısını MHP üzerine yazdığım haftalık bir yazımda enine boyuna ele alacağım. Hele şimdi dursun.)
“Barış” yok, “süreç” yok! Kimse kendisini kaptırmasın ve kandırmasın: 100 militanla Çukurca’da karakola saldırdılar “barış” dediler; Paris’te, Sakine Cansız ve iki arkadaşını öldürdüler “barış” dediler; aynı gün Mersin’de bir dükkânda baba-oğlu yakmaya kalkıştılar “barış” dediler...

***

2009’da “PKK açılımı” başlattılar; hâdiseler çığırından çıktı. Güvenlik güçleri, “barış” geliyor diye araziye çıkartılmadılar, PKK militanları dağları tuttu. Eruh’ta PKK’nın Eruh ve Şemdinli baskınının yıldönümünde “festival” adı altında kutlama yaptılar, Türkiye Cumhuriyetinin kaymakamı bile kutlamalara katıldı. Her “açılım”da, her “barış”ta ve her “süreç” te (en sihirli kelime; âdeta bir maymuncuk!) PKK dev adımlarla mesafe aldı.
Hükûmet hiçbir şeye vaziyet edemiyor. Öcalan, açlık grevlerini durdurdu, PKK’nın saldırılarını da durdurur sanılarak, İmralı’ya mahut heyet gönderildi. Ne konuştular da neyin barışını yapacaklar? Açlık grevi zaten gayesine ulaşmıştı. Üstelik PKK’da adamın kıymeti yoktur. Dağda bir günde 10’larcası ölüyor... hapiste birkaçı ölse ne olur!
Abdullah Öcalan da, Murat Karayılan da kendi politikalarını, başından beri, birbirine muvâzi istikrarla yürütüyorlar.
Öcalan, İmralı’daki duruşmalarda açlık grevleri için ne demişti biliyor musunuz?
Mahkeme Başkanı M. Turgut Okyay, 2 Haziran 1999’da yapılan 3. duruşmada sordu: “Cezaevlerinde açlık grevi talimatı verdin mi?”
Öcalan: “Cezaevlerinde açlık grevini uygun bulmuyorum.”
Zaten son açlık grevi için, kardeşine “Hapistekiler açlık grevi yapmasınlar, yapacaklarsa dışarıdakiler yapsın” dememiş miydi?
Aynı duruşmada, hemen ardından gelen soru:
“Kani Yılmaz kod adlı Faysal Dumlayıcı, Sakine Cansız, Fuat kod adlı Ali Haydar Kaytan’ın öldürülme emrini verdiniz mi?”
Öcalan: “Öldürülmesini emretmedim. Bunlar yaşıyor, araştırılabilir.” (A. Tekin, İmralı’daki Konuk)
Paris’te öldürülen Sakine Cansız, PKK’nın kurucuları arasındaki iki kadından biri. Diğeri Öcalan’ın karısı Kesire Yıldırım. Kesire’yle şimdi kanlı-bıçaklı. Ama hâlâ evli. Mahkemede, “Öyle bir evlilik” demişti. Tutuklandıktan sonra neden boşanma davası açmadı?
Eski Avrupa temsilcisi Kani Yılmaz, sonra Irak’ın kuzeyinde M. Karayılan’ın emriyle öldürüldü. A. Haydar Kaytan Kandil’de. Sakine’nin de daha önce iki defa öldürüldüğüne dair haber çıkmıştı. Şemdin Sakık’ın Öcalan hakkındaki kitabında Ali Haydar çok “pis” geçer. Burada yazmayayım.
qAvrupa’da ve hükûmette PKK’nın itibarını görüyor musunuz? Sakine ve iki arkadaşını öldürenleri bulmak için Fransız Cumhurbaşkanından tutun, Türkiye’nin yetkilileri hepsi seferber oldular. Ya PKK’nın Avrupa’da katlettiği onca eski PKK yöneticileri? Adlarını bilen var mı?

Yazarın Diğer Yazıları