Bakü'den tıp öğrencilerinin feryadı: YÖK duy bizi!
Yüksek Öğrenim Kurumunda (YÖK) “denklik işkencesi” demiştim.
Bir yakınımı takip etmeseydim, denklikte nasıl işkence çekildiğini bilemeyecektim. Önce de yazdım. Hakikaten herkes iyi niyetli. (Sekreterlerin küçük kaprislerini hoş görüyorum tabiî!..) YÖK denklik meselesinde dışarıdan diploma getiren öğrencilerin lehine çok şeyi çözdü. Ancak sistem tıkanıyor; kâğıt üzerinde yazılanlarla, uygulamalar birbirinden çok farklı..
(Bizim meselede iş hemen hemen sona geldi. Ankara’dan bize yazılan kağıt 11 günde İstanbul’a ulaştı! Ders alınacak üniversiteye ise 15 gün oldu hâlâ ulaşmadı. PTT’yle gönderilince böyle oluyor. Hâlbuki kargo şirketleri ertesi günü iletiyorlar ve bir de size bilgi veriyorlar.)
Bana gelen e-postalar dert yükü.. Üç yıldır beklediklerini yazıyorlar. Bir karmaşa olduğu açık.. Burada en önemli mesele, denklik vermenin uzaması... Mezun olunan yurt dışındaki üniversiteler belli, aldıkları dersler belli. YÖK, müracaat eden için değişik üniversitelerden görüş alıyor. Önce görüş alma uzatıyor işi.. Üç ay-beş ay sürüyor. Sonra görüş olumlu geldiyse, YÖK’te birtakım komisyonların, kurulların toplanması gerekiyor. O da sürüyor bir altı ay.. Bir öğrencinin en az bir yıl kaybı var. Bu uzun bir zaman.
***
Türkiye dışındaki üniversitelerde okuyan tıp fakültesi öğrencilerinin derdi daha başka.
Bakü’den bir e-posta geldi:
“Bizler Azerbaycan devlet tıp üniversitesi öğrencileriyiz biliyoruz bazı yazılarınızda bizim durumumuz hakkında sorunlarımızı dile getirdiniz. Türkiye’de az da olsa sesimizin duyulmasına vesile olmuş oldunuz. Bundan dolayı teşekkürü bir borç biliriz.
Ancak kaleme aldığınız 13 Aralık 2011 tarihli yazınızda eksik dersler tespit edilip tamamlatılıyor ve denklik veriliyor, demişsiniz. Evet, yönetmeliğe göre öyle olmalıydı.. Maalesef bu şekilde olmuyor. Sebep bile belirtilmeden Türkiye’deki birçok yeni mezun Türk hekiminin bile yapamayacağı zorlukta sorular çıkan sts sınavına tabi tutuluyoruz. Bu sınavın Türkiye’deki terminolojiye göre hazırlandığını düşündüğümüzde ve bizim de yabancı ülkelerdeki terminoloji ile eğitildiğimiz göze alındığında nasıl bir keşmekeşin ortasında kaldığımızı görebilirsiniz.
Bizim istediğimiz direkt bir denklik değil; biz haddimizi de biliriz konuşacağımız yeri de. Bizler sadece mevcut olan yönetmelikteki maddenin uygulanmasını tamamlama eğitiminin ardından kurulan komisyonca mülâkata dahi tutulmaya razı olduğumuzu ve devlete yük olmamak için belirlenen bir harç ücretini de ödeyeceğimizi kabul ediyoruz. Ancak görüyoruz ki bazı meslek odaları buna bile karşılar. Özellikle de Türk Tabipler Birliği Odası.
Anlamadığımız şudur: Yabancı doktorlardan korkarak tedbir almaya çalışılırken yabancı ülkelerden Türk vatandaşlarının aldığı üniversite eğitimini hiçe saymak Türk hukuk sisteminde adaletli bir yaklaşım mıdır da sürekli aleyhimize hareket etmektedir bu odalar!
Bakınız YÖK ne kadar bizim için bir şeyler yapmaya çalışsa da, yapılan güzel şeyler maalesef bazı odalar tarafından engelleniyor.
Yeni YÖK Başkanımız tek umudumuz. Bir an önce haklı ve âdil bir çözüm bulacağını ümit ediyoruz.
Ve sizden bizim sesimizi duymalarına yardımcı olmanızı rica ediyoruz saygılarımızla.”
***
Yeni YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya’nın önündeki bir problem demiştim bu denklik meselesine.
Tıp öğrencilerinin zorlukla karşılaştıklarını bilmiyordum. Hükûmet ise yabancı doktorlara kapıyı açıyor. Üstelik Türkçe şartı arıyor. Dışarıda mezun olanla, dışarıdan gelen doktor arasında ne fark var? Yeni mezun da getirip önünüze diplomasını koyuyor, doktor da..
Hadi şu denklik meselesini kökten halledelim. Madem hak tanınıyor ne diye zaman kaybedilsin, ne diye iş yokuşa sürülsün.
TÖRE yeniden
yayın hayatında
İlk gençliğimizin fikir dergisi “Töre”, Ömer Faruk Beyceoğlu’nun yönetiminde tekrar çıkmaya başladı. İlk sayısı “Emine Işınsu Özel Sayısı” . Benim yazı yazmamda Töre’nin de Emine Işınsu Hanım’ın da ayrı yeri vardır. Dergiye dair sonra geniş yazacağım.