Aziz Yıldırım başkanlığa soyunuyor. Şerafettin Tilki yan masadaydı her şeyi duydu
Seversiniz sevmezsiniz. Ama şunu kabul edersiniz: Türk futbolunda iz bırakan biridir Aziz Yıldırım.
Epeydir ortalıkta yoktu. Geçen gün bir tur atayım dedim şak diye karşıma çıkmaz mı?
Üstelik yanında sürpriz isimler vardı.
Nerede gördüm; Zorlu AVM''deki Parle''de. "Eee ne var bunda. Adam çıkmış, bir yerde oturuyor işte" deyip de geçmeyin.
Parle şu anda kendini göstermek isteyenlerin mekanı. Eski ve yeni başkanlar, futbolcular, menajerler, görüntü peşinde olanlar her gün burada.
Spor muhabirleri de var her daim etrafta. Eskiden kulüplerin önünde beklenirdi. Perle, Paremoon, Masa şimdi gözde yerler. Haber burada.
Neyse. Aziz Yıldırım''a geleyim.
Görünce başkanı burada birden bir zaman makinesine binip, yıllar öncesine gittim. Taa 1990''ların başına.
Aziz Yıldırım Fenerbahçe''de yönetici. Voleybol şubesinden sorumlu. Ama bir süre sonra yönetimle arası açılıyor, ayrılıyor.
Ne yapıyor; bu kez de Köksal Özbek''i koluna takıp o gazete senin bu gazetede benim turlara başlıyor. Görüntüde hedefi Özbek''i başkan yapmak için kamuoyu oluşturmak.
Ama pek dikkate alınmıyorlar.
Babı Ali''de gazete gazete geziyorlar ama "Ne içersiniz? İki çay" muhabbetinden ileri gidemiyor bu ziyaretler.
Köksal Özbek pes edecek ama Aziz Yıldırım bırakır mı? "Sen dur hele" diyor, "Ben bizim Onur kaptanı arayıp konuşayım!"
Onur Kayador, Fenerbahçe’nin efsane kaptanı. O dönem Günaydın Gezetesi''nde yazıyor. Kayador, bu çekingen, ürkek ama inatçı Yıldırım’ı, spor müdürü Talay Erker ile tanıştırıyor.
Ondan sonra bir samimiyet bir samimiyet. Her salı Kumkapı geceleri başlıyor.
Aziz Yıldırım medya kapısını açıyor böylece.
Yıldırım önce başkan olması için dolaştırdığı Köksal Özbek''i safdışı bıraktı, sonra da başkan olunca kendisine medya kapılarını açan Kayador’u kulüp üyeliğinden attı.
Nankörlük!
İşte böyle başlayan medya yolculuğunda Aziz Yıldırım’ın yanında sonra da Alaattin Metin var. Fakat gazeteciden öte. Başkan asistanı gibi. Ne isterse onu yazıp, çiziyor. Yiyeceğini, içeceğini hazırlıyor. Birlikte, yiyor, içiyorlar. Başkan neredeyse o bir adım arkasında. Yerli John Travolta mübarek!
Buna rağmen Yıldırım’ın toz kondurmadığı biri daha var. PRENSİM dediği: Necil Ülgen.
Fanatik gazetesi yayın yönetmeni olan Ülgen, başaknın spor medyasındaki tek dayanağı oluyor. Metin kıskanıyor ama çaktırmıyor. Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor. O derece yakınlar yani.
Öyle ki Ülgen, gazete pruflarını (ertesi gün çıkacak olan gazetenin prova baskısı olan kağıt) Yıldırım’a iletip icazet alıyor.
Başkanın resmi olmayan baş danışmanı. Prenslik işlevini kusursuz işletiyor. Sanırsın İngiliz prens Charles.
Ama sonra bir süre sonra durum değişiyor. Dedikodular çıkarılıyor. Alaattin Metin mi başkaları mı bilinmez; Yıldırım''la Ülgen arasına kara kedi giriyor. Yıllarda bir araya gelmediler, konuşmadılar.
İşte Parle’ye gittiğimde bu ikiliyi başbaşa görünce gözlerime inanamadım.
Yıllar sonra da olsa barış sağlanmış. Demek ki bir hazırlık var diyorum kendi kendime.
Aaa.. O de ne. Kimi de görüyorum yanlarında? Aykut Kocaman bey de burdalar. Görüntüye baksan, geçerken görüp yanına uğramış gibi yaptılar.
Oysa, tamamen planlı, programlı. Ayrıca birkaç özel saz arkadaşları daha gelip gittiler. Yıldırım ile prensi hala masada kaldılar. Kaç saat oldu kestiremedim. Gittiğimde ordaydılar. Kalktım hala yerinde sayıyorlardı.
Burada bir parantez daha açmalıyım.
Spor medyasında BİP çetesi olarak bilinen rant yapısına karşı bu iki isim (Aziz Yıldırım-Necil Ülgen) dik durdu. Ülgen, çatıya girmeyip; temeline kibrit suyu dökmeye çalıştı. Yıldırım daha da ileri gidip resmen savaş açtı. Hem de öyle böyle değil. Herkesi karşısına alsa da, BİP, BİPPP diye öttürdü!
Parantezi kapatayım.
Elbette bu ikilinin yıllar sonra barışması rastlantı degil. Kalkıp gelip bu işin kalbimde boy göstermeleri tesadüf hiç değil.
BİP çiler yeniden, küllerinden doğmak için sponsorluk arıyorlar ya. Hani hatırlayın yazmıştım, konuyu.
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’ye kadar götürmüşlerdi işi. İşte ona karşı hamle olarak görüyorum.
Federasyon Başkanvekili Murat Aksu Beşiktaşlı olsa da, Yıldırım’a en yakın isim. Yani bu kez rantçıların işi hiç de kolay değil.
Biippp, didiitttt.. çekilin yoldan.
Geliyor Daltonlar. Ama karşılarında Redkit ve Düldül var(!)
İster misiniz Yıldırım TFF başkanlığına soyunsun.
Olmaz olmaz demeyin.
Koç eti yemeyin. Kolestrol yapar.
Sahi Koç yazınca aklıma Ali Koç geldi.
Haydaa.
Al sana yani bana bir yazı konusu daha.
Merak edenleriniz çoktur.
Bir kısım medyada Koç''u görüyor musunuz hiç?
Göremezsiniz. Çünkü yasak getirilmiş.
Yakında onu da yazacağım. Hangi patron, kimlere Koç yasağı getirmiş göreceksiniz.
Hadi ordan diyeceksiniz.
Hadi gülüm yandan yandan
Biz korkmayız ondan bundan.
AZİZ YILDIRIM DAHA ÖNCE DE DOĞUM GÜNÜNDE AYKUT KOCAMAN''LA BÖYLE GÖRÜNTÜLENMİŞTİ